Yaş aldıkça büyüdün, ama olgunlaşmak başka bir şeydir. Olgunluk yaşa bağlı değildir. Hayatta edindiğin tecrübelerdir. Ve bu tecrübelere göre hayatını yönlendirmek, yani değiştirmektir. Yaşamındaki zararlı gördüğün atıkları silmeyi becerebilmektir. Kısacası; kendini sevmeyi öğrenmektir.
Benim gibi, zamanla hayatından çıkardığın insanlar olmuş olsa da… Her yaşadığın yeni bir olay da daha da bitmediğini görüyorsun. Ayıkla ayıkla bitiremiyorsun. Ama öyle bir zaman geliyor ki! Kökünden temizliyorsun.
Sevgi saygı ile mi büyüdün?
Şu kısacık hayatta, sahte yüzlerin kimseye faydası olamayacağını anlatamıyorsun. O çukura girdiğinde; geriye kalan sadece arkandan konuşulanlar olduğunu bilseler de, senin tekrarlarının fayda etmediğini görüyorsun. Onca sene verdiğin sevginin nasıl boşa gittiğini, keşke değen birilerine vermiş olsaydını düşünüp elbette ki üzülüyorsun. Herkesin dostluktan ne anladığını, ne kadar farklı düşündüğünü öğrenmiş oluyorsun. Kimisine göre gezerken, gülerken paylaşılana; kimisine göre de ağlarken, sıkıntıdayken bir arada olmaya “dostluk” deniyormuş, anlıyorsun. İşte! Bu aşamada ayıklamaya başlıyorsun. Sadece gülerken, keyifliyken bir arada olacağın insanlarla görüşmenin ne kadar vakit kaybı olduğunu düşünüyorsun. Sıkıntılı zamanında yanında kalan, senin gibi azınlıkta olanları gördüğünde “işte dostum” diyebiliyorsun. Sevginin saygının ne olduğunu bilmeyenleri artık etrafında istemiyorsun. Böylece; gerçekten büyümeye başlıyorsun.
Gerçekten büyüdün mü?
Yaşamanın ne kadar değerli olduğunu, nefes alabilmenin yüceliğini öğrendiğinde olgunlaşıyorsun. Yapamadıklarını yapmaya başladığında rahatlıyorsun. Ve sadece sevmen gerekenleri sevdiğinde ise huzura eriyorsun. Dışarılarda gezdiğinde değil de, evinde paylaşılanlarla huzur buluyorsun. İşte demek ki! Artık, ne istediğinin farkına varıyorsun. Değişiyorsun, çünkü artık hayattan ne istediğini biliyorsun. Kırmamak adına kullandığın o sürekli “evet!” yerine, artık “hayır!” diyebiliyorsun. Ve aynaya baktığında şimdiki seni seviyor ve beğeniyorsun. Onlar beğenmez diye giymediklerini büyük bir zevkle giyebiliyorsun. Yemek seçimlerin bile ne kadar onlara bağımlıymış… İşte şimdi, damak zevkinin keyfine varabiliyorsun.
İhtiyaç duyduğunda değil de düğün ya da cenazede bu çakma dostlarının gövde gösterilerini onların fark edemediği alaycı tebessümünle izleyebiliyorsun.
Büyüdün, yoruldun değdi mi?
Meğer ne kadar yormuşlar seni, dinlendiğinde anlayabiliyorsun.
Ne çok meşgul etmişler seni, zamanın kıymetini anladığında fark edebiliyorsun.
Ne kadar güzel, ne kadar değerli olduğunu ayna karşısında; olgunlaştığında görebiliyorsun…
Bu zamana kadar; hayatında yaşadığın iniş çıkışların, türlü zorlukların, en önemlisi sevdiğin insanların kayıplarının… Seni çok üzmüş olsa da gerçekten büyütmüş olduğunu görüyorsun.
Yaş ne olursa olsun, olgunlaşmanın keyfini sürdürebilmeniz dileğiyle…