Türkiye Musul’a bir koyup üç alır mı?

Musul operasyonu için Türk siyasetine yön verenler tıpkı yıllar öncesinde Körfez Savaşı için Turgut Özal’ın “Bir koyup üç alacağız!” düşünesi gibi hareket edip bu yönde düşünceye Türk halkını sevk ediyor… Peki gerçekten bir koyup üç mü alırız, yoksa…

Türkiye Musul'dan bir koyup üç alır mı?

Türkiye Musul’dan ne alır?

Musul operasyonları başladı, Türkiye’de bir milliyetçilik havaları esip duruyor…

Kimi diyor “Musul’a da gireriz, Musul’u da alırız…”


Kimi diyor, efendim işte “Orası yetmez Kerkük’e bir el atalım”…

“Elimiz değmişken Suriye’de Menbiç’i alalım, oradan Rakka’ya geçelim” diyorlar…

Evet Rakka’ya geçin ondan sonra zokayı yutun!..

Maalesef Türk insanı, konu dış politika olunca gerçekleri unutup, duyguları ile hareket ediyor! Hükumet yetkililerinin söylediklerini ciddiye alıp, gerçek zannederek halkımız uçan balona biniyor; helyum gazı bitince de balon gibi sönüp yere çakılıyorlar…

Dış politikada asla ve asla duygulara yer yoktur! Uluslararası diplomaside değişmeyen bir kaide vardır: Çıkarlar.

Eğer bir konuda çıkar söz konusu ise, arada düşmanlık olsa dahi bir araya gelinir ve orada sinekten yağ çıkarılmaya çalışılır. Yani dış politikada duygulardan çok, gerçekler vardır. Bu da unutulmamalıdır…

Musul’a girmeli miyiz, Musul’da olmalı mıyız, Musul’da bir kuvvet oluşturmalı mıyız?

Geçen hafta başlayan Musul operasyonuna 36 ülke çeşitli şekillerde (askeri, istihbarat, lojistik) katıldı. Bu operasyonun başak unsuru ülke hangisi ya da bu operasyonu kim yönetiyor?

Bu operasyonun lideri her daim olduğu gibi ABD. Bizi operasyona dahil etti mi? Hayır!

Bu operasyonda olmak için gittik, PKK’ya yıllardır destek veren Peşmerge lideri Mesut Barzani ile görüşmeler yaptık.

O ne dedi? “Baba ben karışmam, Irak Merkezi Yönetimi’ne git sor!” dedi.

Zaten Irak’ın Başbakanı İbadi ile restleşmişsin, izin verir mi? Hayır! En sonunda biz de gittik “Büyük abi” ABD’ye, ne olur bizi de alın dedik; onlar da “Hadi neyse, siz de havadan gelin bakalım, Başika’da eğittiklerinizi de alalım” dediler…

Musul neden bu kadar değerlidir, önemlidir? Bunu bilmeyen yok artık! Petrol…

ABD 2000’li yılların başında neden Saddam’ı ziyaret edip dağdan gelip bağdakini kovdu? Petrol…

Bizimkiler, “36 ülke Musul’da operasyona katılıyor da neden biz burada olmayacağız, tabi ki olacağız!” diyor…

Yok güzel kardeşim; adam işte okyanus ötesinden gelir, ülkeleri organize eder, Musul’a da girer ve sen de ağzın açık izlersin! Adam o yüzden süper güç…


Bizim siyasal erkin düşüncesi, savunma yerine taarruz, eyvallah!.. Eğer siz, ben oraya girip orada askeri operasyon ile işimi görürüm diyorsanız aldanırsınız! Bakın, Rusya’nın, Suriye’de Esad rejimi ve Kürt yerel güçlerini bir araya getirdiği ve Suriye’nin adının “Suriye Demokratik Cumhuriyeti” olarak değiştirilip federasyon sistemine geçilmesini teklif ettiği ortaya çıktı!..

ABD ise, PKK’nın Suriye kolu olan YPG’nin Rakka operasyonunda olacağını ifade etti…

Büyük güç ABD ve Rusya hem sahada var hem de masada…

Siz ekrandan “Hem masada olacağız, hem sahada” dersiniz ancak uluslararası diplomasiye yön verenler, sizleri topu olup topuyla oynatmayan ve saha dışında bırakan çocuklara çevirir.

Daha birkaç gün önce Türkiye’nin doğusunun çeşitli illerinden şehitler geldi. Siz evinizdeki yangını görmezken ‘komşudaki yangın bize sıçrayacak’ düşüncesi ile olaya yaklaşırsanız, eviniz çoktan yanıp kül olacaktır.

“Ama bizimkiler bataklığı kurutacak!”

Yok kardeşim, kimse size o bataklığı kurutturmaz!

“O yüzden biz Musul’dan ne alırız?” derseniz şöyle ifade edeyim:

Turgut Özal yıllar önce Körfez Savaşı için “Bir koyup üç alacağız” demişti. Musul’dan ne alırız?

Musul’da da “üç koyup bir alırız”, merak etmeyin!

Tıpkı Suriye’de rejimi devirmek için örtülü ödeneklerle son birkaç yıldır IŞİD’e, Özgür Suriye Ordusu’na yardım edip de aldığımız gibi!..

Cadı kazanı olan Musul’da Türkiye’nin B ve C planı

Türkiye’nin Musul’a kara operasyonunun sinyallerini verdi

Musul’da toplu göç başladı: Bin kişilik sivil grup Suriye’ye geçti


Irak ile Türkiye arasındaki Başika krizi nereye gidiyor?


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…