Çevre gününde bisiklet turuna davet

Bir zamanlar ben de çocuktum ve benim de bir bisikletim vardı. Üzerinde sokaklarda uçarcasına dolaştığım mavi bisiklet, bunca yıllık yaşamımda benim en mutlu olduğum anların vesilesiymiş. Tam otuz altı yıl sonra yeniden bir bisikletim olduğunda anladım bunu.

cevre_gunu_5_haziran_2011 bisiklet turu

Bir operasyon sonrası sigarayı bırakıp, sağlıklı kalmak amacıyla kendime bir yarış bisikleti aldım. Pedallarına ayaklarımı koyduğumda, yüzüme vuran rüzgâr, o eski yılların kokusunu ve enerjisini şimdiye taşıdı. Ben o yılların içine geri gitsem de oralarda bir yerlerden tekrar başlayabilsem dedim. Zihnimi ve tüm dünyamı sağlıklı ve genç olduğum o yıllara taşıyabilmek için pedal çeviriyorum bir süredir. Sağlıklı olmak ve sağlıklı kalmak isteyen herkesi pedal ile tanışmaya ve dünyanın daha az kirlenmesine aracı olmaya davet ediyorum…

Ben çocukken akıllı görünen yaramazlardandım ve bu sanırım en tehlikelisi. (Denenmiş sonuçları bendenizce malumdur!) Bisikletimle girip çıkmadığım sokak ve delik kalmazdı o zamanlar. Şimdi tekrar bisikletime kavuşunca rahat durmadım ve yine bir takım yaramazlıkların içinde buldum kendimi. İnanın ki bir şey yapmaya gerek kalmadan ilginç tesadüfî yaramazlıkları çekiveriyorum hayatıma.


Bisiklet turu çevre koruma amaçlı bir eylem 

Daha bisiklete yeniden bineli birkaç gün olmasına rağmen, ben kendimi Bisikletliler Derneğinin 5 Haziran Dünya Çevre Günü Bisiklet Gezisinde buldum. Taksim’in göbeğinde bir yanımda Greenpeace’in nükleer karşıtı kamp eylemleri, bir yanımda binlerce bisikletlinin rengârenk giysileri arasında kalakaldım. Greenpeace’li gençlerin farklı ışıkları benim için çok dikkat çekiciydi. Yere serdikleri gazete kâğıdı üzerinde kahvaltı ederken bir taraftan da günlük planlarını yapıyorlardı. Bir süre mıknatısa tutulmuş gibi onları izledim… Hepsi çok gençtiler, içimden anneleri için şükran duyguları geçti bir anda. Evet, şükran onlara, o gençlere ve ailelerine… Tüm dünya olarak hala uyanmayan umutsuz farkındalığımızı uyandırmaya çalıştıkları için…

Hayatımda ilk defa bu kadar bisikletliyi bir arada görüyordum. Gezi turunda, program gereği Taksim’den çıkıp Boğaziçi köprüsü geçilecek ve Harem’de son toplanma yapılacaktı. Geziye katılan beş kişiye de çekilişle bisiklet hediye edilecekti. Bence inanılmaz bir güzellikteydi bu tablo. İlk şoku atlattıktan sonra tüm meydanı bir uçtan bir uca gezmeye başladım.

Beni bu etkinlikten haberdar edip davet eden sevgili Mehmet Pekel, Taksim meydanına gelene kadar ben epey fotoğraf çekmiş, birkaç kişiyle de röportaj için konuşma fırsatını bulmuştum.

Bisikletliler Derneği Başkanı Murat Suyabatmaz, sürekli anonslar yapıyor, katılan konukları tanıtıyordu. Büyük bir bayram yeri gibiydi Taksim Meydanı… Dakikalar ilerledikçe kalabalık arttı.

Birleşmiş Milletler temsilcisi Ahmet Parla, bu etkinlik için Ankara’dan gelmişti. Bisikletliler Derneğinin bu geziyi düzenlemekteki amacı; çevre kirliliğine karşı Karbondioksit salınımlı araçlar yerine bisikletin kullanımının teşvik ve desteklenmesine dikkat çekmekti. Ahmet Parla; yaptığı konuşmada Birleşmiş Milletlerin bisiklet ve çevre için desteğini belirtti.

