Tüketim çılgınlığı insanları ruhsal olarak nasıl etkiliyor?

Tüketim kültürü çağındayız. Çılgınca tüketiyor, tükettikçe doymuyoruz ve üretmeyi unutuyoruz. Duygusal ihtiyaçlarımızı tüketimle karşılamak temel eğilim olarak değerlendiriliyor. Peki, bu kadar tüketmek ne kadar doğru?

Günümüzün sevgiyi muhtaç, yalnız insanlarının kıtlık zihniyetiyle tüketim çılgınlığına yönelmesi insanları ruhsal olarak daha fazla...

Koç Eğitmeni ve Profesyonel Koç Hatice Yıldıran

20’nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren ürün çeşitliliği çok fazla arttı. İletişim teknolojilerinin çeşitlenmesi sayesinde, insanlar her an farklı bir ürün ya da hizmetle karşılaşabiliyorlar. Üretken ekonomi perspektifinden bakıldığında, bu kadar çeşitli ürün ve hizmete kimsenin ihtiyacı olamaz. Öte yandan modern çağın yalnızlaştırdığı ruhsal açlık içindeki insanlar giderek mutsuz, doyumsuz, stresli ve yaşam tatmininden yoksun yaşıyor. Ruhsal açlıklarını çok yiyerek, çok tüketerek gidermeye çalışıyorlar. Ruhsal açlık devam ettiği için, sürekli tüketiyorlar.


Tüketerek kendini yok etmek istiyorlar

Tüketim ekonomisi psikolojiyle kol kola girdi ve alışveriş, ihtiyaçtan çok zevk haline büründü. Artık satışların insanların bilinçli zihnine değil, alt beynine hitap edilerek gerçekleştirildiğini ekliyor. Bu sayede ihtiyacımız olmamasına rağmen alışveriş yapmayı sürdürdüğümüzü ekleyen Yıldıran, şöyle diyor: “Alışveriş kıtlık zihniyetinin ürünüdür. Bolluk zihniyetine geçtiğinizde tüketici tutumlarınız değişir. Bolluk zihniyeti, insanın sevgi ihtiyacını tatmin etmesinden sonra gelir. Günümüzün sevgiyi muhtaç, yalnız insanlarının kıtlık zihniyetiyle tüketime yönelmesi çok doğal bir sonuç. Hatta altında yatan duygu, tüketerek kendini yok etme isteği de olabilir.

Koçlar doyumu dışarıda değil içeride arar

Peki, bu doyumsuzluğu, çılgınca tüketme halini aşmak için neler yapılmalı? Bu noktada koçluk, kişinin kendi gücüne adım attığı, kendisine sarıldığı, yaşamınını yeniden anlamlandırdığı, hayata pozitif bakmasını sağlayan bir süreç. İçsel tatmini artırdığı için koçluk hizmeti alanlar, doyumu dışarıda değil, içsel kaynaklarında ararlar. Koçu olan kişiler, yaşamlarını yeniden dizayn etmeden önce sadeleşir; israftan kaçınırlar ve üretken olurlar.

Dünyada ve Türkiye’de büyüyen koçluk

Timur Tiryaki: Hayaller Gerçekleştirilmek İçindir


Metin Hara: Korku Yıkıcıdır Sevgi Yaratıcıdır


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.