Uyku boşanması: İnsanlar yalnızken daha mı iyi uyuyor?

Geceleri ayrı yatıyorlar. Hayır, tartışıp darılmadılar. ABD’li uzmanların “uyku boşanması” adını verdiği ayrı yataklarda veya odalarda uyuma tercihi, çiftler arasında giderek yaygınlaşıyor. Üstelik birlikteliklerin de süresini uzatıyor.

Uyku boşanması

Genelde birlikte yaşayan partnerlerin beraber uyuduğu kabul edilir. Birbirimize sarılıp uyumak ilişkilerimiz için iyi olsa da sağlığımız açısından faydaları tartışmaya açık ve araştırmalara konu olmaya devam ediyor. Uzmanlar eşlerin ayrı yataklarda uyuma tercihini ‘uyku boşanması’ olarak adlandırıyor. Ve yapılan son araştırmalar bunun pek nadir rastlanan bir durum olmadığını ortaya koyuyor. Yani “Seni seviyorum ama seninle uyumak istemiyorum” diyenlerin sayısı hiç de az değil.

Eşlerden birinin horlaması, ışık açıkken kitap okuması, uykuya dalış zamanlarının farklı olması ve yanınızdaki kişinin dönüp durması, birleşen vücut ısılarının rahatsızlık vermesi… Listeyi daha da uzatmak mümkün ama özeti şu: Başka bir insanla birlikte uyumak çok da kolay bir iş değil. Eşler arasında tatsızlığın sembolü olarak kabul ettiğimiz ayrı yataklar, giderek popüler bir tarz haline geliyor. Üstelik birlikteliklerin de süresini uzatabiliyor.


Son zamanlarda daha çok duyduğumuz, özellikle pandemi döneminde iyice yayılan ‘uyku boşanması’, temelde bu farklılıklar nedeniyle şahlanan bir trend. Basit tanımı, eşlerin ayrı yataklarda veya yatak odalarında uyumayı tercih etmesi. Birlikte uyumanın iki kişi arasında sorunlara neden olması halinde, son derece makul bir seçenek olarak öne çıkan bir tarz bu.

Uyku boşanmasının başlıca nedenlerinden biri: Horlama

Son dönemde yapılan araştırmalar da bu tarzı destekleyen sonuçlar içeriyor. SleepStandards tarafından yaptırılan araştırmanın sonuçları, insanların birlikte uyurken partnerleri nedeniyle yaşadığı sorunları ortaya koyuyor.

horlama

Neden ayrı yatakta yatıyorsunuz?

Bir numaralı cevap yüzde 53’le horlama. Onu yüzde 41’le yatma zamanlarındaki farklılık, yüzde 36’yla yatakta dönüp durma takip ediyor. Katılımcıların yüzde 17’si partneri uyumakta zorlandığı için kendisinin de uyuyamadığını, yüzde 15’i yetersiz uyumasından eşinin elektronik cihazlarını sorumlu tuttuğunu söylüyor. Yüzde 5’i ise partnerinin uyku bozukluğu nedeniyle uyuyamadığını belirtiyor.

Katılımcıların bu uyku sorunlarıyla başa çıkmak için yatakları ayırmak dışında düşündükleri çözümler de var:

Daha büyük bir yatak satın almak (yüzde 48), ayrı alez/battaniye/pike kullanmak (yüzde 25), yatma-kalkma zamanlarını senkronize etmek (yüzde 24), evcil hayvanlarla uyumak (yüzde 13). Ama daha önce de belirttiğimiz gibi yarıdan fazlası yani yüzde 59’u ayrı uyuduklarında hem uyku kalitelerinin hem de genel olarak eşleriyle ilişkilerinin iyileştiğini söylüyor.

New York Times’ın 2023 yılında 2.200 ABD’li yetişkinle yaptığı bir başka ankete göre, her beş çiftten biri ara sıra da olsa ayrı yatak odalarında uyuyor. Bu bir norm olmayabilir ancak giderek daha fazla insanın denediği bir şey gibi görünüyor. Belki de ‘uyku boşanması’ çok sert bir ifade. Burada bir husumet ya da yol ayrımı söz konusu değil.

NYT makalesine göre çiftler;

  • Program çatışması,
  • Kişisel alan ihtiyacı,
  • Gece geç saatlerde internette gezinme,
  • (Tahmin edebileceğiniz gibi) horlama gibi nedenlerle bunu tercih ediyor.

Uyku sürelerini artırmış

uyuyan kadın

Sleep Foundation’ın 1.250 yetişkin ABD’liyle gerçekleştirdiği yeni bir araştırmada, katılımcıların yüzde 52,9’u yani yarısından fazlası tek başına uyumanın uyku kalitesini artırdığını söyledi. Ancak öte yandan ayrı uyumayı deneyen katılımcıların yüzde 25,7’si tekrar partnerleriyle aynı yatağı paylaşmaya karar verdi; ayrıca bunun uyku sürelerini artırdığını belirtti.

