Kadın erkek savaştık, kadın erkek çalıştık ve kadın erkek paylaştık. Orta Asya’nın bozkırlarından geldik. Rüzgarın tenimize değmesini sevdik. Hepimizin kanında feda etmek istemeyeceğimiz özgürlük dolaşıyordu. Peki sonra ne oldu da kadın bu oyunun dışına attı kendini?
Analarımız kutsaldır hep. Eskiden her işi ona danışarak yapardık. Belki de o vakitler en iyi at binen, en iyi kılıç kuşanan kadına sevdalandı erkekler. Peki ne oldu da bütün küfürler ana kelimesiyle başlıyor artık? Kabul ettiğimiz İslam dininde de kutsal olan kadın neden üçüncü sayfa haberlerine konu sadece? Neden oyunun dışındayız artık?
Orta Asya’da savaşa giderken, evden çıkamaz olduk, kat kat çarşaflar giydik, haklarımız kırpıldıkça kırpıldı. Oy hakkımız yoktu, istenilen kişiyle evlendik. Kumalarımız oldu. İkinci sınıf vatandaşa dönüştük.
Ben bilmem eşim bilir
Cumhuriyet ile birlikte en nihayetinde seçme seçilme hakkı doğdu, istediğimiz gibi giyindik, istediğimiz mesleği seçtik, istediğimizle evlendik. Ayakları üstünde durabilen kadın olduk. Sonra ne değişti?” Ben bilmem beyim bilir” e nasıl dönüştük? Gücümüzü nasıl kaybettik?
21. yüzyılda vahşi kapitalizmin de yardımıyla oyunun dışına itildik. Yorulduk çabalamaktan, bize uygun görüleni olduğu gibi kabul ettik. Suçluyuz, boyun eğdiğimiz için suçluyuz, mağduru oynadığımız için suçluyuz. Sokak ortasında vurulup öldürülen kadından bahsetmiyorum, o bambaşka ciddi anlamda çözüm bekleyen bir konu. Ben bir çok görevi erkeğin sırtına yüklemiş olup sürekli şikayet eden, bir türlü mutlu olamayan kadından bahsediyorum. Üstelik bu kadın çoğunlukla üniversite mezunu. Kendi ayakları üzerinde durabilen kadınlardan… Fakat annesi onu büyütürken sen kendini ezdirme, sen benim gibi olma diye büyüttü. Sen meslek sahibi ol, istediğin her şeye ulaş dedi. O yüzden onun eşinden istekleri sonsuz sınırsız. Evet kendisi de çok çabalıyor ama erkekten mucizevi beklentileri var. Neden?
Kadın varolan gücünün farkına varıp ne yapmalı?
“Ben bilmem beyim bilir”; “Eşit derecede ben de bilirim”e ne zaman dönecek?
Hepimiz biliyoruz dışarısı kurtlar sofrası, bu kurtların arasında var olmak zor fakat senin iyileştirici gücün ve farkına varmadığın yeteneklerin var. Eşim beni dışarıya gezmeye çıkartmıyor diyene söylüyorum; çanta mısın sen, kalk kendin çık. Cinselliği eşine karşı koz olarak kullanandan bahsediyorum. Eşin seni bu yüzden aldatıyor olabilir mi? Hem dışarıda çalışıp hem evde çalışıyorsun biliyorum. Peki neden oğluna paşam deyip; yemeğini bile sen yediriyorsun? Bırak kendisi yesin. Ev işlerine oğlun da yardım etsin ki sen bir kuşağı eğitmiş olasın. Senin kızın bir prenses hepimiz biliyoruz da neden beyaz atlı prensini beklesin, savaşçı prenses olamaz mı? Herkes bir tek taş bekliyor sevdiğinden, alınmazsa çok büyük kavgalar kopuyor, evlilik teklifinin olmazsa olmaz bir yapı taşı sanki. Neden? Annenin tek taşı mı vardı? Bak babanla hala mutlu. Evlilik demişken evlenmek de artık oyunun bir parçası. Evlendiğin zaman periler ülkesine taşınacaksın çünkü, sonsuza kadar toz pembe olacak her şey. Evlenen seviye atlamış olacak. Bak ben tek taşı aldırdım evlendim 2 puan öndeyim senden. Evlilik teklifini alana kadar sevgilimin başının etini yedim, o da sonunda pes etti aldı, ben kazandım. Ben mi kazandım? Ben de pek ala evlenme teklif edebilirim, tek taş yerine bir oyun konsolu alırım ne bilim erkeklerin olmazsa olmazı star wars maketi alırım ama kadınlık gururum var. Biz ne zaman evleneceğiz diye sorarken kadınlık gururum tatile mi gitmişti?
Kadınlar olarak netlikten uzağız ne istediğimizi bilmiyoruz. Kafamız karışık. Onda olan bende de olsun anlayışı var. İzlediğimiz diziler, sinema filmleri hep böyle çünkü. Güçlü olmak istemiyoruz, yanımızdaki erkek güçlü olsun istiyoruz. Böylesi daha çok işimize geliyor. Bu algıyı nasıl değiştiririz? Nasıl yeniden güçlü oluruz? Kendimize daha çok değer vererek kendimize daha çok zaman ayırarak başlayabiliriz. Erkeklerden sadece maddi anlamda bir şeyler beklemekten vazgeçebiliriz. Çocuklarımızı eğiterek devam edebiliriz. Onlara sadece insan olabilmeyi öğretmeli ve kadın erkek hayallerimizin peşinden gitmemiz gerektiğini fısıldamalıyız. Ne zaman yarı yolda kalsak o anaerkil Türk toplumundan gelen savaşçı kadınlar olduğumuzu hatırlayalım. Güç içimizde bir yerlerde.