Tutulmayı Martı Jonathan Livingston’ın hikayesi üzerinden anlayabiliriz… Kriz, değişim – dönüşüm temalarını ifade eden Akrep burcunun yükseldiği tutulmada yöneticisi Mars’ın açılarına bakarsak, Satürn ile kavuştuğunda, aksiyonumuzdan vazgeçmemeye, azimli olmaya karar vermiştik.
Güneş tutulmasında yükselen Akrep’in modern yöneticisi Pluton yükselene sekstil açı yapıyor. Klasik yönetici Mars zorda olsa bile Pluton Oğlak enerjisiyle çabalarsak bu ana uyumlu hareket etmiş oluruz. Pluton Oğlak yerleşiminde miyadını doldurmuş mevcut yapısal sistemlerin krizle dönüşümüne işaret eder. Pluton İkarus ile kavuşumda. Yanmayı göze alacak kadar Güneş’e yaklaşacağız. Tutulma derecesi Pluton ile üçgen yapıyor. Bu güçlü bir desteği ve başarıyı da getirebilir.
Satürn
Bilirsiniz, martılar asla bocalamaz, sendelemezler asla. Havada bocalamak utançtır onlar için, onursuzluktur.
Ama utanmadan kanatlarını geren, titreyen o zorlu eğimle yeniden geren – yavaşlayan, yavaşlayan ve bir kez daha bocalayan – Martı Jonathan Livingston sıradan bir kuş değildi. Martıların çoğu için uçmak değildir önemli olan, boğazdır. Bu martı ise yemeyi değil, uçmayı önemsiyordu. Uçmayı her şeyden çok seviyordu Martı Jonathan Livingston.
Bir yandan Neptün bizi dağıtmış ve çözmüştü.
Neptün
Jonathan’ın ailesi onu anlamıyor ve onun için çok üzülüyordu: ‘Bu uçma işi iyi de, biliyorsun, bir süzülmeyi yiyemezsin. Unutma ki uçmanın nedeni yemektir.’
Güneydüğüm eski alışkanlıklara çekmiş, vazgeçip bırakmaya sebep olmuştu.
Güneydüğüm
Yüksek hız denemeleri yapıyor ve başarısız oluyordu. Suyun dibine çökerken garip bir ses duydu içinden. Çaresi yok. Ben bir martıyım. Kendi doğamla sınırlanmışım. Eğer uçuş hakkında bunca şey öğrenmem gerekseydi, beyin yerine uçuş haritalarım olurdu. Hızlı uçmam gerekseydi, şahin gibi kısa kanatlarım olurdu ve balık yerine fareyle beslenirdim. Babam haklıymış, bu saçmalıkları unutmalıyım.
Tam bu sırada kuzeydüğüm de hamlesini yaptı.
Kuzeydüğüm
Sürüden biri olmaya karar verdiği sırada ‘ Karanlık! İçinde garip bir ses dehşetle haykırdı. Martılar asla karanlıkta uçmaz!
Jonathan kulak vermek istemedi.
‘İn aşağı! Martılar asla karanlıkta uçmaz. Karanlıkta uçman gerekseydi gözlerin baykuş gözü olurdu. Beyin yerine uçuş haritaların… Şahin gibi kısa kanatların…
O gün taklayı, yavaş tonoyu, ters dönüşü, fırıldak dönüşü öğrendi. Diğer martılar için ‘devrimi duyduklarında, sevinçten çılgına dönecekler. Şimdi yaşam ne kadar anlamlı! Balıkçı teknelerinin peşinden bezgince ileri geri sürünmenin ötesinde, gerçek bir anlam bu! Bilgisizlikten sıyrılıp çıkabiliriz, kendimizi mükemmel, zeki ve yetenekli yaratıklar haline getirebiliriz. Özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz.
Kiron da yaralanmamıza neden olabilirdi ama yükselen derecesine uyumlu açısı ile aile ve kökleri alanında aslında şifalandıran, öğretici bir deneyim yaşatacağa benziyordu.
Kiron
İndiğinde Martı Kurultayını toplantı halinde buldu.
