35. İstanbul Film Festivali’nin Altın Lale Ödülü “Toz Bezi” filmine

35. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma bölümünde, En İyi Film dalında Altın Lale Ödülü’nü yönetmen Ahu Öztürk’ün “Toz Bezi” filmi aldı. Ödül gecesinde, “Toz Bezi” ile yönetmen Mustafa Kara’nın “Kalandar Soğuğu” filmleri en çok ilgiyi çekenlerdi.

Altın Lale Ulusal Yarışma Ödülleri

Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen törende, Altın Lale Ulusal Yarışma Ödülleri için 2015-2016 sezonunda tamamlanan 11 film yarıştı. İstanbul Film Festivali’nin bu yılki Sinema Onur Ödülleri’nin yanı sıra festivaldeki yarışmaların kazananları açıklandı. 7 Nisan’da başlayan 35. İstanbul Film Festivali gösterimleri bugün sona eriyor.

Ahu Öztürk‘ün “Toz Bezi” isimli filmi, Altın Lale Ulusal yarışmada “En İyi Film”, “En İyi Senaryo” ve “En İyi Kadın Oyuncu” ödüllerini kazandı.


Ödülünü Müjde Ar’ın elinden alan Öztürk, jüriye ve İKSV’ye çok teşekkür ederek, “Senaryo 2-3 senemi aldı. Ciğerim söküldü yazarken. Bütün senaryoyu yazarken hissettiğim şey, annemin ruhuydu. Anneme ithaf ediyorum.” şeklinde duygularını ifade etti.

Ahu Öztürk, filmin arkasında gerçekten çok büyük emekler olduğunu, “Bütün filmlerin arkasında böyle bir süreç var ama bize inanan bütün kadınlara çok teşekkür ederim” sözleriyle açıkladı.

Beyaz Perde’nin haberine göre, İstanbul Film Festivali tarafından her yıl sinemaya gönül ve emek veren isimlere takdim edilen Sinema Onur Ödülleri’ne bu yıl beş değerli sanatçı layık görüldü.

İstanbul Fim Festivali’nin Onur Ödülünü alan sanatçılar

Festivalin ilk Onur Ödülü, tiyatro, devamını sinema, radyo ve televizyonda sürdüren, 60 yılı aşan kariyerinde Türkan Şoray, Filiz Akın ve Fatma Girik gibi Yeşilçam’ın en sevilen yıldızlarının sesi olarak hafızalarda yer etmiş olan seslendirme sanatçısı Jeyan Ayral Tözüm aldı. Ödülünü Hülya Koçyiğit sundu.

Tözüm, Hülya Koçyiğit’ten ödülünü almadan önce yaptığı konuşmada, “50 sene tiyatro, 60 sene dublaj yaptım ama bu alkışı hep çok sevdim. Benim 76. sanat yılım, onun için.” ifadelerini kullandı.

Kariyerinde 60 yılı aşan, sayısız yönetmene destek veren; Vurun Kahpeye, Gelin, Düğün, Diyet ve Vesikalı Yarim gibi sinemamızın en önemli klasiklerine yapımcı olarak imza atmış en eski ve kıymetli yapımcılarımızdan biri olan Şeraffettin Gür‘e ödülünü Fatoş Güney verdi.

Şerafettin Gür’e ödülünü takdim eden Fatoş Güney, Yılmaz Güney‘in filmlerinin yalnızca festivallerde gösterildiğine dikkati çekerek; “Umarım artık 25 yıldır Yılmaz Güney üzerinde süren gayri resmi sansür kalksın da onun önemli filmlerini, televizyonlarda, sinemalarda izleyebilelim, görebilelim. Karanlık günlerin aydınlığa çıkacağı umuduyla, Yılmaz Güney’in de sinema durdukça yaşayacağı düşüncesiyle, onu bir kez daha sevgiyle anıyorum.” diye duygu ve düşüncelerini ifade etti.

Yeşilçam’ın kötü ve fettan kadınlarını en güzel şekilde canlandıran dönemin en parlak ismi güçlü, kararlı vamp kadın karakterleriyle hafızalarımızda yer etmiş isim Suzan Avcı, festivalin diğer Onur Ödülü’nün sahibi oldu. Suzan Avcı ödülünü Murathan Mungan‘dan aldı. Döneminde komediden drama birçok farklı türde üstlendiği rollerle halkın büyük ilgisini ve sevgisini kazanan, senaryoların kötücül kadınlarından izlemeye doyamadığımız karakterler yaratan Suzan Avcı, sinemamızın aranan eşsiz karakterlerinden biriydi.

Mustafa Kara’nın yönetmenliği yaptığı “Kalandar Soğuğu” filmi, “En İyi Yönetmen”, “En İyi Erkek Oyuncu”, “En İyi Görüntü Yönetmeni” ve “En İyi Kurgu” ödüllerine layık görüldü.

Mustafa Kara ödülünü alırken yaptığı konuşmada ödüle layık görüldüğü için teşekkür ederken; “Filmi seyredenler ne dediğimi çok iyi anlayacaktır. Benim filmim gibi filmler, iyi yoldaşlar, iyi ekipler olmadan asla olmuyor. Filme baştan sona kadar inanan, yanımda duran, emek veren, sabır gösteren bütün ekip adına bu ödülü alacağım. Filmin çekimleri esnasında kaybettiğim babama ve bütün acılarını unutup, sadece benim acımı tedavi etmeye, destek olmaya çalışan, sabreden ve filmdeki ‘nene’ rolünü oynayan, anneme adıyorum filmi.” şeklinde konuştu.

