Presenteizm: İş dünyasının görünmeyen ama önemli sorunu!

Presenteizm, yani çalışanların fiziksel ya da ruhsal olarak iş yapamayacak durumda olmalarına rağmen işe gelmeye devam etmeleri, iş dünyasının sessiz ama etkili sorunlarından biri haline geldi. Günümüz şirketlerinde çalışanlar; sağlık problemleri, yönetim baskısı veya iş kaybetme korkusu gibi nedenlerle verimliliklerini düşürerek çalışmayı sürdürüyor. Bu durum hem bireysel hem kurumsal başarıyı olumsuz etkiliyor.

Presenteizm

Presenteizm görünmeyen maliyeti: 1,5 trilyon dolar

Presenteizm (Presenteeism), çalışanların bir hastalık, yaralanma veya başka bir durum nedeniyle işyerinde tam olarak işlev görmemesi durumunda ortaya çıkan üretkenlik kaybını ifade eder. Çalışan fiziksel olarak işte olsa bile, görevlerini tam olarak yerine getiremeyebilir ve işte hata yapma olasılıkları daha yüksek olabilir.

Yüksek iş yükü, iş güvencesizliği, performans baskısı ve ekip içi rekabet gibi nedenlerle ortaya çıkan presenteizm, kısa vadede görevlerin sürmesini sağlasa da uzun vadede ciddi sorunlara yol açıyor. Çalışanlar hastalıklarını görmezden gelip işe geldiğinde; fiziksel ve zihinsel sağlık problemleri kronikleşiyor, motivasyon azalıyor ve genel yaşam kalitesi düşüyor. İşveren açısından ise bu durum; yavaşlayan iş süreçleri, artan hata oranları ve bulaşıcı hastalık riski gibi sorunlarla sonuçlanıyor.

AVİTA Çalışan Destek Programı İş Mükemmelliği Müdürü Banu Mercan Öztürk, presenteizmin ticari kayıplara neden olabilecek kadar önemli bir sorun olduğunu belirtiyor. Fortune dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, iş yerlerinde çalışan sağlığına öncelik verilmesiyle yılda 1,5 trilyon dolarlık zararın önüne geçilebileceği ifade ediliyor. Öztürk’e göre, bu sorunun önüne geçmek için şu adımlar etkili olabilir:

Türkiye’deki tablo: Sağlık bilgisine ulaşma ihtiyacı yüksek

AVİTA’nın gerçekleştirdiği Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri araştırmasına göre, Türkiye’de beyaz ve mavi yaka çalışanların %60’ından fazlası sağlıkla ilgili konulara özel ilgi gösteriyor. En çok bilgi edinmek istedikleri başlıklar arasında; tıbbi bilgiler (%63,2), bel-boyun-sırt ağrıları (%63,2), psikoloji (%61,9) ve sağlıklı beslenme (%61,2) yer alıyor. Bu durum, çalışanların sağlığı kendi öncelik sıralarının başına koyduğunu gösteriyor.

Presenteizmi artıran başlıca faktörler

Presenteizm yalnızca bireysel bir karar değil; kurumsal yapı, kültür ve sosyal ilişkilerle yakından ilgili. Sorunu besleyen temel unsurlar şöyle sıralanıyor:

  1. Kurum kültürü:
    Bazı kurumlarda hasta çalışmak takdir edilirken bazılarında hoş karşılanmaz. Rekabetçi ortamlarda uzun mesai saatleri, iş seyahatleri ve hasta halde işe gelmek performans göstergesi olarak kabul edilebilir.
  2. Finansal sebepler:
    Maaş kesintisi veya performans notlarının düşmesi endişesi, özellikle düşük gelirli çalışanlarda hasta olsalar bile işe gitme davranışını tetikleyebiliyor.
  3. İş arkadaşlarına karşı sorumluluk:
    Sosyal baskı, ekip beklentileri ve vicdani sorumluluk hissi, bireyleri rahatsız olsalar bile işte kalmaya itebiliyor.
  4. Yüksek iş yükü:
    Zaman baskısı ve yoğun görev dağılımı, çalışanların sağlığını ertelemesine neden oluyor. Bu durum uzun vadede tükenmişlik ve düşük performansla sonuçlanabiliyor.
  5. İş kaybı korkusu:
    İş güvencesizliği, bireyin hem fiziksel hem psikolojik güvenliğini tehdit eder. İşini kaybetmekten korkan birey, verimlilikten ödün vererek işe gelmeye devam ediyor.

Sessiz istifa nedir? Sessiz istifayı engelleyecek 7 altın kural


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 20 yıldır ilkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışan bağımsız bir medya kuruluşudur. Amacımız: Gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonumuz: Okurlarımızda sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerlerimiz: Dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın çevrimiçi yayınlarından biri olarak, iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul eder. Bu doğrultuda Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İndigo Dergisi ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildirgeyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya toplumsal köken, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.