Neden ben sorusu: Hayat etkisizliğinize tepki göstermez!

Ne zaman talihsiz bir olay yaşasak sorarız kendimize: “Neden ben?” Suçu başkasında aradığımız için mi? Hayat etkisizliğinize tepki göstermez!

Neden ben sorusu: Hayat etkisizliğinize tepki göstermez!

Neden ben? Suçu başkasında aramak için sorumluluklarımızın hepsini yerine getirmiş olmalıyız. Bütün koşulları sağladığımızda bu soruyu soracak cesaretimiz olabilir, aksi taktirde hayatın şahsımıza karşı bir garezi olmalı. Bu da hayatın kime nasıl davrandığına mercekle bakmamız gerekliliğini ortaya çıkartır.

Ben daha on bir yaşımdayken sokağımdaki köpekler tarafından kovalanıyordum. Belki de sadece çocukça korktuğum için onlardan sebepsiz yere kaçıyordum ve onlar beni iç güdüyle kovalıyorlardı. İlk defa o gün kendime “Neden ben?” diye bir soru soruyordum. Büyüklerimden gördüğüm kadarıyla başına herhangi bir derecede kötü olay gelen her kişi, bu soruyu kendisine soruyordu.


Biraz büyüdüğümde, yani okul yıllarındayken bir sınava hazırlanmamız gerekiyordu. Bir takım özel kurumlara gidip okullarda gördüğümüz derslerin aynılarını farklı cümlelerle anlatıyorlardı. Galiba okulda aldığımız eğitim yetersiz miymiş neymiş, hatta devlet amca da bu yetersizliğin farkında mıymış neymiş, böyle cümleler duyuyordum. Bizi “deneme sınavı” yapıyorlardı. Deneniyorduk öğrenebilmişiz mi diye. Oysa hep söyledim, bu deneme sınavlarını “öğretebilmiş miyiz?” diye yapılmalıydı. Sınavda basitçe bir hata yapan arkadaşım da aynı soruyu soruyordu.

Neden ben?

Öğrencilik yıllarımdan sonra artık “büyük” birisi olup iş hayatıma başlıyordum. Büyüdükçe bu malum soru dillere pelesenk olmuş vaziyette sürekli tekrarlanıyordu. Ne zaman bir hata yapılsa, beklentiler ne zaman karşılanmasa hep aynı soru çınlıyordu.Oysa bu soru ancak ve ancak müthiş bir egonun ağzından çıkabilirdi.

Hayat hiç kimseye daha acımasız ya da daha şefkatli davranmıyordu. Siz bir kumdan kale yapmak için çabalıyordunuz deniz kenarında. Belki de başarıyordunuz ama atladığınız bir şey vardı. Deniz kenarındasınız. Deniz, kum vermeyi başarabildiği gibi geri almak konusunda da başarılıdır.


Sormamız gereken soru “Neden ben?” değil, çünkü seni farklı kılan bir şey yok. Değişen yalnızca kelimeler. Hayat seni her zaman sınıyor ve her zaman sınamaya devam edecek. Bu sınamanın şiddeti yerine göre değişecektir. Ancak sen bir öküz olduğu zaman hayat senden vazgeçecektir. Hayat hiç bir zaman senin suratının yere çarpmasına izin vermez, onun mekanizması bu şekildedir. Tam yere kapaklanacakken kalkman ve yürümen için bir kılavuzu karşına çıkartır. Yeter ki yürüyecek bir yolun olsun.

Hayatta ne yapmalı? Düzen Virüsü

Boşlukta yürüdüğünüz oldu mu hiç?

Korku mu yoksa sevgi mi? Gözümüzü açmaya ihtiyacımız var


Ruhsal sağırlık: Sesler açık büfe, afiyet olsun!


Mikail Arslan
14 Aralık 1992 tarihinde İstanbul’un Fatih ilçesinde dünyaya geldim. Eğitim hayatım boyunca edebiyat ve felsefe ile ilgilendim. İlk kez yazdığım bir yazı 7. sınıftayken editörünün Ayşegül Bıçkıcı olduğu Aşk adlı dergide yayınlandı. Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden mezun oldum. Müzik anlamında kendimi geliştirebileceğim her fırsatı değerlendirdim. Bunun sonucu olarak bir kaç enstrüman çalabiliyorum. Kendime ait bir kaç bestem de var tabii. "Henüz çevreme göre genç sayılıyor olsam dahi fiziksel çözülüyor şahsiyetim, her bir dalı bir insanı anımsatıyor."