Boşlukta yürüdüğünüz oldu mu hiç?

Boşlukta yürüdüğünüz oldu mu hiç? En dipteyken gökyüzüne selam çakıp, tekrar o en dibe indiğiniz zamanlarınız oldu mu hayatınızda? Ne yaşayıp neyi yaşamadınız? İçinizde kalanlarınız oldu mu sizin de?

Boşlukta yürüdüğünüz oldu mu hiç?

Hayat öyle bir düzenin içine atıyor ki sizi, siz hiç bilmeden… Önce gösteriyor bütün gerçekleri, sonra yaşa diyor, sonu ne olursa olsun. Karar mekanizmanız size aittir. Yaparsanız, yaşayacaksınız, yapmazsanız yine yaşayacaksınız… Her yıl belki de, o aynı adımları ezberletir durur size. Bir umutla baktığınız güneşe, bir kez daha küsersiniz. Belli olmaz hiçbir neden, hiçbir sonuç…

Tek dileğinizin, mutlu olmak olduğu bu saçma yaşantınızda bir tek mutlulukla avunacaktınız oysa. İzin vermediler. Hayatınızın merkezini ele geçirip, kendi kurallarıyla oynadılar oyunu. Siz fark etmeden… Fark etseniz de belki de sonucu değişmeyecekti. Düşünüp, duracaktınız. Hiçbir şeye inanmaz ruhunuz, bir kez daha şaşırtacaktı sizi. Gelmez gitmez, bitmek bilmez tesadüfler peşinizi bırakmayacaktı. Bir gün ile başlayan cümlelerinizin esiriydi onlar, zira. Görmek istemeseniz de, kabullenmeseniz de, olmayacaktı belki de. Siz diretseniz de…


En sevdiğiniz ıhlamur çayınız kadar, yumuşatacaktı kalbinizi…

İnsanları anlayacaktınız artık. Neyi, kimi neden tanımadığınızı daha iyi idrak edecektiniz. İstemediniz… Hayatınız daha güzel olsun istemediniz. Kocaman üzüntüleri, ufacık mutluluğa tercih etmediniz. Bilmek dahi istemediniz. Görmek… Nedir ne değildir hiçbir zaman bilmediniz. O güzel ruhlarınıza yaraşır bir olayla tanıştırmamıştı belki de hayat sizi, daha öncesinde… Bilirdiniz. Belki de hepsinin sonucunda böyle bir karar verdiniz. Kimbilir? Paha biçilmez ömrünüzde yalnızca kendinize yer açtınız, sevmediniz hiç kimseyi belki de. Ya da böyle düşündünüz hep, yaşamak istemeden…

Hayat, sizin yolunuzu sizinle birlikte çizer. Yardım edersiniz bir yandan her şeye. Siz de şekillendirirsiniz hayatınızı, aynı olay, aynı kişi size sizi anımsatır yalnızca. Ama yine de hatırlamakta fayda olan bazı şeyler de mevcut bu hayatta. Bazı insanlar, bazı insanlara hayaldir. Dünyaya sevgi adı altında yaftalanmış her bir olaya aittir belki de bu durum. Hiçbir şey bilmeyeceğiniz zamanlar da olacaktır… Önce korkacaksınız, şaşkınlığınız, kendinizi beğenmişliğinizin arkasına sığınacak… Dikkat çekmeyeceksiniz belki de, ya da öyle zannedeceksiniz… Kim bilir belki de, bükecekler o eli ama siz asla öpmeyeceksiniz.


Hayat ya bu, tıpkı Mevlana’nın dediği gibi; ”Öyle garip bir dünya, olmaz dediğin ne varsa olur. Düşmem dersin, düşersin.Şaşmam dersin,şaşarsın. En garibi de budur ya; öldüm der durur yine de yaşarsın.”

Hep ben uçtum gökyüzünde

Kaldırın başınızı güne güneşe


Ruhunuza enjekte hırslarınız var


Beyza Elif Özer
3 Ocak 1995 doğumluyum. Belki de istediğim her şeyi gerçekleştireceğime inandığım yaşlara geldiğim vakit, yazma isteğimin oluştuğunu farkettim. Öncesi/sonrası olmayan hayatımızın sadece bir an'ını dahi yazarak kendimi avuttum. Sadece düşünmek ve düşündüklerini anlamlandırmak adına yazdım hep. İnsanları anlama konusunda güçlük çekip,sırf bu yüzden kişisel gelişime merak sardım. Uzun yıllar basketbol ve voleybol oynadım. Aynı zamanda fotoğraf ve dekorasyon meraklısıyım. Ve özellikle şuanda aldığım eğitimden dolayı yabancı dizi ve film delisiyim. İzlemekten en çok keyif aldığım dizi; House. Bunların haricinde yapmaktan en çok keyif aldığım şey; Kendimden daha bilgili/kültürlü insanlarla konuşup, onların deneyimlerinden faydalanmak. Binevi hayatıma yön verirken her şeyi düşünüp ona göre yol almak... En sevdiğim insan şekli; her açıdan kendini geliştirip, yarın'ını düşünen insan.. Bu arada şuanda eğitimime Celal Bayar Üniversitesi/ İngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde devam ediyorum.. Yazmaya/okumaya olan ihtiyacımızın hiçbir zaman eksilmemesi dileğiyle.. Son olarak,hayat felsefem; ''ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.''