Bir gün mesele Suriye olursa bilin ki hedef Türkiye’dir

ABD, şimdi de “2003 yılında dönemin ABD Dış İşleri Bakanı Condolezza Rice’nin söylediği; “İçinde Türkiye’nin olduğu 22 ülkenin sınırları değişecek” cümlesinin asıl amacının, Ortadoğu ülkelerine aynı kendilerine uyguladıkları gibi demokratik ve refah seviyesi yüksek ülkeler haline getirmek” olduğunu söylüyor. Biz de bunu yedik!

Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin halkları, güçlü devletler dışındaki tüm ülkelerin tam bağımsız olduğunu, kendi kendilerini yönetebildiklerini, iç işlerine kimsenin karışmadığını, iktidarlarını tam olarak kendilerinin seçtiğini zannetse de aslında hiçbir zaman mezara girmeyen sömürgecilik faaliyetlerinin boyut ve şekil değiştirdiğinin farkında değiller. Artık adına maşa denilen devletler aracılığıyla çıkar odaklı sömürü düzenleri faal olarak yürütülüyor.

Bitmeyen sömürgecilik: Kan ve gözyaşı bombaları

2.Dünya Savaşın  dan sonra Amerika ve Avrupa ülkeleri bir daha şekli savaş olacak bir mücadeleye girmemek adına, kendilerini insan odaklı demokratik, refah seviyesi yüksek ülke olmak için çabaladılar. Bunu da başardılar. El ele geliştiler ve büyüdüler. Dünyada söz sahibi oldular.


ABD, şimdi de, 2003 yılında dönemin ABD Dış İşleri Bakanı Condolezza Rice’nin söylediği, “İçinde Türkiye’nin olduğu 22 ülkenin sınırları değişecek” cümlesinin asıl amacının, Ortadoğu ülkelerine aynı kendilerine uyguladıkları gibi demokratik ve refah seviyesi yüksek ülkeler haline getirmek olduğunu söylüyor.

Biz de bunu yedik!

ABD ve Rusya arasında gizli ittifak kuruldu, paylaşımlar yapıldı. Özellikle Ortadoğu eksenli yeni Dünya düzeni, 3.Dünya savaşının kısmen başladığının bir göstergesi. Taşlar öyle zamanlarda yer değiştiriyor ki bazen yıllar alıyor. Bu şekilde olmasının ana sebebi, görünürde birbiri ile düşman lakin gizli ittifakların insanları ürkütmeden ve neler olacağını net anlamalarını çözümlemeden ilerlemesi sağlamaktır. İnsanları zokayı sonradan yutacak.

Aynen Suriye’lilerin söylediği gibi:

“Ülkemizde ara sıra bombalar patlıyordu, aldırış etmiyorduk, ta ki uçaklar evimize bomba yağdırana kadar, ta ki tüm ülke kan ve gözyaşı dolana kadar!”

İran’ın ABD ve Avrupa Birliği tarafından birden bire göz kamaştırması, ABD ve Avrupa’nın aslında çok korktuğu, radikal İslamcı bir devleti neredeyse baş tacı yapması boşuna değil. Bunlar yeni sömürü düzenin birer argümanı. İran yıllardan beri yaptığı sahte kabadayı ve piyon tavırlarını devam ettirecek, buna karşın yapılan birçok siyasi hamleye göz yumacak.

ABD yönetimi özellikle Obama döneminde, ABD’nin 2003 yılında Irak’a girmesinin getiri ve götürülerini çok iyi analiz ederek, Ortadoğu’da Irak’taki gibi bir çamura saplanmak istemiyor. Bu sebeple stratejisini değiştirerek, “savaşma, savaştır” taktiği ile tüm hamlelerini ilmik ilmik işliyor. ABD her ne kadar Rusya’dan korkmaz bir tavır içinde görünüyor olsa da aslında Rusya ile çıkabilecek bir harpten her zaman uzak duruyor. Rusya’nın şu an elinde bulunan 350 adet nükleer başlık caydırıcı olmak için yeterli gözüküyor. Bu sebeple ABD ile Rusya yaptıkları anlaşmalar çerçevesinde birbirlerinin tavuklarına kış demeyecek, siyasi hamlelerine karışmayacak, herkesin tuttuğu kendine kalacak. Televizyonlarda birbirlerine kızgın tavırlar için de laf sokmalarına inanmayın. Hepsi oyunun bir parçası. ABD ve Rusya şu anda “cambaza bak” taktiğini uyguluyorlar.