Vakfın anketine göre, katılımcıların yüzde 1,4’ü bir yıl veya daha uzun süre partnerlerinden ayrı uyudu. Çiftlerin üçte birinden fazlası, birbirlerini özledikleri için ayrı uyumaktan vazgeçtiklerini söyledi.


Mayıs 2020’de ABD’de partnerleriyle aynı yatağı paylaşan 1008 yetişkinle yapılan çalışmaya katılanların büyük çoğunluğu eşlerinin yanında uyumakta zorlandığını, birçoğu COVID-19 karantinalarıyla birlikte durumun daha da kötüye gittiğini söylüyor.

uyku boşanması

Katılımcıların yüzde 75’i uyku alanını paylaşmanın daha kötü uykuya yol açtığına inanıyor. Yüzde 25’i koronavirüs sahneye çıktığından beri uykuya geçmenin ve gece boyu sürdürmenin daha da zorlaştığını söylüyor. Yüzde 35’lik bir kesim ise ihtiyaç duyduğu uykuyu alabilmek için kendine ayrı bir yatak almaya hazır. Ayrıca çalışmaya göre 5 kişiden 3’ü (yüzde 59), uyku boşanmasının uyku kalitelerini ve ilişkilerini iyileştirmeye yardımcı olduğunu kabul ediyor.

“Farklı odalarda uyuyoruz ama aynı zamanda aktif bir özel hayatımız var.”

Sleep Foundation’ın görüştüğü kişilerden biri Missouri’den 43 yaşındaki Regina Cross. Cross başlangıçta hamileyken kocasından ayrı uyumaya başlamış ancak çift bebek doğduktan sonra da bu düzeni sürdürmüş. “İkimizin de ayrı ayrı daha iyi uyuduğumuzu fark ettik ve dokuz yılı aşkın bir süredir bu şekilde uyuyoruz” diyor ve ekliyor: “Farklı odalarda uyuyoruz ama aynı zamanda aktif bir özel hayatımız var.”

2020 ve 2022 yılında yapılan iki araştırma ise çiftlerin beraber uyumasının, uyku kalitesi ve süresi üzerinde olumlu sonuçlar doğurduğunu ortaya koymuş. 2020 yılında 12 çift üzerinde yapılan bir araştırma, birlikte uyuyan çiftlerde REM evresinin yüzde 10 daha uzun olduğunu gösterdi. Bildiğiniz gibi REM en derin ve en dinlendirici uyku evresi; hafıza ve duygu durumumuz üzerinde önemli bir etkisi var. 2022 yılında yapılan ve 1.000 katılımcının yer aldığı bir başka araştırma ise eşinizle aynı yatağı paylaşmanın geceleri daha fazla uyku, ertesi gün daha az yorgunluk ve daha kısa sürede uykuya dalma anlamına geldiğini ortaya koymuş.

Uyku meselesi karışık bir konu. Kesin olarak bildiğimiz şey; kaliteli uykunun fiziksel ve zihinsel sağlığımız için çok çok önemli olduğu. Uykusuz kaldığımızda bu durum üretkenliğimize zarar veriyor, konsantre olmamızı zorlaştırıyor ve uzun vadede hastalık riskini artırabiliyor.

Gerçek boşanmaya gider mi?

çift uyku yatak

Bu araştırmanın beklenenden farklı sonuçlarını da verelim.

İlginç bir şekilde, Y kuşağı (1981-1996) katılımcıları baby boomer diye adlandırılan kuşağa (1945-1960) kıyasla, partnerleriyle birbirlerine daha fazla sarıldıklarını söylüyor. Oranlar yüzde 33’e yüzde 21.

Kötü bir gece uykusunun genellikle ertesi gün için sorun yarattığını biliyoruz. Ama sonuçlara göre çiftler arasındaki etkiler hayli sert. Katılımcıların yarıya yakını (yüzde 49) uykusuz bir geceden sonra eşiyle daha fazla kavga ettiklerini ve yüzde 52 oranında da daha az seks yaptıklarını belirtiyor.

İşler giderek ciddileşebiliyor da… Araştırmaya katılanların yüzde 10’u özellikle zor bir geceden sonra ayrılmayı veya boşanmayı düşündüklerini söylüyor. Bir ilişkiyi veya evliliği gerçekten uyku sorunları nedeniyle sonlandırdığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 3.
Şimdi dilerseniz uyku boşanması hakkında bir kez daha düşünün. Belki de son durak gerçek bir boşanma olmadan alınabilecek önlemler arasında sayarsınız.


Kaynak:

Kişilik testi: 8 resimden sizi en çok korkutanı hangisi?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.