Tekrarlayan düşükler lenfosit aşısı ile tedavi edilebiliyor!

Israrla gebelik elde edilemeyen kısır çiftlerde lenfosit aşısı uygulamaları ile başarılı sonuçlar elde ediliyor. Tekrarlayan düşüklerde baba adayından alınan kanla hazırlanan ve anne adayına enjekte edilen lenfosit aşısı, çiftlerin anne-baba olabilmelerine zemin hazırlıyor.

Tekrarlayan düşükler lenfosit aşısı ile tedavi edilebiliyor

Son yıllarda immünoloji (bağışıklık bilimi) alanındaki gelişmelerle birlikte yapılan araştırmalar, nedeni açıklanamayan kısırlık (infertilite) vakalarının büyük bir bölümünün bağışıklık sistemindeki bozukluklara bağlı olabileceğini ve bunların birçoğunun geliştirilen ve günümüzde kullanılan tedavi yöntemleri ile önlenebileceğini gösteriyor.

Bağışıklık sistemi yabancı proteinlere savaş açar

Ferti-Jin Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, lenfosit aşısı hakkında bilgi verdi:


Op. Dr. Seval Taşdemir; “Bağışıklık sistemi, insan vücudunun hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturan karmaşık bir sistemdir. Bağışıklık sistemi proteinleri ‘tanıdık’ veya ‘yabancı’ olarak gruplayarak ‘yabancı’ olarak grupladığı proteinlere karşı savaş açar. Bağışıklık sistemin çalışmasının en güzel ve en basit örneği mikroplar vücudumuza girdiğinde onlara karşı antikorların oluşması ve mikropları öldürebilmek için bunlara karşı bir dizi reaksiyon başlatmasıdır. Gebelik kayıplarına, infertiliteye ve tüp bebek uygulamalarında başarısızlığa yol açan 5 değişik immün problem kategorisi vardır. Annenin bebeğe ve plasentaya (bebeğin eşine) ait dokulara karşı verdiği tepki sonucu düşükler gerçekleşir. Bebeğe ait proteinlere karşı annede oluşan reaksiyonlar gebeliğin gerçekleşememesine veya oluşan gebeliğin düşükle sonlanmasına neden olur” diyerek uyardı.

1978 yılından beri kullanılan bir yöntem

Ferti-Jin Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, Lenfosit aşısının 1970-1979 yılları arasında deneysel çalışmaları tamamlanan bir yöntem olduğunu belirterek; “Bu yöntem 1978 yılından beri tekrarlayan düşüklerin tedavisinde kullanılır. Günümüzde nedeni açıklanamayan kısırlık ve yardımcı üreme tekniklerine rağmen ısrarla gebelik elde edilemeyen vakaların tedavisinde de kullanılıyor” dedi.


Aşı 4 ayrı noktadan cilt altına enjekte ediliyor

Ferti-Jin Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, aşı tedavisini ve aşamalarını şöyle anlattı: “Erkek eşten alınan kan örneğindeki lenfositler ayrıştırılır. Lenfositlerin ayrıştırılabilmesi için özel solüsyonlar kullanılarak santrifügasyon yapılır, ayrıştırılan lenfositler anne adayının ön koluna 4 ayrı noktadan cilt altı enjeksiyonu ile verilir. Enjeksiyon sırasında hafif ağrı ve yanma hissedilebilir. Aşı hazırlanmadan önce baba adayı mutlaka Hepatit ve HIV açısından incelenir. Hepatit taşıyıcısı olan kişilerden alınan kan aşı hazırlanmasında kullanılmaz. Anne adayının Rh negatif (-), baba adayının Rh pozitif (+) olduğu durumlarda ileride kan uyuşmazlığına bağlı problemlerin oluşmaması için aşı ile beraber Rhogam verilir.”

Anneye ya da bebeğe zararı yok

Lenfosit aşısının anne adayına ve gelişmekte olan bebeğe herhangi bir zararı olmadığını belirten Op. Dr. Seval Taşdemir, “Lenfosit aşısı ile tedavi gören anne adaylarının bebeklerinde doğumsal anomali artışı veya gelişme geriliği saptanmamıştır. Lenfosit aşısı ile tedavi gören kadınlarda otoimmün hastalıkların görülme ihtimali artmaz, bu kadınların kan vermesinde veya almasında, organ transplantasyonu (organ nakli) yapılmasında veya transplantasyon için organ vermelerinde herhangi bir sakınca yoktur. Böbrek transplantasyonu yapılacak olan kişilere rejeksiyonu (organın reddedilmesini) engellemek için vericiden alınan kan örneklerinden hazırlanan lenfosit aşısı yapılmaktadır. Lenfosit aşısı yapılan kadınların bağışıklık sisteminde de herhangi bir bozukluk meydana gelmez” diyerek anne-baba adaylarını bilgilendirdi.

İlgili yazılar


Doğum korkusu tokofobi nedir? Nasıl kurtulunur?


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.