İntihar eylemcilerinin amacı, gayri – nizami harbe kapı aralayarak, devlete ve hukuka olan güvensizliği kaşımak, insanları devletten önlem almasını beklemekten vazgeçirerek sokaklara çağırmak, sokak çatışmalarını körükleyerek kaosa davetiye çıkarmaktır.
İntihar eylemleri ya da saldırıları tarihselliği çok derin olan olgulardır. Antik Yunan’da münferit olarak görülen bu hareketler, Romalılara karşı Yahudi gruplarında da cemaat olarak gözlemlenmiştir. (1) Hasan Sabbah’ın intihar eylemcileri de çalışma prensibi açısından günümüz terör örgütleri ile yapısal olarak uyuşmaktadır. Geçtiğimiz yüzyılda ilk akla gelen, Japon kamikaze uçakları olur. Geçtiğimiz yüzyılın sonundan günümüze değin ise en çok gündemde olan intihar bombacıları olmuştur. Farklı zaman ve coğrafyalarda gerçekleşse de bu eylemler ortak özellikler barındırmaktadır. En temel ortak özellik olarak, eylemi yapan kişilerin çaresizlik hissine bürünmesidir. Bu hisse bürünmeden kişiler zihinsel olarak eyleme asla hazırlanamazlar. Bir diğeri ise zihinsel ya da fiziksel olarak uyuşturmadır. Kişiler zihinsel olarak telkin ile, fiziksel olarak da ağır ilaç ve uyuşturucularla eylemi yapacak kıvama getirilmektedir.
İntihar eylemcisinin kişisel özellikleri
İntihar eylemcisinin kişiliği üzerinde durmakta yarar görüyorum. Bu kişiler bilinçli bir seçimin sonucu olarak bu eylemleri gerçekleştirmektedirler. Bir intihar eylemcisinin bu eylemi gerçekleştirme kararı alması tesadüf veya anlık bir karar sonucu olmaz. Kişiler ağır bir yenilmişlik duygusu içerisindedir. Toplumla uzlaşmaz tiplerdir. Ama bu uzlaşmazlık çoğunlukla dış dünyanın gerçeklerinden kopuk olarak gelişmiştir. Kişiler istisnalar olmakla beraber (2) genellikle sosyal statüsü olmayan, ekonomik düzeyi düşük, ailesi ile sorunları olan, psikolojik olarak köşeye itildiğini düşünen dolayısıyla dünya ve insanlarla bir hesaplaşma fırsatı kollayan insanlardan seçilmektedir. Kişi hiçbir yerde ortaya koyma fırsatı bulamadığı kişiliğini bu eylemle nefret biriktirdiğini dünyaya ilan eder, veya bir diğer bakış açısı da nefret ettiği, hiçbir sosyal statüde konumlandıramadığı benliğini yok etme ritüelidir. Kişi, içinde bulunduğu ‘ben’den kurtulmak istemektedir.
İntihar eylemcisi nasıl hazırlanıyor?