Yakın bir zamanda kaybettiğimiz, imza attığı 200’e yakın filmiyle Yeşilçam’ın en üretken sinemacılarından Ülkü Erakalın festivalin diğer Onur Ödülü’nü aldı. 1950’li yılların sonunda başladığı uzunca süren yönetmenlik kariyerinde en sevilen filmlerle melodramlardan komedilere sayısız başarıya imza atan, çalıştığı sanatçılar ve izleyiciler tarafından büyük sevgi ve saygı duyulan Ülkü Erakalın’ın ödülünü, oğlu Murat Erakalın Türkan Şoray’dan aldı.

Festivalin son Onur Ödülü, komedi ile dram oyunculuğunu zirvelere taşıyan, sinemadaki başarısını Perihan Abla gibi güçlü karakterlerle televizyon ekranında da sürdüren, ailemizden, hayatımızdan biri olarak gördüğümüz harika performanslar sergileyen Perran Kutman’a verildi. Perran Kutman‘a ödülünü Türker İnanoğlu verdi.

Perran Kutman da konservatuvara kendisini kayıt ettiren kişinin annesi olduğuna dikkati çekerek, ödülü kazandığına en çok annesi adına mutlu olduğunu söyledi.

Onat Kutlar anısına verilen Altın Lale Ulusal Yarışma Jüri Özel Ödülü “Rauf” filmiyle Barış Kaya ve Soner Caner‘e “En İyi Özgün Müzik Ödülü” de “Tarla” filmiyle Doğan Duru‘ya verildi.


Emre Konuk’un “Çırak” Filmi “Seyfi Teoman En iyi İlk Film Ödülü”nü kazandı. “Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü” için Türkiye yapımı 13 filmin yarıştı.

Ulusal Kısa Film Yarışması’nda “En İyi Kısa Film Ödülü” Ziya Demirel’in olurken “Salı” filminin, mansiyon ödülü ise “Cemil Şov” ile Barış Sarhan‘ın oldu.

10 belgeselin yarıştığı Ulusal Belgesel Yarışması’nda “En İyi Belgesel Ödülü”nü, Onur Bakır ve Panagiotis Charamis’in “Hazır Ol” filmi kazanırken, Ayşe Polat‘ın “Ötekiler” filmi de mansiyona değer görüldü.

Dünyada ilk kez 35. İstanbul Film Festivali kapsamında, bir kadın yönetmene verilen “Audentia Ödülü”nü ise Anca Damian’ın “Sihirli Dağ” filmi aldı.

Uluslararası Yarışmada En İyi Film Ödülü “Bin Başlı Canavar” ile Rodrigo Pla’ya, Jüri Özel Ödülü Brady Corbet’in “Bir Liderin Çocukluğu” filmine verildi.

“FACE Avrupa Konseyi Sinema Ödülü”ne, Sinemada İnsan Hakları bölümünde gösterilen filmlerden, İtalyan yönetmen Jonas Carpignano‘nun “Akdeniz” filmi, mansiyon ödülü ise Kolombiyalı yönetmen Ciro Guerra‘nın “Yılanın Kucağında” filmi değer bulundu.

Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu (FIPRESCI) tarafından verilen, Ulusal Kısa Film Ödülü “Jamais vu” ile Levent Türkan‘ın, Ulusal Yarışma Ödülü, “Ana Yurdu” ile Senem Tüzen‘in, Uluslararası Yarışma Ödülü de “Ansızın” filmiyle Aslı Özge‘nin oldu.

Gecede ayrıca, meslek hayatının 60. yılında Türk sinemasına katkılarından dolayı Türker İnanoğlu‘na özel bir ödül verildi. İstanbul Film Festivali Direktörü Kerem Ayan, Perran Kutman’la birlikte Türker İnanoğlu’na teşekkür plaketini takdim etti. Yönettiği 80’e yakın film, 1960’ta kurduğu Erler Film‘de yapımcılığını üstlendiği çok sayıda TV ve sinema filminin yanı sıra kurduğu Sinema Müzesi‘yle Türkiye’de sinemacılığın en önemli isimlerinden biri olan Türker İnanoğlu’na 1999 yılında festivalin Sinema Onur Ödülü verilmişti.

Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Müjde Ar ve Süleyman Turan gibi ünlü sinema sanatçılarının katıldığı törenin ardından Toz Bezi filminin gösterimi yapıldı.

Tören sırasında duygulu anların yaşatan Zeki Alasya, Sümer Tilmaç, Yılmaz Köksal, David Bowie, Alan Rickman, Başar Sabuncu gibi geçtiğimiz yıl içinde hayatını kaybeden sinemanın usta isimlerinin yer aldığı görüntüler, törene katılanlardan uzun süre alkış aldı.

Festival kapsamında, 25 bölümde 62 ülkeden 223 yönetmenin toplam 221 filmi gösterildi. Festival bugün sona eriyor.

35. İstanbul Film Festivali başlıyor

İstanbul Film Festivali 7 Nisan’da başlıyor

35. İstanbul Film Festivali’nin ilk iki filmi belli oldu


Şehre iz bırakan İstanbul Film Festivali devam ediyor


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.