Antarktika kıyılarında yaklaşık 30 km uzunluğunda devasa bir buzdağı, buz tabakasından ayrılarak onlarca yıldır gün ışığı görmemiş bir okyanus bölümünü ortaya çıkardı.
‘Falkor (too)’ adlı bir araştırma gemisindeki ekip, bu yeni açığa çıkan okyanusun derinliklerindeki deniz tabanını incelemeye karar verdi. Daha önce hiçbir insan bu derin deniz bölgesini keşfetmemişti.
Schmidt Okyanus Enstitüsü’nden keşif gezisinin başkanı bilim insanı Prof. Dr. Patricia Esquete, “Bu, gerçekleştiğinde her şeyi bırakıp odaklandığınız türden bir olay” şeklinde konuştu.
Ancak beklentiler çok yüksek değildi. Bilim insanları, bu kadar kalın bir buz örtüsünün altında önemli bir yaşamın gelişebileceğini düşünmüyordu.
Antarktika’daki keşif ile onlarca yeni tür tanımlayabilir
Fakat ekip, buzdağının altında bulduklarıyla büyük bir şaşkınlık yaşadı. Karşılarına devasa deniz örümcekleri, ahtapotlar, buz balıkları, mercanlar ve yüzlerce yıllık olabileceği tahmin edilen vazo şeklinde süngerler çıktı. Araştırmacılar, bu keşif gezisinden onlarca yeni tür tanımlayabileceklerine inanıyor.
Portekiz’deki Aveiro Üniversitesi’nden araştırmacı Esquete, “Aşağıda bulduğumuz çeşitli ve zengin ekosistemler bizi gerçekten şaşırttı ve hayran bıraktı” dedi.
Perşembe günü duyurulan bu keşif, sadece yüzen buzulların altında saklı olanlar da dahil olmak üzere, yaşamın dünyanın neredeyse her yerinde nasıl var olabildiğini göstermekle kalmıyor, aynı zamanda ısınan bir gezegende derin deniz yaşamının nasıl değişebileceğini anlamak için kritik bir başlangıç noktası sunuyor.
Araştırmayı yürüten ve kâr amacı gütmeyen Schmidt Okyanus Enstitüsü’nün başkanı Prof. Dr. Jyotika Virmani, “Doğru zamanda doğru yerde bulunmaları ve böyle bir ekosistemi görmeleri gerçekten büyük bir şanstı” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık bir ay süren bu keşif yolculuğu sırasında araştırmacılar, fotoğraf ve video çekmek ve Antarktika açıklarındaki en derin bölgelerden bazılarına ait örnekler toplamak için uzaktan kontrol edilen bir araç kullandı. Ekip ayrıca, Bellingshausen Denizi’nin buz tabakasından daha uzakta kalan bölgelerini de inceledi. Potansiyel olarak bilim için yeni olan türler arasında kabuklular, deniz salyangozları, solucanlar ve balıklar bulunuyor.
Yeni türlerin keşfinin kesinleşmesi için aylar sürecek laboratuvar analizleri gerekecek. Esquete, “İşin büyük bir kısmı şimdi başlıyor” diye belirtti.
Schmidt Okyanus Enstitüsü’nün geçen yıl Şili açıklarında gerçekleştirdiği bir başka keşif gezisinde, bilim insanları bodur ıstakozlar ve bilim için tamamen yeni olan deniz salyangozları da dahil olmak üzere 70’ten fazla yeni tür belirlemişti.
Antarktika açıklarındaki en büyük merak konusu ise herhangi bir canlıdan ziyade tüm ekosistemin kendisi: Bu kadar çok yaşam, bu kadar kalın bir buzun altında tam olarak nasıl gelişiyor?
Okyanusun diğer bölgelerinde fotosentez yapan canlılar, deniz tabanındaki yaşamı beslemek için besin maddeleri sağlıyor. Ancak karanlık Antarktika buzu altında bu durum söz konusu değil. Bunun yerine, okyanus akıntıları, buzul erime suyu veya başka bir mekanizma derin deniz canlılarının beslenmesine yardımcı oluyor.
“Bu keşif sayesinde, tüm bunlar artık aktif bir bilimsel araştırma alanı haline geldi”
Esquete, buzla kaplı bir alanın altındaki yaşamın nasıl değiştiğini gözlemlemek için geri dönmeyi umuyor. Bu, sıcaklıklar yükseldikçe ve Antarktika’da ve diğer bölgelerde daha fazla buzdağı koptukça, kutup bölgelerindeki derin deniz yaşamının nasıl bir değişim geçireceğine dair bir fikir verebilir. Buzdağının koptuğu George VI Buz Sahanlığı’nda son yıllarda belirgin bir erime gözlemlenmişti.