Oppenheimer – Nükleer savaş kapıda!

Bu yazım, planlanmamış bir üçlemenin son yazısı olma mahiyetinde. Çivisi çıkmış dünyanın (ya da insanlığın) nereye sürüklendiğini izaha mecbur bu üçleme.

Oppenheimer Nükleer savaş

Oppenheimer

Bir film girdi vizyona. Namı Oppenheimer. Kökeninden bağımsız olarak tükettiği insanların omuzlarında yükselerek bekasını sağlayan bir ülke olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İkinci Dünya Harbi’ni bitirmek için Almanya’nın (3. Reich) resmen kökünü kazımak istediği Yahudilerden birinin bilgisi ile dünyanın tepesine çıktı. İşte, onun hikayesini perdeye yansıtıyor film.

Amerikan Emperyalizmi

Kökeninden bağımsız bir şekilde insanları tüketerek, bir tüketim dünyası yaratmayı başarmış Amerika, her kökeni aynı seviyede sömürmüyor haliyle. Bilgi seviyesine göre tasnif ediyor. Kimisini devşiriyor burslarla, kültür emperyalizmi palavralarıyla ve cafcaflı imajlarla. Kimisini yerinde tüketiyor yani kendi yurdunda.


Dünyanın geldiği noktada, sinema filmleriyle doğrudan ya da dolaylı pek çok mesajlar veriliyor. Bu dolaylıların bir kısmına subliminal diyenler de var, havalı İngilizce’ye meyledenlerden.

Nükleer savaş kapıda!

Oppenheimer tarih meraklısına bilgi veriyor. Peki tarih meraksızı milyonlarca zevata ne veriyor? Bence atom bombasını normalleştiriyor insanların kafalarında. Sebep sonuç ilişkisini kaybedersen, duygularla maymun ederler insanı. Peki niye mi çıktı böyle bir film vizyona? Çünkü nükleer savaş kapıda.


Oppenheimer

İnsanların kafalarında atom bombasının sıradanlaşması, banalleşmesi hatta yeri gelince meşrulaştırılması gerekiyor. Kamuoyunu hazırlamak lazım. Geriye sayım başladı. Son dünya savaşını bitirmeye yaramış lanet icat, bu sefer bir dünya savaşının resmen çıkmasına vesile olacak.

Japonya’da mesela, sinema tutkunları yazın beyaz perdenin tadını çıkarsın diye tasarlanmış bir afiş tartışıldı bir süre. Amerika kıtasından birileri, yaz için pazarlanmış iki filmi içeren bir asıyı, ne hikmetse çok ilginç bir kombinasyon ile tasarlamışlar. Oppenheimer filminin karakteri, yine kapitalizmin (sömürücülerinden) Barbie markasını taşıyan filmin başrol oyuncusunu omuzunda taşıyordu bahsi geçen afişte. Tartışmanın sonucunu bilmiyorum. Afişin Japonya’da asılıp asılmadığını da. Amerika’nın nüfuzunun nerelere kadar uzandığını tahayyül edebiliyor musunuz?

Önümüz karanlık… Tünelin sonunda atom bombasının infilakı sırasında ortaya çıkan o korkunç ışık var. Atom bombasının aydınlattığı dünyayı, bize aydınlanmanın zirvesi diye yutturanlar bile çıkar bu fasarya enflasyonunda.


Son çıkışa az kaldı. Sonumuz hayır olsun. Bakalım ilk bombayı kim atacak?

Dachau ve kafamdakiler