Depremde evleri hasar gören aile: Dünya para toplandı, hani kime verdiler?

Depremde evleri hasar alan Keser Ailesi: “Bize devletten hiç yardımı gelmedi, gören olmadı bizi. ‘Haliniz ne’ diyen olmadı. Dünya para toplandı, hani? Kime verdiler?”

Depremde evleri hasar

Video aşağıda – Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Hatay’ın Dörtyol ilçesine bağlı Ocaklı Mahallesi’nde evleri depremde hasar alan ve içinde yaşanamayacak duruma gelen 3’ü çocuk 8 kişilik Keser Ailesi, 10 gün boyunca ahırda ve arabada yaşadı. Tanıdıkları vasıtasıyla eski bir konteyner alan aileden büyükanne Zeynep Keser, “Dünya bir para toplandı hani? Kime verdiler” diye sordu.

Gelin Duygu Keser ise gözyaşları içinde, “Bize devletten hiç yardım gelmedi. İki çocuğumla fareli ahırda kaldık 10 gün. İlla göçük altında mı kalacağım ben çocuklarımla. O zaman mı görecekler bizi. Bir yakınımız elektrikli soba getirdi, fakat onu da elektrik faturası çok gelecek diye korkumdan yakamıyorum” dedi.


Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler 10 ili etkiledi. Son açıklanan resmi rakamlara göre 38 bin 44 kişi yaşamını yitirdi, on binlerce kişi de yaralandı. Binlerce bina yıkıldı, çok sayıda bina büyük hasar aldı.

Depremde en büyük yıkımı yaşayan illerden biri de Hatay oldu. Hatay’ın Dörtyol ilçesine bağlı Ocaklı Mahallesi Akpınar Sokak’ta evleri bulunan 8 kişilik Keser ailesinin de evleri içinde yaşanılamaz hale geldi. Ailenin bir kısmı 10 gün boyunca arabada, bir kısmı ise ahırda kaldı. 10 gün boyunca kendilerine yardım gitmediğini aktaran aile üyeleri, ancak dün bir tanıdıklarının kendilerine konteyner gönderdiğini ve deprem günü olan 6 Şubat’tan bu yana ilk kez dün gece konteynerde kaldıklarını söyledi. Aile üyeleri, bir tanıdıklarının gönderdiği elektrikli sobayı da yüksek fatura korkusuyla yakamadıklarını söyledi.

“Çocuklarım arabanın içinde, ahırda kaldı”

Gıda, su ve ısınma ihtiyaçları olduğunu belirten büyükanne Zeynep Keser, iki çocuk annesi olan gelini Duygu Keser ile birlikte yaşadıkları zorluğu ANKA Haber Ajansı’na anlattı.

Zeynep Keser, deprem anında evden dışarıya kaçabildiklerini söyleyerek, “Evimiz uçmak üzereydi biz aşağı indik. Kaçtık, yağmurun altında dışarılarda gezdik. Gelip bakan olmadı. Eve giremiyoruz. Arabanın içinde kaldı çocuklarım. Ahırda kaldı” dedi.


“Bize devletten hiç yardım gelmedi”

İki çocuk annesi Duygu Keser ise evlerine gelen ekibin, evlerinin az hasarlı olduğunu söyleyip gittiğini aktararak, “Bizim evimize gelip baktıklarında az hasarlı diye gösterdiler. Ama içerinin girilecek hali kalmadı. Biz lavabo ihtiyacımız için mecbur giriyoruz. Sırayla bekliyoruz kapıda bekliyoruz, kapıları kapatamıyoruz korkuyoruz. Yemeği küçük tüpte yapıyoruz, bazen dışarıda yapıyoruz. Bize devletten hiç yardım gelmedi. Kaynımın bir arkadaşı sağ olsun o bize yardım etti, konteyner geldi, satın aldık. Durumumuz da öyle iyi değil” diye konuştu.