Eylemcinin eyleme nasıl hazırlandığına değinmek gerekirse, bunu “ağır ideolojik propaganda” ile özetlememiz mümkün olabilir. Kişiliği zaten zayıf ve paranoyak olan eylemci, önce propaganda ile çaresizleştirilir. Kendisini kapana kısılmış hisseden eylemciye daha sonra yavaş ve yoğun telkinlerle, çıkış yolu olarak eylem gösterilir. Dolayısıyla böyle bir eylemi gerçekleştirmek cesaret gerektiren bir durum değil, aksine zayıflık ve çaresizlik duygularıyla sarılmış kişinin içinde bulunduğu durumdan kaçışı ve içinde bulunduğu benliği yok edişidir. İdeolojik propaganda ile de zayıflaştırılan benlik, örgütün çıkarları doğrultusunda yeniden inşa edilir. İdeolojilerin katı kuralları sürekli tekrar edilerek zihin yeniden biçimlendirilir. Şeytan yani düşman gösterilir ve düşmanın ne kadar güçlü olduğundan, her yeri kuşattığından dem vurularak kişi ideolojik çaresizlik içerisinde bırakılır. Son olarak da “umut ışığı” olarak nihai istenen hedef olarak eylem işaret edilir. Bir intihar eylemcisinin ifadeleri şu şekildedir:
“Ebediliğe girmek üzere olduğumuz hissiyatı içinde kaybolmuştuk Hiçbir şüphemiz yoktu. Kur’an ve Allah’ın varlığına yemin etmiş, kararlı davranacağımız için söz vermiştik. Bu cihat sözü, beyt’ür – rıdvan diye isimlendirilen, peygamberler ve şehitler için vaat edilen cennetteki bahçelerden sonra gelmektedir. Cihat yapmanın başka yollarının olduğunun farkındayım. Fakat cihadın bu şekli, sevimli, en sevimlisidir. Bütün şehitlik operasyonları, eğer Allah adına yapılıyorsa, bir sinek ısırmasından daha az acı verir.” (3)
Bu kişi ‘şehitlik’ gibi kutsal bir amaç için aslında nefret edilen benliğini feda ettiğini düşünerek yok etmek istemektedir.
Eylemciler, bu kişiler arasında seçilip, bahsedilen şekilde eyleme hazırlanırken bu gibi insanlık dışı eylemlerin perde arkasında şehri bir “korku şehri” haline getirme amacı vardır. Hedef olarak gündelik yaşamını sürdüren insanlar da seçilir ki, günlük olağan şekilde akan hayat akamete uğratılarak insanlara korku salmak amaçlanır. Bombacı nasıl tek çıkış yolu olarak eylemi gerçekleştirmeyi görecek kıvama getirildiyse, toplum da sıradan hayatını tedirginlikle sürdürecek veya sürdüremeyecek bir konuma getirilip, çaresizleştirilerek boyun eğdirilmek istenir.
Christopher Nolan’ın Batman serisi, bir şehrin nasıl korku şehri haline getirilmek ve sonunda yok edilmek istendiğini çok güzel bir şekilde ifade etmektedir. Gayri – nizami ve kuralsız bir şekilde şehrin insanlarına yönelik yapılan saldırılar, insanların hukuka ve devlete olan güvenini yıkar; insanlar bu kuralsızlık içerisinde yasaları engel olarak görmeye başlar. Çünkü yasalar bazen suçu önleme konusunda engel olabilmektedir. Bu çerçevede insanlar ‘yasalara uymayan iyi’ birinin, yani kahramanın beklentisi içerisine girerler. Sistem kokuşmuş ve atıl hale gelmiştir. Çünkü Joker gibi kuralsız suçlular, yasaların hiçbir işe yaramadığını halka gösterir.
Bu eylemlerin bir diğer amacını da burada teşhis etmiş olduk: Gayri – nizami harbe kapı aralamak! Devlete ve hukuka olan güvensizliği kaşımak, insanları devletten önlem almasını beklemekten vazgeçirerek sokaklara çağırmak, sokak çatışmalarını körükleyerek kaosa davetiye çıkarmak…
Toplum olarak sağduyunun ve beraber olmanın şuuruna hala varamadıysak varalım, vardıysak bir kez daha düşünelim. Her şeye rağmen nizama ve hukuka sahip çıkalım. Çünkü Gotham dizisinde denildiği gibi:
“İnsanlar ile hayvanlar arasındaki yegâne fark yasalardır.”
Kaynaklar:
(1) Yahşi, Murat. Terör Örgütlerinde İntihar Bombacısı Kişiliği ve Etkinliği, yüksek lisans tezi, Ankara 2015
(2) Örneğin Çeçen toplumunda sosyal statüsü ve ekonomik durumu düşük olmayan insanların iştirak ettiği eylemler gerçekleşmiştir. Bu Çeçen toplumunun koloniye benzeyen yapısı ile ilişkili olabilir.
(3) Aydınalp, Halil. İntihar Eylemlerinde Dinin Anlamı ve sınırları, M.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, 37(2009/2), 129 – 146