İyi bir konuşmacı nasıl olunur? Fazla ‘eee…’ dememek için

Nasıl iyi bir konuşma yapabilirsiniz? İyi bir konuşmacı olmak için hangi noktalara dikkat etmeli? Etkili ve güzel konuşmacı nasıl olabiliriz? Dinleyiciyi etki altına almak için nelere dikkat edilmeli?

İyi bir konuşmacı nasıl olunur? Fazla 'eee...' dememek için

Genel olarak iyi bir konuşmacı, anlatacağı konuya hâkim olan, vurgu ve tonlamayı uygun yerlerde yapabilen, insanlara güven verici bir ses tonuyla konuşabilen, konuşurken dinleyicilerin tepkilerini önemseyen ve konuşmasını ona göre sürdüren, konuya uygun ilginç anılar veya olaylar anlatabilen, konuyu fazla dağıtmadan ifade edebilen, kendi içinde tutarlı bilgiler sunan ve son olarak diksiyon kurallarına uygun bir dille hitap eden kişidir. BBC Türkçe’nin Alina Dizik’in yazısının çevirisinde iyi bir konuşmacı nasıl olunur konusunda oldukça kapsamlı bilgi edinebilirsiniz…

İyi bir konuşmacı nasıl olunur?

Konuşurken bilinçsizce çıkardığınız sesler, boşlukları doldurmak için kullandığınız gereksiz kelimeler nedeniyle iyi bir konuşmacı olmadığınızı düşünüyorsanız bunlardan kurtulmanın yolları var.


Konuyu iyi araştırıp iyi bir konuşma hazırladınız ve dinleyici karşısına geçtiniz. Dinleyiciler sıkılmış ya da hayal kırıklığına uğramış görünüyorsa büyük ihtimalle konuşma sırasında “eee…”, “gerçekten”, “ondan sonra” gibi kelimelere sık sık başvurmanızdan dolayıdır.

Bu tür kelimeleri sık kullanan kişilerin daha az yetenekli ve itici olduğu bile düşünülür.

“Dolgu kelimelerini sık kullandığınızda hazırlıksız olduğunuz izlenimi yaratırsınız” diyor Amerikalı hitabet koçu Paula Statman. Fakat çoğu insan konuşurken ne bunları kullandığının farkındadır ne de bunların kendi iletişim güçlerini zayıflattığının.

Ama her şeyin bir çaresi var. Uzmanlar, günlük konuşmalarımızda bu tür gereksiz kelimelerden kurtulmanın ve daha net konuşmanın mümkün olduğunu söylüyor.

Sorunun tespiti

Ancak kolay çözüm beklemeyin. Daha az dolgu kelimesi kullanmayı başarmak aylar alabilir. Çünkü birçok kişi kullandığı kelimenin gereksiz olduğunun ve cümlesinden çıkarılması gerektiğinin farkında bile değildir. Çoğu insan konuşurken “ıııı…”, “eee…” gibi sesleri çıkarmamaya çalışırken, cümle içinde gereksiz kullanılan “gerçekten” vb. kelimelerin de aslında hiçbir anlam katmadığını görmeyebilir.

Bu tür ses ve kelimeler aslında derin düşünce halindeyken cümleye katıldığı için bunları fark etmek kolay değildir.

Kendinizden emin değilseniz, sorunu tespit etmek için bir arkadaşınızdan sizi dinlemesini ve her dolgu kelimesi duyduğunda el çırpmasını isteyebilirsiniz. Başta tuhaf görünebilecek bu yöntem cümlelerimizi ne kadar gereksiz kelimelerle doldurduğumuzu anlamamızda işe yarayacaktır.

ABD’deki Baltimore Üniversitesi’nden iletişim profesörü Steven Cohen “Kendi konuşma şeklimize öyle alışmışızdır ki genelde bu tür şeyleri gözden kaçırırız” diyor.

Nasıl konuştuğunuzu incelemek için konuşurken kendinizi telefonla videoya çekebilirsiniz. Dolgu kelimelerini kullanırken yüzünüzün nasıl değiştiğine dikkat edin. Uzmanlar, o sırada kafanız karışmış ya da daha az özgüvenli görünebileceğinizi söylüyor.