“Vergileri alıyorlar ama haliniz ne diyen olmadı”

Konuşmaya devam eden büyükanne Zeynep Keser, “Bir şey yapacak durumumuz yok. Paramız olsa… Sadece benim bir emeklilik parasıyla geçiniyoruz. Bir çocuğum asgari ücretli, işe gidiyor. Ona da daha yeni başladı. Gören olmadı bizi. ‘Haliniz ne’ diyen olmadı. Vergileri veriyoruz ama ‘Nasıl veriyorsun’ diyen olmuyor. Alırken alıyorlar, bu rezilliğimizi gelip kimsenin gördüğü yok. Biz bu durumdayız. Az hasarlı diyorlar. Dünya bir para toplandı hani? Kime verdiler. Oraları görseler baştan kurarlardı. Ama şuna vergi, buna vergi, canımızı alıyorlar zaten. Aldığım biz emekli parası. Çocuklarla beraber kalıyorum. Oğlumun işi de yok. Ortada kaldık.

“Sabaha kadar donuyoruz, evimizi yaptıracak gücümüz yok”

Allah razı olsun çocuğumun arkadaşı bize konteyner göndermeseydi o arabanın içinde dört büküm duruyorduk, bu çocuklarım da ahırda kalıyorlardı. ‘Ne yapıyorsun’ diyen yok. Ben ne yapayım ne yapabilirim. Aldığım 3 bin 500 aylık. Onunla da bir erzak alamıyorsun ki. Dünya bir para bir şey alıyorsun. Ortada kaldık, şimdi ne yapabiliriz. Donuyoruz o konteynerin içinde. Sağlıklı da değil, her yeri açık. Allah razı olsun, tamir ettirmiş göndermiş ama sağı solu kapattık. Donduk, sabaha kadar donuyoruz. Evimizi yaptıracak bir gücümüz yok. Bizim hiç yatar paramız yok. İnşallah bizi de görürler ama hiç bilmiyorum.”

“İlla göçük altında mı kalacağım iki çocuğumla”

“Durumumuz olsa 10 gün ahırda kalmazdım iki çocuğumla” diyen gelin Duygu Keser, iki çocuğunun da bronşit hastası olduğunu söyleyerek, “Divanlarda yatıyoruz, eşim bir şeyler yapmaya çalıştı, sağı solu poşetle kapattık zaten. Çocuğum diyor ki ‘Anne fare geçiyor’ ama yapacak hiçbir şeyimiz yok. Çocuklarla fareli odada kaldık 10 gün. Kimse bizi görmedi. Her şeyi yapıyoruz, biz de vergilerimizi veriyoruz. Ama bizi hiç kimse görmüyor. İlla büyükşehirlerde mi olacağız, illa göçük altında mı kalacağım ben çocuklarımla. O zaman mı görecekler bizi. Buraya ‘az hasarlı’ nasıl derler. Bari bir erzak getirsinler. Neyle yapacağız biz bu evi, her zaman biz burada mı kalacağız. 8-10 kişiyle. Hiç mi yardım ulaşmayacak bize hiç mi görmeyecek bu devlet bizi” diye konuştu.

“Elektrik faturasından korktuğumuz için elektrikli sobayı yakamıyoruz”


Duygu Keser, bir yakınlarının elektrikli soba getirdiğini, ancak onu da yüksek elektrik faturası geleceği korkusuyla yakamadıklarını söyledi. Keser, “Yakmasan olmuyor, çocuklarımız hasta, bronşitli. Yaksak, düşünüyorum, çünkü eşim daha yeni işe başladı. Annemin bir emekli maaşını zaten faturaya verirsek ne yiyip ne içeceğiz 8 kişi? Nasıl yaşamımızı sürdüreceğiz? Ben yardım istiyorum lütfen. Benim evim yıkıldı, kayınvalidemin 40 yıllık evini biz 15 senedir tamir etmeye çalıştık. Lütfen ben yardım istiyorum devletten, ev istiyorum, başka bir şey istemiyorum. Ben çocuklarımla dışarıda kalmak istemiyorum. Ben yardım istiyorum lütfen duyun sesimi. İçinde eşya olmasın ben bir kuru yere oturayım ama ev olsun” dedi. (Kaynak: ANKA)

Yurtsuz kalan öğrenciler: Eğitimimiz yok, ev yok, ailemiz yok, işimiz yok, paramız yok, hiçbir şeyimiz yok!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.