Yeşil teknoloji yatırımları

Yeşil teknoloji insan faaliyetlerinin çevre ve doğal yaşam üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmayı veya ortadan kaldırmayı hedefleyen bir teknoloji yaklaşımdır.

Yeşil teknoloji yatırımları

Temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması, üretimde sürdürülebilir malzemelerin geliştirilmesi, geri dönüşüm uygulamaları vb gibi çalışmaların her birini yeşil teknoloji olarak nitelendirebiliriz. Bu teknolojilere yatırım yapmanın çok çeşitli yolları vardır. Rüzgar türbinleri ya da güneş panelleri kurmak, elektrikli araç satışlarını desteklemek, eko-tasarım yapan şirketlere yatırımlar yapmak bu seçeneklerden bazılarıdır.

Hem özel sektör paydaşları hem de kamu kuruluşları yeşil teknolojiye doğrudan ya da dolaylı olarak katkıda bulunabilir. Hükümetler yeşil teknoloji şirketlerine sübvansiyonlar veya vergi kredileri vererek yeşil teknolojiye yatırım yaparken, özel sektörün oyuncuları da yeşil teknoloji girişimlerini finanse ederek onları destekleyebilir.


Bir teknolojik faaliyeti “yeşil” yapan özelliklerle ilgili dünyanın her yerinde geçerli bir tanımdan bahsetmek oldukça zordur. Bazı projeler, ürünler, hizmetler ya da süreçler yeşil olarak lanse edilse de detaylı araştırıldığında olumsuz çevresel etkilerinden ötürü bu tanım kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği ortaya çıkabilir. Fakat genel anlamda güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji teknolojileri, her birinin farklı çevresel sonuçları olsa da büyük ölçüde yeşil olarak kabul edilir.

Fakat öte yandan her ne kadar karbon emisyonlarını ciddi oranda azaltsa da nükleer enerjiyi yeşil tanımına sokmak çok zordur. Ya da emisyonları büyük ölçüde düşürülmüş olsa da bir içten yanmalı motor teknolojisi elektrikli motorlara her zaman daha az yeşildir. Tabii, elektrikli araçlar için gerekli olan enerji termik santrallerden sağlanıyorsa teknolojinin yeşilliği yine tartışma konusu olacaktır.

Yeşil teknoloji yatırımları

Net tanımı ne olursa olsun günümüzde yeşil teknolojiye yapılan yatırımların her geçen arttığını söyleyebiliriz. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yarattığı çevresel problemler ve gelecekte derinleşmesini beklediğimiz sosyoekonomik krizler bu teknolojilere yapılan yatırımın ne kadar önemli olduğu göstermektedir. Bugün yeşil teknoloji denilince akla ilk gelen ürünler ve sektörlerden bazıları şunlardır:

Alternatif enerji kaynakları:

yeşil enerji

Sanayi devriminden itibaren çok yaygın bir kullanım alanı olan fosil yakıtların sürdürülebilirliğin bu kadar önem arz ettiği günümüzde kabul edilemez olduğu açıktır. Güneş ve rüzgar enerjisi başta olmak üzere jeotermal, hidroelektrik, biyokütle, dalga / gelgit vb gibi yenilenebilir ve çevreci enerji kaynaklarıyla ilgili yürütülen çalışmalar yeşil teknoloji sınıfına girmektedir.


Sürdürülebilir tarım:

sürdürülebilir tarım

Gezegende yaşamın devamı için en kritik maddelerden biri olan gıdaların üretildiği tarım sektörü emisyon azaltma, gıda güvenliği, sürdürülebilirlik vb gibi konularda yüksek bir iyileştirme potansiyeline sahiptir. Arazi ve su kullanımının yüksek maliyetlerinden pestisitlerin, gübrelerin ve hayvan atıklarının ekolojik sonuçlarına kadar önemli bir çevresel ayak izi oluştuğunu söyleyebiliriz.

Bu bağlamda tarım alanında yeşil teknoloji için birçok fırsat mevcuttur. Örneğin, organik tarım teknikleri toprağın tükenmesinden kaynaklanan hasarı azaltabilir, hayvansal yemlerdeki yenilikler metan emisyonlarını azaltabilir ve ete alternatif gıdalar besi hayvanlarının tüketimini azaltabilir.

Karbon yakalama:

karbon yakalama

Karbon yakalama / tutma, sera gazlarını yanma noktasında tutmayı veya atmosferden uzaklaştırmayı ve ayırmayı amaçlayan teknolojik çalışmaları ifade eder. Bu teknoloji özellikle fosil yakıt endüstrisi tarafından yoğun bir şekilde desteklenmekte ve yatırımlar giderek artmaktadır. Ancak günümüze kadar diğer yeşil teknolojilerde olduğu gibi büyük bir ivme yakalandığını söylemek biraz zordur.

