Müge Anlı’yı bilmeyenimiz yoktur. Kendisi, yaklaşık 10 sene önce başladığı televizyon programında elde ettiği başarıları nedeniyle hayatımıza girmiş olan başarılı ve güçlü bir kadın portresi…
Her sabah ‘gündüz kuşağı’ denen aralıktaki en çok izlenen ve kendisinin hazırlayıp sunduğu ‘Müge Anlı ile Tatlı Sert‘ isimli programa denk gelmişsseniz şayet, programda sadece katillerin bulunmadığını, yıllardır birbirini görmemiş olan yakınların birbirlerine kavuşmadığını da bilirsiniz. Zira bulunduğu aralıkta ‘En Çok İzlenen‘ bu yayının Müge Anlı’ya da yüklediği ağır bir sorumluluk olduğunu hepimiz biliyoruz. Kendisi de bunun bilincinde olarak her bölümde hayırseverler ile hayıra muhtaçlar arasında bir köprü olmayı gerçekten çok iyi başarıyor.
Yaklaşık her bölümde engelliler için akülü sandalye, Doğu’da kitabı olmayan okullar için kitaplar, soğuk sebebiyle üşüyen ve maddi durumları iyi olmayan minicik yüreklere yaptığı giyim vb. yardımlarını çoğumuz duymuşuzdur, duymamışsak bile şimdi öğrenmiş olduk en azından.
Ülkemizde ‘gündüz kuşağı’ denilince bir takım ‘entelektüel’ çevrenin yüzünde bir aşağılama ifadesi olduğu birçoğumuzca biliniyor. Bunun kökenlerine baktığımızda ise o çok bilmiş entelektüellerimizin, bu programları izleyen kesimin evde oturup hiç bir şey yapmayan, tek işleri çocuklarına bakmak olan ve okuma yazma oranı düşük, bir de buna bağlı olarak düşünme ile alakalı problemleri olduğunu düşündükleri “total seyircinin” kendilerinden daha az “işe yaradıklarını” düşünmeleridir!
Buraya kadar herşey tamam. Peki Total seyirciyi AB’ye yaklaştırmak için siz ne yapıyorsunuz, bu insanların ‘bilinçlenmesi’ için attığınız bir adım var mı diye sorsak, cevap veremeyecekleri de aşikardır. Ancak Müge Anlı izlediğim kadarıyla her programda, konuk ettiği seyircilerin ve özellikle de kız çocuklarının iyi bir eğitim alıp, ilerde kocalarına bağımlı yaşamamaları için bir çok örnek veriyor. Toplum önünde bir rol model olduğunun da bilincinde olan Müge Anlı kız çocuklarına ekol olabilmek için, çok geç yaşlarda tamamladığı yüksek lisansından ve yeni bir üniversiteye gitmesinden, okumanın yaşının olmadığından sürekli bahsediyor. Umarız gündüz kuşağını aşağılayanlar da bir gün böyle ‘toplumsal bilincin’ oluşması adına katkıda bulunur da, onları alkışlamak için gerçekten bir bahanemiz olur.
Evet lafı fazla da uzatmadan sizlere Müge Anlı tarafından başlatılan bir sosyal sorumluluk projesinden bahsetmek istiyorum:
Projenin adı: Sevgi İzi
Programına gelen engelli kayıp yakınlarının kendisine ilham olduğunu belirten Müge Anlı, zihinsel engelli, Alzheimer veya benzeri rahatsızlıkları bulunan, kaybolduğunda kendini kimseye ifade edemeyecek durumdaki, ağzı olup dili olmayan meleklerin daha kısa sürede bulunması için bir mekanizma oluşturmaya karar verir. Şunu da belirtmekte fayda var ki dünyada bu projenin bir benzeri yok! İngiltere’nin West Sussex bölgesinde Alzheimer veya bu tür benzeri hastalığı olan kişilere elektronik kelepçe takılarak GPS oluyla sürekli takip edilmeleri 2013 yılında denenmeye başlandı. Pilot bölge olarak seçilen bu kentte polis, kayıp vakalarının sayısını bu yolla azaltmanın mümkün olabileceğini, kaybolan hastaların da kolaylıkla bulunabileceğini belirterek uygulamaya tam destek verdi ancak elektronik kelepçe gibi bir uygulamanın hastalara suçlu muamelesinde bulunulduğunu hissettirmesi gibi sebeplerle bu projede bir takım sıkıntılar doğdu. Sevgi izi ise milyonlarca insanın hobisi olan “dövme’den yola çıkılarak hayata geçirildi.
Nasıl Bulunacaklar?
Yakınlarının kaybolmasından endişe eden aileler, öncelikle iletişim adres ve telefonlarıyla benibuldular.com adresine başvurup sitedeki formu dolduruyor. Daha sonra kendilerine site tarafından bir numara veriliyor ‘7365’ gibi. Bu numara, kaybolmasından endişe edilen kişinin sol koluna işleniyor. (Benibuldular.com‘da projeye ücretsiz destekte bulunan Türkiye’deki dövmecilerin iletişim bilgileri de var ve bu arkadaşlar da büyük bir teşekkürü şüphesiz hak ediyor) Kaybolması muhtemel kişinin koluna işlenen bu numara kişinin bir nevi güvencesi oluyor. Kayıp kişiyle bir şekilde karşılaşan vatandaşlar, o kişinin kolundaki Sevgi İzi‘ne görünce önce polise, jandarmaya ya da en yakındaki ilgili birime başvuracak. Ardından internet sitemiz devreye girecek ve koldaki o “rakam”ı taşıyan kişinin kim olduğu, tüm iletişim bilgileri ilgili birime verilmesiyle birlikte kişinin, bir an önce ailesine kavuşması sağlanacak.
Burada önemle belirtmek istediğimiz bir konu da şu: Koluna Sevgi İzi uygulanan kişiyle ilgili herhangi bir bilgi, fotoğraf ya da iletişim bilgisi İnternet sitesinde kesinlikle yayınlanmayacak. Bilgiler tamamen gizli kalacak ve sadece kişi bulunduğunda bu bilgiler devlet yetkililerine verilecek.
Müge Anlı’nın başlatmış olduğu bu sosyal sorumluluk projesinin ilgili bakanlıklarca da Türkiye geneline yayılmasını umuyor, sizin de kaybolma ihtimali olan bir yakının varsa benibuldular.com a girmenizi bekliyoruz.