Çocuğunuza neden yaramazlık yapma hakkı tanımalısınız?

Yaramazlık yapan çocuklara, “seni yaramaz!”, “söz dinlemez!” gibi tepkiler vermekten kaçınmak gerekiyor. Uzmanlar, yaramazlıkların çocukların öğrenme ve keşfetme yöntemi olduğunu, bu nedenle tahammülü zor olsa da çocuklara ufak tefek taşkınlık hakkının tanınması gerektiğini belirtiyor.

Çocuğunuza neden yaramazlık yapma hakkı tanımalısınız?

Şüphesiz ki her anne-baba uslu ve yaramazlık yapmayan çocuklar yetiştirmeyi arzu eder. Ancak çocuklar, doğaları gereği atlayıp zıplamak, koşup oynamak ve kırıp dökmekten geri kalmak istemezler. Bu durum aile içinde birtakım problemlerin yaşanmasına neden olabilirken, ebeveynler de yaramazlıkların önüne geçebilmenin yollarını arar. Uzmanlar ise, yaramazlıkların çocukların öğrenme ve keşfetme yöntemi olduğunu, bu nedenle tahammülü zor olsa da çocuklara ufak tefek taşkınlık hakkının tanınması gerektiğini savunuyor. Central Hospital’dan Uzman Psikolog Aycan Bulut ise, küçük yaramazlıkların çocuğun sosyal yanını geliştirdiğini ve etrafındaki insanlarla daha kolay iletişim kurmasına destek sağladığını söylüyor.

Tüm ebeveynler, sözlerini dinleyen ve uslu uslu oturan çocukları olsun ister. Bu durum, yetişkinler için gayet doğal olsa da çocuklar için pek de öyle sayılmıyor. Çocuklar, ailelerinin bu beklentilerini dikkate almaları gerektiğini bilse de her zaman karşılık vermeye yanaşmayabiliyor. Hatta kimi zaman durumu daha da güçleştirmek için ebeveynleriyle inatlaşabiliyorlar. Böyle zamanlarda anne ve baba, çocuk ile ciddi problemler yaşamamak adına beklentilerini dengelemeyi bilmelidir. Çünkü çocukların yaramazlıkları karşısında ikaz ve cezada aşırıya kaçılması çocuk ve ebeveynler arasında iletişim kopukluğu yaşanmasına yol açabilir. Aile büyükleri bilmelidir ki, çocuklar da bazı haklara sahiptir ve sınırları aşmamak kaydıyla birtakım yaramazlıklar yapabilir.


Aşırı tepkiler yaramazlıkları arttırabilir

Çocukların yaptığı yaramazlıkların altında ailenin sergilediği tutarsız davranışların yattığı söylenebilir. Çocuk, kötü bir söz sarf ettiğinde ya da hatalı olduğu düşünülen bir davranış sergilediğinde genellikle kızgınlıkla karşılık verilir. Böyle durumlarda anne ve babalar, bu tarz davranışların çocuğun karakteriyle alakalı olduğunu düşünebilir. Fakat çocuğun karakterinin oluşmasındaki yapı taşı ailedir. Çocuğun taşkınlık içeren davranışlarına karşı ani ve aşırı tepkiler vermek de istenmeyen davranışlarının artmasına neden olabilir.

Toplum içinde yaramazlık algısı oluşturan davranışlar genellikle çocuğun saldırgan tutumlarıdır. Vurma, atma, kırıp-dökme, itme, bağırma gibi eylemler, çocuğun dış dünyaya karşı sergilediği saldırgan davranışlardır. Eğer ebeveyn ve çocuk arasında güven sorunu bulunuyorsa çocuğun sergilediği bu tutumlar giderek artış gösterebilir.

Yaramazlık çocuğun gelişimine katkıda bulunuyor!