Bu denklemi çok iyi analiz eden ve önceden sezen Libya’nın eski lideri Muammer Kaddafi’nin neden öldürüldüğü şu anki konjonktürde şimdi daha iyi anlaşılıyor. Özellikle Kaddafi’nin BM  genel kurulunda yaptığı konuşmayı herkesin izlemesi gerekiyor.

Peki IŞİD bu işin neresinde?

Saddam Hüseyin’nin kızı Raghad Hüseyin yaptığı bir röportajda; “Babamın öcünü babamın generalleri alacaktır” demişti. Irak bölündükten sonra 750 Bin askerine ne oldu? İşte bugün IŞİD saflarında savaşan bu askerlerdir. Iraklı eski generaller Hacı Bekir ve diğerleri IŞİD saflarında yönetimi ele aldılar. IŞİD aslında bir baskının, yanlış yönetimlerin, katliamların, yanlış siyasi entrikaların bir sonucu olarak Saddam Hüseyin’in ruhu ve siyasi planları üzerine ortaya çıktığı söylenebilir. IŞİD’e lojistik ve parasal destek sağlayan ülkeler tabi ki var. Bunlar da IŞİD’in kullanım süresi bittiğinde yok olması için yine aynı desteği verecek olan ülkeler. Lakin sonuçları itibariyle IŞİD’i bekleyen sonun ne olacağını söylemek çok zor. Zafer mi, hezimet mi? Hep beraber göreceğiz.


Ortadoğu coğrafyasının içinden çıkılmaz bir hal almasının ve bugünleri yaşamasının yegane sebebi olarak gösterilen ABD’nin 2003 Irak saldırıları ve bahaneleri Dünya’yı 3.Dünya savaşının eşiğine getirdi. İngiltere eski başbakanı Tony Blair 2003 yılında ABD’nin Irak’a girmesi için verdiği desteğin bugün ne kadar hatalı bir davranış olduğunu yaptığı öz eleştiri ile dile getiriyor.

Aktif olarak başlayacak bir Dünya savaşında kendini şu anda geri planda tuttuğu zannedilen Çin’inin ne kadar aktif olduğunu göreceksiniz. Rusya, Çin ve İran şimdiden ittifak halkasını sağlamlaştırmak adına birçok iş birliğine imza attılar.

Yakın zamanda kara savaşları başlayacak gibi görünüyor. Türkiye’nin bu savaşa aktif katılacağı kesin. Değişken bir dış siyaset politikası izleyen Türkiye’nin bu konjonktürde nasıl hamleler yapacağını hep beraber izleyip göreceğiz.

Eski başbakanlarımızdan rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın söylediği gibi:

“Bir gün mesele Suriye olursa bilin ki hedef Türkiye’dir.”

Dünya haritasının 2000 yıllık geçmişini incelediğinizde haritaların, sınırların, hep değiştiğini göreceksiniz. Bu değişim hep vardı ve değişmeye de devam edecek. Ortadoğu’da dizayn edilen yeni planın hangi ülkeleri ihya, hangi ülkeleri de bedbaht edeceğini, hangi halkların ağlayıp, hangi halkların güleceğini hep beraber göreceğiz.

17 Şubat Ankara Patlaması: Ey teröristler!

İlgili yazılar

Achilles ve Hector’dan aşağılık gerillalara

Ankara’da patlama: Çok kritik noktada terör saldırısı


Türkiye’de yaşanan acı gerçekleri kanıksadık mı?