Sessiz aralar

Çoğu insan, kafalarındaki düşünceleri ile konuşmaları arasında eşgüdüm sağlama amacıyla dolgu kelimelerini kullanır. Söylemek istediklerinizi düşünürken dolgu kelimeleri yerine bir-iki saniye durup düşünmek daha etkilidir oysa.


“Kendinizi biraz uzun aralara alıştırma ve böyle yaparak insanların dikkatini ya da saygısını kaybetmediğiniz konusunda telkin etme sorunudur bu” diyor Statman. Hatta dinleyicinin duyduklarını özümsemesi açısından da bu aralar yararlı olabilir.

Ayrıca konuşma yaparken bütün dikkatinizi söyleyeceğiniz kelimeler üzerinde yoğunlaştırmanız daha tutarlı bir konuşma yapmanızı da kolaylaştırır. Bu nedenle akıllı telefonun titreşimlerinden uzak, internet kullanmanızı gerektirmeyecek şekilde, sadece kelimeler üzerinde yoğunlaşarak konuşmaya çalışmak daha etkili olabilir.

Heyecanı kabul etmek

Panik ve endişe havasından kurtulmaya çalışmak da işe yarayacaktır. Toplantı ya da konuşma öncesinde biraz heyecanlı olmakta bir sorun yoktur, bunu kabul edin.

Böylece stresten dolayı ekstra dolgu kelimelerine daha az başvurma ihtiyacı duyarsınız. Kelimelerinizin dinleyicilere nasıl yardımcı olacağı üzerinde durun, onlar tarafından nasıl algılandığınıza değil.

Los Angelos’tan liderlik ve iletişim eğitimcisi John Beates, “Biraz gergin olduğunuzun farkında olun ve dikkatinizi kendi üzerinizden dinleyiciye doğru yönlendirin” diyor.

Dolgu kelimelerine daha çok ne zaman ve hangi durumlarda başvurduğunuzu tespit etmeye çalışın. Böylece konuşmanızı ona göre değiştirme şansınız olur. İnsanların genellikle cümlenin başında ya da sonunda veya bir düşünceden diğerine geçiş sırasında dolgu kelimelerini kullandığını söylüyor Cohen. Bunu kendinizde denerseniz o zamanlarda dolgu kelimesi kullanmamak için daha dikkatli olabilirsiniz.

Pratik rahatlatır

Sunum yapıyorsanız, özellikle giriş ve sonuç bölümü ile karmaşık bölümlerde dolgu kelimeleri daha fazla dikkat çeker. Bütün sunumu ezberlemek yerine bu bölümlere özel dikkat etmeye çalışın. Kelimeleri güvenle kullanmanız dolgu ihtiyacını azaltacaktır. “Ne kadar pratik yaparsak konu hakkında o kadar rahat oluruz” diyor Cohen.

Fakat arada bir dolgu kelimelerini kullanmakta sorun yoktur. Hatta bazen fazla resmi görünmemek ve dinleyici ile daha yakın bir ilişki kurmak ve konuşmanın doğal akışı için işe bile yarayabilir.

Statman, dolgu kelimelerinden tümüyle kaçınmak yerine bunların yüzde 90’ından kurtulup geri kalanını korumaktan yana. “Konuşan kişinin o anı yaşıyor olduğunu görmek istersiniz, bunun için de dolgu kelimeleri gerekir” diyor.

Konuşma sırasında dolgu kelimelerine başvurmak yerine kısa aralar vermeyi öğrenmek uzun zaman alabilir. Örneğin Johnson & Johnson Laboratuvarı başkanı Lesley Stolz, konuşmasını düzeltmenin 18 yılını aldığını, dolgu kelimelerinden kurtulma işini özellikle zor bulduğunu söylüyor.


  • Bu makalenin İngilizce aslını BBC Capital sayfasında okuyabilirsiniz.
  • Dergideki diğer makalelere buradan ulaşabilirsiniz.

Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.