‘Martı Jonathan Livingston utanç adına ortaya çık. Bağışlanmaz bir sorumsuzlukla Martı Ailesinin geleneğini sarsarak…’
Utanç adına ortaya çıkmak, martı toplumundan dışlanmak ve Uzak Kayalar’a tek başına sürgün edilmek anlamına geliyordu.
‘… Bir gün, Martı Jonathan Livingston, sorumsuzluğun zararını anlayacaksın. Yaşamın sırrına erilemez. Yegane bilinen, bu dünyaya yemek ve olabildiğince çok yaşamak için geldiğimizdir.’
‘Yaşamın anlamını, daha yüce bir amacını bulan ve ona ulaşmaya çabalayan bir martıdan daha sorumlu biri olabilir mi? Binlerce yıldır balık kafaları kovalayıp durduk, ama şimdi bir yaşama nedenimiz var – öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak! Bana bir şans tanıyın, size buluşlarımı gösterme fırsatı verin…’
‘Kardeşlik öldü’ diye haykırdılar hep bir ağızdan ve hep birlikte ona sırtlarını dönüp kulaklarını tıkadılar.
Martı, Uzak Kayaların ötesine gitti. Derdi, yalnızlık değildi. Öbür martıların, önlerindeki uçuş erincine inanmayı reddetmiş olmalarıydı. Onlar, gözlerini açıp bakmaktan kaçınmışlardı.
Sonra Koç burcundaki Uranüs üçgen açıyla bize sıra dışı bir yol sunacak ve bağımsızlık duygusuyla bireysel devrimimizi yapmamız için güç verecek.
Uranüs
Her gün yeni şeyler öğrendi. Yüksek hızla dalış yaptığında okyanus yüzeyinin üç metre altındaki o az bulunur, lezzetli balıklarını avlayabileceğini öğrendi; yaşamak için balıkçı teknelerine ve küflü ekmeklerine ihtiyacı yoktu artık.
Martı Jonathan, bir martının yaşamını o denli kısaltan nedenlerin, sıkıntı, korku ve öfke olduğunu keşfetti ve bunları zihninden silerek uzun ve güzel bir yaşam sürdü.
Sonra yıldız parlaklığındaki iki martı onu daha da yukarılara çıkarmak için geldiler. Işık saçan iki martıyla kenetlenip yeryüzünden bulutların üzerine yükseldiğinde, kendi bedeninin de onlarınki gibi parlamaya başladığını görmüştü. “Cennet buymuş demek” diye düşündü. Buradaki her bir martı için yaşamdaki en önemli şey, en sevdikleri konuda yani uçuşta kendini aşmak ve yetkinliğe ulaşmaktı.
Jonathan bir akşam Yaşlı Martıya yaklaştı.
Telepati yöntemiyle ‘Chiang, burası cennet filan değil, öyle değil mi?
Ay ışığında gülümsedi Yaşlı: ‘Öğreniyorsun yine Martı Jonathan’ dedi.
‘İyi ama bundan sonra ne olacak? Nereye gidiyoruz? Cennet diye bir yer yok mu?
‘Hayır Jonathan, öyle bir yer yok. Cennet ne bir zamandır, ne de bir mekan. Cennet yetkinliğin ta kendisidir.’ Sustu bir an. ‘Sen çok hızlı bir uçucusun, değil mi?’
‘Ben… Ben hızı severim’ dedi Jonathan.
‘Yetkin hıza ulaştığında, cennete ulaşmış sayılırsın Jonathan. Ve bu ne saatte bir mildir, ne milyon mil, ne de ışık hızı. Çünkü herhangi bir sayı sınırdır daima, oysa yetkinlik sınır tanımaz. Yetkin hız cennettir yavrum.’
Chiang apansız gözden kayboluverdi ve aynı anda on beş metre kadar ötede, su kıyısında belirdi. Yeniden kayboldu ve saniyenin binde birinden önce Jonathan’ın omuz başındaydı. ‘Hoş bir oyun dedi’
*
‘Bana böyle uçmayı öğretir misin?’
Chiang: ‘Herhangi bir yere düşünce kadar hızlı uçabilmek için, oraya şimdiden vardığına inandırmalısın kendini.’
Sır, gerçek özünün, henüz söylenmemiş bir sayı mükemmeliyetiyle, zaman ve mekanın her yerinde aynı anda yaşadığını bilmekti.
