Türkiye’nin kadın liboşçukları

Türkiye’de kadın… Küçük bir kız çocuğuna tecavüz ediliyor; “Süslenen kadın zina yapmış gibidir” deniyor; bir kadın çıkıyor “Zengin bir erkek olsaydım 4 kadınla evlenirdim” diyor… Türk kadınına kim ihanet ediyor?

Türk,ye'nin kadın liboşcukları

Türkiye’nin kadın liboşçukları

Düşündükçe, dinledikçe, izledikçe insanın kanına dokunuyor.

Açıyorsunuz televizyon kanallarını, güya muhafazakar kadınlar, güya kadınları düşünüyorlar. Hani, hep denir ya ‘kadınlara pozitif ayrımcılık’ diye…


Bir de biz yapalım şu kadın ablalarımıza ‘pozitif ayrımcılık’…

Kadının Türk toplumundaki yeri nedir; neden kadınlar bugün Türk toplumunda arka saflarda yer almaktadır?

Hiç düşünüyor muyuz?

Ya da kadınlara neden değer verilmiyor, neden ön saflarda kadınları göremiyoruz?

1930’lu yıllarda Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, daha Avrupa’nın birçok ülkesinde kadının seçilme hakkı yokken Türkiye’de kadınlar muhtar, belediye başkanı, milletvekili, oluyordu…

O kadar yıl geçmesine rağmen ülkemiz kadınları ile Avrupa’nın kadınları arasında ciddi ve bir o kadar da önemli farklar bulunmakta…

Hala kadınlarımızı belli noktalara getirmekte sıkıntı yaşıyoruz…

Kadınlara Türk siyasetinde, bürokrat kısmında hala belli görevleri vermekte sıkıntılar yaşanırken sosyal yaşamda da bunun belli örneklerini yaşamaya devam ediyoruz…

Kimi AKP’yi korumakla görevli kadınlar kimi AKP’li olmadığını belirten kadınlar bugün Türk toplumunun örf – adetlerini, gelenek – göreneklerini hiçe sayarak acı demeçler veriyor. Bir de bu kadınlar güya muhafazakarlar…

Bunlar aslında kadın liboşçuklar; yani hem nahına hem mıhına diyenler…

Türkiye’deki kadınların onurunu, gururunu hiçe sayan liboşlar…


Kadının biri çıkıyor ve şöyle diyor: “Zengin bir erkek olsaydım 4 kadın alırdım… Çok eşlilik yasal olsun”.

Bu nasıl akılla izah edilebilir, nasıl laik bir devletin Türk kadınıdır?

Hiç de ses çıkarmıyor bu liboşlar! Bu ülkede bir yazar, güya avukat olan yaşlı bir zampara küçük bir kıza cinsel istismarda bulundu, serbest bırakıldı ve toplumun, vicdanında derin yaralar açmasından dolayı ve toplumun sesini yükseltmesiyle beraber ancak o zaman içeri alınabildi!

Adam, kadını giydiği kıyafetten dolayı tekmeliyor, tartaklıyor ve bu adam serbest kalıyor; ve yine bu adam toplumun sesi ile tutuklanıyor ve daha sonra olay soğuyunca adaleti olmayan Türkiye’de yargı bu adamı yine serbest bırakıyor.

Başka bir kadın tehdit ediliyor, dövülüyor, koruma istiyor ve kadın daha sonra kocası veya eski sevgilisi tarafından (denetimli serbestlikle dışarıdayken) öldürülüyor…

Televizyonlarda konuşan, güya muhafazakar kadınlar iktidara sorun yaşatmamak adına bunlara hiç ama hiç ses çıkarmıyorlar!

AKP iktidarında % 1.400 kadına şiddet artarken bu liboş, pozitif ayrımcılık isteyen kadınlar bu duruma bir eleştiri getirmiyor!

Bu ülkede kendini bilmez akademisyenler var. Güya hoca olacak bazı şahsiyetler başı açık derse giren öğrencilere “Sizden dolayı sınıfa melekler gelmiyor!” diyor.

Vah Türkiye vah!

Bu ülkede “Süslenen kadın erkekle zina yapmıştır” diyen Milli Eğitim müdürü var, güya eğitimci…

İktidarı korumakla görevlendirilmiş bu kadınlar işte bu ülkenin kadınları…

3 yaşında bir çocuğa tecavüz edilen bir toplumdan ne bekleyebilirsiniz ki?! Çıkarlar doğrultusunda hareket eden bu liboş kadınlar gerçeğin arkasına saklanıp bu gerçekleri perde yapmaktadırlar, birçok şeye bakıp görmemektedirler, görmek istememekteler.


“Süslenen kadın erkekle zina yapmış gibidir” diyen müdür vekiline ödül


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…