Türkiye İklim Kanunu: Gerçek değişimin kapısı mı, kağıt üzerinde bir adım mı?

İklim değişikliği gelecek nesillerin değil, bugünün sorunu. Peki biz hazır mıyız?

Türkiye İklim Kanunu

Türkiye tarihinde ilk kez, iklim krizine karşı bağlayıcı bir yasa çıkardı: İklim Kanunu (2025). Bu adım, uzun süredir beklenen hukuki çerçeveyi oluşturdu. Ancak sorulması gereken kritik soru şu: Bu yasa, Türkiye’nin iklim mücadelesini gerçekten hızlandıracak mı, yoksa sadece uluslararası raporlarda yer almak için atılmış bir adım mı?

🎯 Türkiye İklim Kanunu: Hedefler konuldu ama yol haritası eksik

2053 Net Sıfır Emisyon hedefi, umut verici bir taahhüt. Ancak bilim insanlarına göre (IPCC, 2023), asıl kritik dönem 2030 yılına kadar olan süreç. Türkiye, bu döneme dair açık ve sayısal hedefleri henüz ortaya koymadı.

Hedef koymak güzel; fakat plan olmadan hedefler yalnızca iyi niyet olur.

🌍 Emisyon Ticareti Sistemi: Şeffaflık olmazsa riskli

Kanunla kurulacak Emisyon Ticareti Sistemi (ETS), karbon salımını sınırlandırmak için önemli. Fakat sistemin nasıl işleyeceği hâlâ muamma:

  • Hangi sektörler nasıl dahil edilecek?
  • Karbon fiyatları nasıl belirlenecek?
  • Denetim mekanizması nasıl çalışacak?

Eksik kalan bu detaylar, sistemin etkili mi olacağı yoksa sadece kağıt üzerinde mi kalacağı sorusunu doğuruyor.

🏭 Çevresel tehlikeler devam ediyor!

Türkiye hâlâ enerji üretiminin yaklaşık %33’ünü kömürden sağlıyor. Oysa kömür kullanımı:

  • Hava ve su kirliliğini artırıyor,
  • Tarımı ve insan sağlığını tehdit ediyor,
  • İklim krizini hızlandırıyor.

Yasa, kömürden çıkış için bir tarih vermiyor. Bu durum, gerçek değişimden çok sembolik bir başlangıç gibi algılanıyor.

⚖️ İklim adaleti: Göz ardı edilen sosyal boyut

İklim krizi, sadece çevreyi değil toplumu da etkiliyor.

  • Kömür işçileri, yeni iş alanlarına nasıl yönlendirilecek?
  • Kuraklık yaşayan çiftçiler nasıl desteklenecek?
  • Kırılgan topluluklar bu geçiş sürecinde nasıl korunacak?

İklim Kanunu bu sorulara cevap vermiyor.

📌 Şimdi ne yapmalı?

  • Türkiye için ilk adım atıldı. Ama yetmez. Şimdi şu adımlar gerekiyor:
  •  2030’a kadar net emisyon azaltım hedefleri açıklanmalı,
  •  Kömürden çıkış için tarih netleşmeli,
  •  ETS sistemi şeffaf ve adil şekilde kurulmalı,
  • Sosyal adalet için destek programları uygulanmalı,
  • Sivil toplum ve akademi sürece katılmalı.

“2053 çok uzak değil. Bugün atılmayan her adım, yarının krizi olacak.”


Kaynaklar:


🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:

Tuğba Altun Souci
TV Medya & Sosyal Medya Uzmanı | Köşe Yazarı | Kurumsal İletişim Danışmanı | Sosyal Sorumluluk Proje Geliştiricisi Tuğba Altun, medya ve iletişim alanında 14 yılı aşkın deneyime sahip, televizyon yayıncılığı ve dijital medya üzerine uzmanlaşmış bir iletişim profesyonelidir. Kariyeri boyunca birçok televizyon projesinde ve dijital platformda aktif görev almış; içerik üretimi, yayın koordinasyonu ve sosyal medya stratejileri alanlarında etkin çalışmalar yürütmüştür. Uzun yıllar boyunca farklı medya organlarında köşe yazarlığı yaparak, toplumsal olaylar, kültür, sosyal sorumluluk ve insan hikâyeleri üzerine düşünsel katkılar sunmuştur. Yazılarında güçlü bir toplumsal hassasiyet ve insan merkezli bakış açısını yansıtmaktadır. Aynı zamanda, Türkiye’nin önde gelen kadın odaklı sivil toplum kuruluşlarından birinin basın ve medya iletişimini yürütmekte; kuruluşun kamuoyuyla olan tüm yazılı iletişimini stratejik olarak planlamakta ve yönetmektedir. Tuğba Altun, sosyal etki yaratan projeleriyle de öne çıkmaktadır. Kurucusu olduğu başlıca sosyal sorumluluk projeleri arasında Haydi Gülümse, Haydi Gülümset, Bir Kitap da Sen Bağışla ve İnsanlık Ölmedi Ben Buradayım yer almakta olup; bu projeler aracılığıyla geniş kitlelere ulaşan, sürdürülebilir ve insan odaklı toplumsal fayda hedeflenmektedir. Alanında derinleşmiş deneyimi, yüksek farkındalık bilinci ve kalemiyle oluşturduğu güçlü iletişim diliyle; Tuğba Altun medya dünyasında güvenilir, üretken ve ilham veren bir isim olarak yerini almıştır.