Ahmet Parla bisiklet turu cevre gunu
Ahmet Parla

Ahmet Parla: “Bisiklet kullanımının artması elbette faydaları nedeniyle hepimizin isteğidir. Bunun için şehir içinde bisiklet yollarının da artması gereklidir, Birleşmiş Milletler de bunun teşviki için çalışmalar yapmaktadır. 5 Haziran Çevre Günü Kıtalararası Geçiş Etkinliği de bu çalışmalardan birisidir”

Ahmet Parla’dan sonra derneğin mikrofona çağırdığı konuk, Prof. Orhan Kural’dı. En ünlü çevrecilerden birisi olan Orhan Kural, Bisikletliler Derneğinin kurucularından ve şu anda Gezginler Derneğinin Başkanı. Akademik hayatı saymakla bitmeyecek kadar zengin. Belgeseller ve dünya gezileri konusunda uzmanlığı eşsiz. Çevre kirliliği konusunda kısa bir konuşma yapan Kural, nükleer enerji konusunda eleştirilerini bildirdi. Dünyanın nükleer enerjiye hiç ihtiyacı olmadığını, Greenpeace’i ayrıca desteklediğini belirtti.

Prof. Orhan Kural bisiklet turu cevre gunu
Prof. Orhan Kural

Dünya üzerinde çok gezdiğini, ama İstanbul’un kötü kentleşmesinin başka örneği olmadığını, her yerin betonlaşmasını yanlış bulduğunu, çevrenin bozulmasını kabul edemediğini, bunu yapanları sevmediğini, onların da kendisini sevmediğini söyledi.

Bisikletin yaygınlaşmasının İstanbul için hem trafik hem hava kirliliği açısından olumlu sonuçlar getireceğini belirtti. Yapılaşma açısından zaten kötü durumda olan kentte bisiklet yolu yapılarak bir ferahlama sağlanabileceğini söyledi.


İstanbul’da bisikletle dolaşmak

Konuşmalar devam ederken vakit de ilerlemiş ve hareket saati gelmişti. Son dakikalarda meydan ve çevresindeki kalabalık hızla artmıştı. Beni davet eden Eğitmen Mehmet Pekel meydana ulaşmıştı. İstanbul’un uçlarından bisikletle gelmek aslında benim için şaşırtıcıydı. Saatlerce İstanbul gibi bir kentin trafiğinde bisiklet kullanmak bana yabancıydı. Burnumun dibinde iken böyle bir şeyden şimdiye kadar haberdar olmadığıma hayıflandım. Mehmet Bey yıllardır bisiklet biniyormuş ne güzel. Kıskandım, itiraf etmeliyim.

Bisikletliler son hazırlıklarını yaparken ben de Bisikletliler Derneğinin görev aracına geçtim. Çok istememe rağmen henüz doktorumun izni olmadığı için bu harika turu araçtan izleyecektim. Bir dahaki kıtalararası geçişe dileğimi saklayıp hayıflanarak otobüse bindim. Birleşmiş Milletler Temsilcisi Mehmet Parla ve ben, Bisikletliler Derneği Yönetim Kurulu üyesi Ayten Düz ile bisiklet konvoyunu en arkadan takip etmeye başladık. Otobüsün içine bindiğimde Taksim meydanını tamamen bisikletlilerin sardığını gördüm. Şimdiye kadar Taksim’de gördüğüm en güzel karelerden birisiydi bence… Nasıl yakıştılar Taksim’e…

Bisiklet ve fotoğraf iç içe

Bisiklet sıralanışı bitince hareket düdüğü çaldı ve yola çıktık. Tahminlere göre üç bin kişi pedal çevirdi. Her yaş grubunda bisikletli vardı. Çok zinde ama yaşının epeyce olduğunu tahmin ettiğim bir bisikletliyle konuştum. Adı Ömer Erdoğan, tam 76 yaşında ve 70 yıldır bisiklet kullandığını söyledi. Yaşıtları ile karşılaştırmak mümkün değil, inanılmaz dinç görünüyor. Kesinlikle bisiklet kullanmanın farkı bu. Hele katılımcılardan birisi var ki onunla ilgili çektiğim karelerin keşke hepsini görseniz. Minicik yaşına rağmen tüm teçhizatı ile sergilediği ciddiyeti örnek alınmalı bence. Turun Anadolu tarafında farkına vardığım andan itibaren onu izlemekten ve fotoğraflamaktan geri duramadım.

