Deprem bölgesine gitmek için çağrılan eğitimli AFAD gönüllüsü isyan etti: Organizasyon yok, koordinasyon yok!

Deprem bölgesine gitmek için çağrılan eğitimli AFAD gönüllüsü isyan etti: “Organizasyon yok, koordinasyon yok. Havaalanında insanlar uçağa binebilmek derdinde, vasıflı insan önden gitsin diyen yok, izdiham var. İnsanlar bitkin düştü, bunca saat sadece bekledik ve geri gönderiliyoruz.”

AFAD gönüllüsü

Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 ve saat 13.24’te Elbistan merkezli 7.6 büyüklüğünde meydana gelen depremde yıkılan binaların enkazında yardım bekleyen insanlar ve yakınları AFAD’ın henüz kendilerine ulaşmadığını belirtiyor.

Depremzedelerin yardım talepleri sosyal medyada sıkça dillendiriliyor.



Eğitimli AFAD gönüllüsü olduğunu belirten bir kişi, depremden 12 saat sonra AFAD’dan gelen mesaj üzerine alana gitmek için hazırlandığını, ancak organizasyon ve koordinasyonsuzluk sebebiyle saatler sonra evlerine geri gönderildiklerini anlattı.


T24’te yer alan habere göre; deneyimli AFAD gönüllüsü yaşadıklarını sosyal medya hesabından şöyle aktardı:

  • Eğitimli AFAD gönüllüsüyüm. Bu akşam ani bir mesaj geldi. Gelebilecek gönüllüler bize mail atsın, bir hafta kalacak gibi acil çanta hazırlayın ve bizden haber bekleyin. Deprem bölgesine gidilecek. Biraz sonra tekrar bir mesaj; saat 00.00’da giden yolcu bölümünde olun. Derken AFAD’dan genel bir mesaj daha geldi. İstanbul ve Sabiha Gökçen havaalanlarına gelin.
  • Önce hazırlıklar için taraflarına ulaşmaya çalıştım. Yanımıza ne almalıyız; çadır, uyku tulumu gerekli mi? Cevap yok. Saat 00.00’da orada olduk. Güvenlik kontrolleri bile atlanıp acilen otobüslerle Jandarma Karakoluna götürüldük. Sonra bekleyiş başladı. Saatlerce sağlık çalışanları, eğitimli ve saha deneyimi olan gönüllüler, teknik operatörler ve daha o gün gönüllü formu doldurmuş insanlar saatlerce oradan oraya yönlendirilip bekletildik. Sürekli bir izdiham hali, bilgi veren yok, yetkili yok. Başta kayıt alınıyordu, sayı arttıkça gerek yok denildi. Kar altında, kimimiz ekipmanlarımızla, kimi de bir el çantası ince bir eşofman altı…
  • Saatte bir uçak kalkacak denildi, iniş yapılamıyor seferler aksadı denildi… Uçağa alınacaksınız diye birkaç sefer otobüslerle farklı bekleme salonlarına götürüldük. Özellikle çağrılan sağlıkçılar ve teknik elemanlar ısrarla anlatmaya çalışsa da ittir kaktır öne geçebilenler bir uçağa bindi. O uçak da dört saat oldu hâlâ bekliyor. Uçak saat 01’den 04’e, 04’ten 10’a ertelendi dendi. Bir ara uçaktan inince kendi imkanlarınızla istediğiniz bölgeye geçeceksiniz dendi. Sonunda saat 06.00’ya doğru beklemeyin dediler.
  • Organizasyon yok, koordinasyon yok. Giden doktorlardan haber alıyoruz; kendi imkanlarıyla, otostopla alanlara geçmeye çalışıyorlar. Havaalanında insanlar uçağa binebilmek derdinde, vasıflı insan önden gitsin diyen yok, izdiham var. İnsanlar bitkin düştü, bunca saat sadece bekledik ve geri gönderiliyoruz.
  • Peki nasıl olabilirdi? Önden eğitimli, vasıflı gönüllüler çağrılır ve gönderilir sonra koordinasyon sağlanır ve iş gücü olarak yeni gönüllüler gerekiyorsa havaalanına çağrılır, hatta uçuş beklerlerken yapacakları görevlere göre bilgilendirme yapılırdı.
  • Herkesin rolü belli olmalıydı; koordinasyon sağlansa ekipler yanında ne götüreceğimi bilir ve gittiğinde hangi ekipmanın tedarik edileceğini bilirdi.
  • Hâlâ risk bölgesi olan bir yere gönderecekleri insanların listesi, neye yetkin oldukları önden belli olurdu. Daha alana varmadan görev yeri belli olur, uçak iner inmez gerekli bölgeye ulaşımı sağlanırdı. Olası risklere karşı kan grupları, sağlık durumları sistemlerinde bulunurdu.
  • Binlerce kişiye sadece çanta hazırlayıp gelin diye çağrı yapılması kabul edilemez. Kimi gönderdiğinin kaydı olmadan alana gönüller sevk edilemez.
  • Neden? Çünkü ilk 24 saat kritiktir. Çünkü bu çağrı depremin ardından 12 saatten fazla süre geçtikten sonra yapılmıştır. Alana ulaşım zor olsa da artık bir organizasyon sağlanmış olmalıdır.

Adıyaman’da enkazdan çıkarılan bazı vatandaşların donarak öldüğü tespit edildi


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.