Elektrikli araçlar:

elektrikli araba

Ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde kullanımı giderek yaygınlaşan ve teknolojisinin kendisini her gün biraz daha ispatladığı elektrikli araçların ne kadar yeşil olduğu ile ilgili bazı tartışmalar hala devam etmektedir. Özellikle, kullanım ömrünü tamamlayan bataryaların yüksek çevresel ayak izi potansiyeli ve elektriğin birçok ülkede hala fosil yakıtlarla sağlanması konuyu yeşil teknoloji zemininde tartışmayı biraz daha zor hale getirmektedir. Fakat bu alan yapılan yatırımların her geçen gün çığ gibi büyüyerek devam ettiğini söyleyebiliriz.

Geri dönüşüm:

Geri dönüşüm oyunu marka


Yeşil olmayı destekleyen en yaygın uygulamalardan biri olan geri dönüşüm, teknolojinin gelişmesi ve çevresel hassasiyetlerin artmasıyla birlikte küresel çapta büyüyen bir yeşil teknoloji alanı olmaya başlamıştır. Plastik, kağıt, cam, metal ve daha birçok madde, moern geri dönüşüm sistemleri ile büyük oranda geri dönüştürülmekte ve üretim girdisi olarak kullanılmaktadır. Büyük yatırımcılar bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirerek entegre geri dönüşüm tesisleri kurmak suretiyle sektörün önemli oyuncularından biri haline gelmeye başlamıştır. Bu alana yapılan yatırımların da yeşil teknolojiye yön verdiği açıkça ifade edebiliriz.

Beşikten beşiğe tasarım nedir?


Dilek Aşan
1972 yılında Mersin’de doğmuş, ilk, orta, lise ve üniversite öğrenimim Adana’da tamamlamıştır. İnönü Üniversitesi Tekstil Teknikerliği, Çukurova Üniversitesi İktisat bölümlerinde sürdürdüğü lisans eğitimini, Mersin Üniversitesi Kamu Yönetimi Yönetim Bilimleri yüksek lisans eğitimi takip etmiştir. Mersin’de bir holdingde çalışmaya başlamış, bu holdingde Yönetim Sistemleri konusunda danışmanlık yapan C.D.I.E. SRL kuruluşu ile bu Fransız holdingin fabrikalarında Kalite Yönetim Temsilciliği görevi üstlenmiştir. Bu fabrikalarda gerçekleştirdikleri projeden sonra danışmanlık hizmeti veren Fransız Danışmanlık firması ile Mersin Ticaret Odasında verdikleri bir eğitimde yeniden karşılaştığında, bu danışmanlık firması birlikte çalıştıkları holding projelerinde onlara asiste ederken sergilediği özverili performanstan çok memnun kaldıkların bildirmiş ve kendileriyle çalışmasını teklif etmiştir. İstanbul’a taşınması da yine kendisini aynı danışmanlık firmasının merkez ofislerine transfer etmeleri sonucunda olmuştur. Her gün onlarca konuyu öğrenmek ve işletmelerde hayata geçirmek, kurumsallaşma aşamalarında bulunmaktan haz duymuş ve mesleğimi bulduğunu bu noktada fark etmiştir. Firma Türkiye’deki faaliyetini tamamlayınca Taksim’de kendi şirketini kurmuştur. Taksim Danışmanlık Hizmetleri markasıyla bu yıl 14. yılını tamamlamaktadır. İlk müşterilerinden biri olan CNR Holding ile yaklaşık 7 yıl boyunca Kalite Yönetim Sistemleri, Çevre ve İş Güvenliği Yönetim Sistemlerini, TSE ve diğer marka denetimlerinin de danışmanlığını yürütmüştür. 14 yıldır sektörde 6000’in üzerinde firmaya farklı alanlarda hizmet sağlamıştır. “Kurumsal Sürdürülebilirlik ve Ecovadis Süreci” adlı kitap çalışması tamamlanmış ve editörün son kontrolündedir. Birkaç ay içerisinde sektöre çok fayda sağlayacak bir kaynak olarak kitapçılarda yerine alacaktır. Halen aktif olarak firmalarına Kalite, Sosyal Uygunluk, Tedarik Zinciri Yönetimi ve Denetimi, Kurumsal Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilirlik Raporlamaları ve Sürdürülebilirlik Ödül Programlarıyla ilgili danışmanlık ve eğitim hizmeti sağlamaktadır.