14 yaşında bir çocuk düşünün. İçinde vatan sevgisi dolup taşıyor. Alın teriyle kazandığı askeri liseye giriyor. Nizamiyeden adımını atar atmaz, insanlığını kaybetmiş harbiyeli grubu tarafından işkenceye uğramaya başlıyor. Bir askeri öğrencinin hikayesi…
Bilindiği üzere Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkemizin savunması adına ayakta kalması ve bozulmaması gereken en önemli kurumdur. Emir komuta zincirinin olağan işleyişinden dışarı taşmaması bu hususta dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Bu hassas zincirde kopukluklar, dışarıdan yabancı yamalar yapılmasına olanak tanıyacaktır. Peki bu bahsettiğim durumun başlıkla nasıl bir alakası olabilir? Askeri okullar ne tarz işkencelere maruz kalıyor? Şimdi bunu hep birlikte incelemeye çalışacağız.
Bir askeri öğrencinin hikayesi
Her şeyin başında 14 yaşında bir çocuk düşünün ki içinde vatan sevgisi dolup taşıyor. Belki ülkemizin en iyi liselerini kazanmış fakat bu alternatifi içindeki vatan sevgisiyle elinin tersiyle itiyor ve alnının teriyle kazandığı askeri okul için gözü kapalı kaydını yaptırıyor. Küçük yüreğinde büyük emelleri var. Şerefiyle ülkesini namert ellerden korumak istiyor.
Kendi yaşıtlarının flörtle, haytalıkla geçirdiği dönemleri, o küçük asker elinde silahıyla nöbetlerde geçiriyor. Askeri okul normal okullara benzemez sevgili okurlar. Askeri okul, yaşından büyük dertlere göğüs germeyi gerektirir. 14 yaşındaki çocuk, bütün zorluklara tüm mecaliyle katlanıyor ve dört sene sonra mezuniyet günü geliyor. Küçük askerimiz artık bir harbiyeli oluyor. Ailesi gururlu çünkü oğulları şanlı ve şerefli bir subay olma yolunda dört seneyi geride bırakmış.
Geceleri İtalyan çukurlarında dövülüyor ve uyku istirahati verilmiyor
Çocuğumuz harp okullarının intibak kamplarına gidiyor. İçinde muhteşem bir heyecan var fakat daha nizamiyeden adımını atar atmaz, insanlığını kaybetmiş bir takım seçilmiş harbiyeli grubu ve komutanları tarafından işkenceye uğramaya başlıyor. Geceleri İtalyan çukurlarında dövülüyor ve uyku istirahati verilmiyor. Gündüzleri saatlerce dikenler üzerinde süründürülme, yemek ve su gibi insani haklarının elinden alınması gibi türlü işkencelere maruz kalıyor.
Çocuğumuza eğitim planında olmayan her türlü işkence, şok mangaları adı altında uygulanıyor. Aynı zamanda ”Ayrıl yoksa biz seni atarız” tarzında dayatmalar yapılıyor. Çocuğumuzun askeri lise arkadaşları bir bir ayrılırken, yerlerini sivilden gelen öğrenciler alıyor. Sivilde herhangi bir üniversiteye yerleşememiş bu arkadaşlar, baraj puanını aşıp subay olma yolunda harp okullarının yolunu tutuyorlar. Hepsinin tek bir ortak özelliği var; cemaat lisesi mezunu olmaları. Çocuğumuz artık daha fazla dayanamıyor ve imzasını atıp gözü yaşlı bir şekilde o çok sevdiği ordudan ayrılıyor.
Yıllardır Fethullah Gülen Terör Örgütü işte tam da bu şekilde, suçsuz askeri lise öğrencilerine mobbing uygulayarak orduya invaze olmuş durumdadırlar. Çok önceden planlı bir takım illegal yolları kullanarak, bugün büyük bir hüzünle yaşadığımız darbe girişimine kalkışmışlardır. Bu zamana kadar Harp Okullarında işledikleri suçlar yetmiyormuş gibi, üstüne bir de demokrasiyi çiğneme girişiminde bulunmuşlardır. Orgeneral Hulusi Akar’ın yaveri Yarbay Levent Türkkan’ın 20.07.2016 tarihinde yayınlanan ifadesinde, bütün gerçekler tüm çıplaklığıyla doğrulanmış olmaktadır.
Peki şimdi ne yapmalı?
Bu zamandan sonra her ne kadar yaşananları geri çeviremesek de, bir daha bu tarz üzücü olayların yaşanmaması adına halkımızı daha dikkatli olmaya davet ediyorum. Ayrıca çocukluk hayalleri yıkılmış, hayatının yönü elinde olmadan değiştirilmiş, çok büyük miktarlarda tazminat ödemek zorunda bırakılmış mağdur askeri lise öğrencilerinin özlük hakları maddi ve manevi olarak devlet eliyle geri verilmelidir.
Demokrasimize göz dikmiş, kendi halkına ateş açmaktan geri kalmamış, masum askeri lise öğrencilerine orantısız güç uygulayarak eziyet etmiş Fethullah Gülen Terör Örgütü’nün üyesi olan vatan hainleri de hak ettikleri en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Demokrasi ilkelerinin gereği budur. Daha güzel günlerde buluşmak dileğiyle. Demokrasi bayramınız kutlu olsun.
**