Bir gün Jonathan Chiang’ın söylediğini anlayıverdi.
‘Elbette! Ben sınırlandırılmamış, yetkin bir martıyım.’ Müthiş bir coşkuyla sarsıldı.
Jonathan gözlerini açtı. Yaşlı martıyla birlikte bambaşka bir kıyıda yapayalnızdı.
‘Neredeyiz’ dedi şaşkınlıkla.
‘Besbelli ki herhangi bir gezegendeyiz, yeşil gökyüzü ve güneş yerine çifte yıldızı olan bir gezegen.’
Başarmıştı. Sullivan ile dilediği zaman geçmiş ve geleceğe uçma denemelerine geçmeden,
‘Jonathan, Sevgi üzerinde çalışmayı sürdür’ dedi Yaşlı martı ve kayboldu.
Jüpiter ve Retro Merkür ile kare açı da son mükemmel dokunuşları yapacak ve tutulmanın etki süreci içerisinde şu an bulunduğu noktadan çok daha sıradışı, çok daha özgür biri haline gelecekti.
Jüpiter ve Retro Merkür
Sürüye geri dönüp bildiklerini öğretmeye karar verdi. Her geçen gün öğrencilerinin sayısı arttı. En sonunda onu önce tanrılaştırdılar sonra şeytan olarak gördüler, O ve öğrencileri linç edilmek üzerindeyken farklı bir mekana sıçrayarak sürüyle bağlarını sonsuza dek kopardılar.
Şimdi teybi başa saralım. Tutulmayı olayların gidişatını anlatan Ay üzerinden bölünmeden hatırlayalım. Ay, Satürn ile karesiyle otorite tarafından, yakın çevremiz tarafından, kökümüzü oluşturan bilgiler tarafından, aileden, eleştiri, engel ile karşılaşıp Başak’a uygun yetersizlik duygusu hissedebiliriz, sonra kuzeydüğüm kavuşumu ile hedefimiz neyse kadersel olarak bir destek ile karşılaşabiliriz, hedefimiz yoksa bu etki bize yön verebilir ve bundan çok hoşlanmayabiliriz, ardından Mars karesi ile çalışma ortamımızda gerginlik yaratabiliriz, strese girebiliriz, cesaretimizi sınayan, inisiyatimizi kullanmamız gereken durumlar ortaya çıkabilir.
Ardından Kiron karşıtı ile ailemize yardım ederken kurban – kurtarıcı kompleksine girebiliriz. Bu balık enerjisinin son uzay bükücü hamlesi olup, yükselene uyumlu açısıyla faydalı bir duruma dönüşebilir.
Uranüs ile 150’lik açı, şu ana dek öğrendiklerime, bildiklerime karşı bağlılık mı özgürlük mü istiyorum sorusuyla çelişkili duygular vererek bizi huzursuz edebilir, Jüpiter ile kavuşumda değer yargılarımızda, felsefemizde, aşk anlayışımızda genişleme, güven dolu ve iyimser hissedebiliriz, ardından retro Merkür ile kavuşumda son bir kez gözden geçirerek, her şeyin iç yüzünü anlayarak ve son yanılgılarımızı yaşayarak bir sonuca varabiliriz.
Kendi gümüş kanatlarımızı keşfedeceğimiz, yetkinliklerimizle cennetimizi yaratacağımız bir tutulma yaşayabiliriz.
Güneş tutulması anında Arap noktalarını incelersek, yükselen derecesi enkarnasyon sebebi ile kavuşuyor. Bu tutulma zorlu ve önemli. Aynı zamanda şans noktası ile kavuşumda, dolayısıyla bu tutulmada görebilenler ve hazır olanlar için şans ve kazanç elde edeceği fırsatlar var. Bakın başka kavuşan noktalar da var. Çalışma ve zahmet noktası, üstünlük ve asalet noktası. O zaman çalışan, zahmet çekenlerin üstünlük kazanacağı bir an bu ve etkisi de uzun süre olacak.
Tutulma derecesi onurlandırılma noktası ile kavuşumda. Özgürleşebildiğimiz ölçüde onurlandırılabiliriz.
Süslü olsun tutulmanız.
Kaynak:
Astrolojide Temel Kavramlar, Öner Döşer
Martı Jonathan Livingston, Richard Bach