Berrak gecede alışılmadık bir parlaklık göze çarpıyordu. Gündem konusu olan takımyıldız ‘yılancı’ olarak biliniyordu. Astrologlar tarafından burçlar kuşağındaki yeri tartışıla dursun, etkileri üzerine yapılan yorumlar giderek artıyordu.
Yılancı takımyıldızı ophiuchus
Günümüzde tıp alanında sembolik olarak DNA’yı ifade eden ‘yılan’ şekli, Babil zamanında da şifacılar tarafından kullanılıyordu. Yapılan yorumlara göre, artık işe yaramayan duygu, düşünce ve durumlar yapıcı sonuçlara kavuşacak, dünya iyileşecekti.
Şehirlerarası seyreden otobüs mola yerine ulaştığında gece yarısını geçiyordu. Birkaç yolcu uyanmış, benim gibi hava almak için inmişlerdi. Bekleme yerinde sıradan bir hareketlilik göze çarpıyordu. Sükûneti bozan tek şey pürüzsüz gökyüzündeki ani parlaklık, sessiz bir patlama ve gri bulutlardı. İlk akla gelen, uçak kazası olmuştu. Ancak aşağıya düşen tek bir cisim görünmüyordu. Üstelik bu sıra dışı manzaranın hiç kimsenin dikkatini çekmemesi, olanı daha da sıra dışı kılmıştı. İlgiyle gökyüzünü gözlemlemeye koyuldum. Çevreci yanım ağır basmıştı ve böylesine bir kirliliğe sebep olan durumu sorgulamaya başladım. Her ne ya da kim olursa olsun atmosferi kirletmeye hakkı yoktu. Az sonra şaşılası bir durum gerçekleşti; giderek yayılan gri bulutlar aklaştı. Sanki düşüncemi bir duyan olmuş da temizliğe koyulmuştu. Gri rengin beyaza dönüşmesi; dönüşüm.
İsteyen herkes; dönüşüm gücüne sahip olduğunu bilen herkes, bunu başarabilirdi. Dönüşümün özü olumlu duyguya geçebilmekti.
Bir süre yol aldıktan sonra otobüs yavaşladı ve durdu. Önümüzdeki araba kuyruğunun uzunluğunu saptamak imkansız görünüyordu. Günün ağarmaya başlamasıyla birlikte uyananların sayısı artıyor, bekleme süresi uzadıkça sabırlar da taşıyordu. Kimileri homurdanıyor, kimileri çözümler arıyordu. Ortak olan, herkesin bir an önce varacağı noktaya ulaşma beklentisiydi. Yol çalışmasının neden olduğu bir durum söz konusuydu. Dağdan düşen kayaların yolu kapattığı gerçeği karşısında beklemekten başka çare kalmamıştı. Kenardaki çam ağaçları doğada renkli bir görüntü oluşturuyordu. İçimden bir ses harika bir fırsat yakaladığımı söylüyordu. Şehir yaşamında hasret kaldığım ağaç kokularını içime çekerken yol için hazırladığım sandviçimi yiyerek piknik yapmak! Bir yere varamamanın sıkıntısı yerini doğanın içinde olmanın huzuruna bırakmıştı. Başardığımı hissettim; sıkıntı, yerini huzura bırakmıştı. Dönüşüm geriye giderek yeni bir başlangıç yapmak değil, şimdide, içinde bulunduğumuz şartlarda yeni bir son yaratmaktı.
İlgili yazılar
Dünyanın En Ünlü Astrologundan Çarpıcı Türkiye Analizi