Hatalı uygulanan detoks programı vücuda faydadan çok zarar getirebiliyor. Sağlıklı ve formda kalmak için birçok detoks programı öne çıkıyor. Bedeni doğru besinlerle toksinlerden arındırmak amacıyla yapılan bu uygulama, bilinçli bir şekilde yapılmadığında; karaciğer, böbrek ve bağırsak sağlığını ciddi ölçüde etkiliyor.
Vücuda yararlı besinler içeri alınırken, zararlı maddeler dışarı atılıyor
Memorial Wellness Beslenme Danışmanı Uz. Dyt. Işınsu Köksal, detoks konusunda bilinmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Detoksifikasyon; su ve hava kirliliği, deodorantlar, endüstriyel atıklar, organik ve hijyenik olmayan hormonlu besinler aracılığıyla alınan, zararlı maddelerin karaciğer tarafından etkisiz hale getirilerek, vücuttan atılması işlemine denir. Ayrıca sadece dışarıdan alınan kimyasalların değil, vücuttaki zararlı bakteri ve parazitlerin toksik etkisinin önlenmesi de detoksifikasyon anlamına gelmektedir.
Doğru bir beslenme planı ve yaşam tarzı değişiklikleri ile detoks uygulaması yaparak vücuttaki zararlı maddelerin atılmasını sağlamak mümkündür. Bu nedenle vücudumuzun detoksifikasyonunu gerçekleştiren karaciğer başta olmak üzere, böbrekler ve diğer organların da sağlığını koruyarak detoks gücünü arttıran besinleri bilmek çok önemlidir. İkinci aşama ise vücutta enfeksiyon yapıcı maddelerin üretimini azaltan besinlerin tüketiminin arttırılması ve enfeksiyona yol açan maddelerin üretiminin azaltılmasıdır.
Kimler detoks yapmalıdır?
- Bel ve vücut içi yağ oranı yüksek olanlar
- Karın bölgesinde şişkinlik hisseden kişiler
- Hazımsızlık şikayetleri besinlerin sindiriminde güçlük yaşayanlar
- Cildinde akne, yağlanma, siyah nokta ve solgunluk gibi problemleri olanlar
- Kendisini sürekli halsiz ve yorgun hissedenler
- Kilo vermekte güçlük çeken kişiler
- Bel ağrıları olanlar
- Bağışıklık sistemi zayıf kişiler
- Uykusuzluk şikayetleri olanlar
Gerçek bir detoks programı için bu besinleri tüketin
Meyve ve sebzelerin içerisindeki flavanoidler, yogurt ve kefirin içerisindeki probiyotikler, havuç, çilek, üzüm, domates, enginar, kereviz, mantar, brüksel lahanası, ıspanak, tam tahıllılar, soğan, sarımsak, zencefil, okyanus somonu, maydanoz, pırasa, soya ve soyalı gıdalar detoks gücünü farklı yollarla arttıran, vücudun mikroplardan arınmasına yardımcı olan besinlerdir.
En doğal detoks kaynağı su
Enfeksiyona sebep olan maddelerin dışarı atılmasında en önemli rolü su oynamaktadır. Bu nedenle bol su tüketimi detoksun en önemli parçasıdır.
Suyun yetersiz tüketimi, sigara kullanımı, alkol, şekerli gıdalar ve tuzun fazla tüketilmesi, sebze, meyveler ve tam buğdayın yetersiz tüketimi, kızartmalar, spordan uzak bir yaşam ve buna bağlı olarak yetersiz antioksidant alımı, omega-3 yağı, selenyum ve çinko gibi minerallerin alınmaması, bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olarak hastalıkların oluşmasına davetiye çıkarmaktadır.
Sadece sebze ve meyvelerle hazırlanan detoks diyetleri vücuda zarar verebilir
Son dönemlerde detoks diyetlerinin popülerliği artmaktadır. Bu diyetlerin çoğunun sadece sebze, meyve ve su ile oluşturulduğu görülmektedir. Bazı diyetlerde ise baharatların kullanılması ve kolon temizliği gibi yöntemler bulunmaktadır. Fakat sadece sebze, meyve suları ve suyla beslenmenin vücutta toksinlerin arındırılmasını sağladığına dair çok az bilimsel çalışma vardır. Oysaki toksinlerden arınma işlemi vücudun doğal mekanizmalarıyla sağlanmalıdır. Ayrıca büyük bir kısmı sadece sebze ve meyve sularıyla oluşturulup protein alımını kısıtlayan detoks diyetleri; yorgunluk, halsizlik, bayılmalara yol açabilmektedir. Aynı zamanda sadece sebze ve meyve sularıyla oluşturulan bu diyetler, dünyadaki birçok uluslararası kuruluş tarafından kabul görmemektedir.
Bunun yerine; protein, karbonhidrat ve yağ oranı dengeli, vitamin ve mineral yönünden zengin özellikle vücudun detoks gücünü daha fazla arttırıcı besinlerle hazırlanan detoks diyetleri çok daha yararlı olacaktır.
Detoks yaşam tarzınız olsun
Detoks programı belirli bir süre için uygulanması gereken bir diyet programı değildir. Aksine, detoks programı bir yaşam tarzıdır. Detoks programını kısa süreliğine değil, tüm yaşam boyunca uygulandığı zaman hayat kalitesi artmaktadır.