Ebeveynler tarafından kısıtlanan ve yapılması istenmeyen yaramazlıklar aslında çocukların gelişimlerini büyük oranda destekler. Çünkü çocuk, her yaptığı yaramazlık sayesinde aslında bu davranışların yanlış olduğunu öğrenerek kendini geliştirmeyi öğrenir. Su tabancasıyla insanlara su sıkmak ya da yoldan geçenlere camdan seslenmek gibi saldırganlık içermeyen küçük yaramazlıklar ise çocuğun sosyal yanının gelişmesine ve etrafındaki insanlarla daha kolay iletişim kurmasına destek sağlar.


Çocuklar ilgi çekmek için yaramazlık yaparlar

Tüm çocuklar birbirinden bağımsız ve farklı özelliklere sahip olarak doğar. Kimi çocuklar aşırı hiperaktifken, kimileri de gayet sakin bir yapıya sahip olurlar. Fakat ne kadar farklılıklar olsa da, her çocuğun birbirine benzer ihtiyaçları vardır. Çocukların yapısal özellikleri nasıl olursa olsun her adımı anne ve babasının dikkatini çekmek için atarlar. Bu nedendendir ki, ebeveynlerinin onaylamadığı davranışları yapmaktan büyük haz duyarlar. Aşırı disiplin, sıkı kurallar ve yasaklar çocuklar için kabullenmesi zor ve sıkıcı durumlardır. Bu kısıtlamalar ayrıca, özgüven eksikliğine, içe kapanıklığa, kişilik ve iletişim bozukluklarına sebep olabilir.

Yaramazlık, çocukların ihtiyaçlarının sinyalidir

Yaramazlık yapan çocuklara, “seni yaramaz!”, “söz dinlemez!” gibi tepkiler vermekten kaçınılmalıdır. Sürekli olarak çocuğa kötü ve laftan anlamaz mesajının verilmesi yaramazlık yapma isteğini arttırabilir. Bunlar yerine çocuğun iç dünyasında yaşadığı fakat dile getiremediği ihtiyaçlar görülmeye çalışılmalıdır. Ayrıca çocuğu azarlamak ve cezalandırmak yaramazlık eğilimini azaltmayacağı gibi çocuğun daha hırçın ve asi davranışlar sergilemesine neden olabilir. Çocukların agresiflik ve yaramazlıklarının altında aslında ihtiyaçlarının karşılanması talebi yattığı unutulmamalıdır.

Yaramazlık tutumu keşfetme eylemidir

Yaramazlıkların nedeni çoğu zaman çocukların anne ve babalarına duydukları düşmanlık olarak algılanabiliyor. Fakat bu tutumlarının birçoğunun öğrenme ve keşfetme amaçlı yapılan eylemler olduğu bilinmelidir. Çocuklar, ihtiyaç ve isteklerini dile getirebilecek olgunluğa sahip değillerdir. Ebeveynler ise bu sorunların önüne geçebilmek için çocukları ile zıtlaşmak yerine onlarla karşılıklı olarak neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda sakince konuşmalıdır. Anne ve baba çocuklarıyla empati yapmalı, ona söz hakkı vermeli, ayrıca çocuğa hissedilen duygular beden dili kullanılarak hissettirilmelidir.

Belli zamanlarda yaramazlık yapmasına izin verin


Aile içinde sevgi, saygı ve anlayıştan oluşan bir ilişki inşa edebilmenin yolu ebeveynlerin çocuklarına doğru rol model olmalarından geçer. Anne ve baba, yaramazlık dürtüsü olan çocuğa aşırı baskı yapmamalı fakat çocuğun söz dinlemez tavırları da görmezden gelinmemelidir. Çocukla inatlaşmak yanlıştır. Bunun yerine ilgisini çekecek başka bir alana yönlendirilmelidir. Ayrıca saldırganlık ve zarar unsuru barındırmadıkça belli zamanlarda yaramazlık yapmasına müsaade edilebilir. Çünkü çocuğa yalnızca doğru davranışları öğretmek uygun olmayan bir yaklaşımdır. Çocuğun bazı yanlış davranışlar göstermesine izin vermek, tavırlarının yanlış olduğunu fark etmesini sağlayabilir.

Montessori Eğitim Sistemi nedir? Nasıl uygulanır?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.