Otobüsün içinde bulunan dernek yetkilisi Ayten Düz’e etkinlikleriyle ilgili sorular sordum yol boyunca. Turu takip etme görevi nedeniyle bu sene bisikletle geçemediği için o da benim gibi üzgündü. Yol boyunca herhangi bir sorunla karşılaşan bisikletlilerle ilgilendi. Zaman zaman otobüsü durdurup yardımcı olacağımız durumlar yaşadık. Bisikleti arızalananlar oldu ve sadece tek bir yaralanma meydan geldi. Ambulansa alınan yaralının bisikleti araca alındı.

Organizasyonun ciddiyeti ve hassasiyeti güven verdi içime. Derneğe üye olma konusunda kendisinden bilgiler aldım. Üyelik aidatı çok makul ve organizasyonlar gerçekten güzel. Tüm ilgilenenlere Ayten Hanım’la sohbet ederken Birleşmiş Milletler Temsilcisi Ahmet Bey ile de bisikletliler hakkında konuştuk.

Boğaziçi Köprüsünden bisikletlilerin geçişini biraz geride kalarak sonradan yakalayabildik, görevler gereği. Hepimiz bunu kaçırmaktan biraz buruk olmakla beraber boğaza böyle bir günde böyle güzel bir vesile ile bakmaktan mutluyduk.

Bisikletlileri Üsküdar dönüş rampasında daha yakın takipte yakaladık nihayet. Herkesin yüzü gülüyordu bu güzel geçiş sonrası. Hava epey sıcak olmasına rağmen kimse yorgun görünmüyordu.

Nihayet Harem’e vardığımızda neşe içinde toplanmıştı herkes. Bisiklet kazananları belirlemek için çekiliş yapıldı. BM Temsilcisi Ahmet Parla’nın elinden bisikletlerini alan katılımcılar günün en şanslıları olmaktan keyifliydiler.

harem_uskudar_bisiklet_turu


Avrupa’dan Asya’ya bisikletle geçemedim ama dönüş için bir başka sporun temsilcisi ile buluştum. Türkiye motokros şampiyonlarından olan arkadaşım Murat Korkmaz ile motor üstünde geçtim Asya’dan Avrupa’ya… Boğazdan geçerken yüzüme vuran rüzgârı içime çekerek, seneye köprünün üzerinden bisikletle geçme sözü verdim kendime ve bisiklete binememenin acısını hafifletmeye çalıştım. Baştan sona harika geçen bir gündü. Kendi adıma çok keyif aldım ve bu keyfi paylaşmak istedim. Şimdiye kadar bisikletten uzak kalmış olmaktan gerçekten üzgünüm. Son söz olarak; bu satırlarım bir davettir… Bisiklete ve diğer doğa sporlarına, çevreniz ve kendi sağlığınız için daha fazla zaman ayırın. Bırakın rüzgâr yüzünüze vursun ve sizi gitmek istediğiniz yere taşısın. 

Dünya ve kendiniz için bir pedal da siz çevirin bence…

İlgili yazılar

 

Nesrin Dabağlar
İstanbul’da doğdu. İşletme ihtisası yaptı. 12 yıl bir devlet kuruluşunda muhasebe alanında çalıştı ve 1995-2008 yılları arasında özel sektöre ait çeşitli sağlık kuruluşlarında yöneticilik, danışmanlık ve halkla ilişkiler görevlerinde bulundu. 2008’den itibaren çalışma alanlarına eğitim sektörünü de ekleyerek özel bir üniversitede halkla ilişkiler ve organizasyon uzmanı olarak çalıştı. Bilimsel konuların insan ile ilişkileri, inanışlar ve inançlar konusunda araştırmalar yaptı. Özellikle kutsal metinler, tarih, psikoloji, fizik ve bilimdeki yenilikleri konu alan makaleler yazdı. 2006 yılında İndigo Dergisi'nin yazar ve muhabirliğini yapmaya başladı.