Yeni ortamlarda kolay sosyalleşmenin 4 yolu

Kalabalıklar hep gözümü korkutmuştur. Hele hiç kimseyi tanımıyorsanız ve bu insanlarla yıllarınızı geçireceğinizi biliyorsanız gerçekten ürkünç bir hal alabiliyor o insan seli. Yeni girdiğiniz ortamlarda kolay sosyalleşmenin 4 yolu…

Yeni ortamlarda kolay sosyalleşmenin 4 yolu

Bu yazıma ilham veren yer, okulum. Bahsettiğim gibi oldukça kalabalık. Bu yüzden ilk gün adeta yeni bir ülkeye taşınmış gibi yabancılık çektim desem abartmış olmam. İzninizle bu değişik tecrübeden elde ettiğim çıkarımları paylaşmak istiyorum. Eğer bu veya benzeri bir durumda kalmışsanız bunlar zaten tanıdık gelecek şeyler. Yok, henüz kalmadıysanız da bu yazının size yardımcı olmasını umut ediyorum.

1- Güler yüzlü olmaya çalışın

Benim asla beceremediğim bir şey mesela bu. Yüz şeklimden midir, yüz kaslarımın kontrolünü kaybetmekten midir bilmiyorum ama ilk tanıştığım insanlarda sert ve soğuk bir izlenim bıraktığımı biliyorum. Hatta daha sonra samimi olduğum insanlardan -şimdiye kadar hiç şaşmadı- “Ben seni ilk gördüğümde ‘şöyle’ sanmıştım.”, “Senden korkmuştum.” gibi cümleleri hep duyarım.


Bu yüzdendir ki size önerebileceğim ilk davranış olabildiğince yüzünüzü yumuşatmanız. Hem zaten hep denir ya gülerken kaslarımız somurtmaya göre daha az yorulurmuş. Bakın, sağlıklıymış da işte! O yüzden biraz gülümseyebilmek iyi bir başlangıç yapmanıza yardımcı olacaktır.

2- Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol

Mevlana Celaleddin Rumi’nin insanlığa verdiği en önemli öğüttür belki de. Ben de bu muhterem zattan alıntı yapmış olacağım ama tecrübeyle sabittir ki doğal olmak her zaman insana kazanç sağlar. Yalansız ve samimiyet sizi etrafınızdakilerden ayıracak ve insanların size güven duymasını sağlayacaktır. Unutmayın çevrenizdeki kalabalık da sizden farklı bir durumda değil. Onlar da güvenip iki kelime edebileceği insanlar arıyor.

3- Reklamın iyisi kötüsü vardır

Bazı tipler vardır girdikleri ortamlarda hemen sivrilmek, bütün ilgiyi üstlerine çekmek isterler ve bunu yapmak için de en saçma işlere girişmekte hiç çekince duymazlar. Bence bunlardan olmamakta fayda var. Bırakın ilk günden amfideki bin kişi de isminizi öğrenmesin, zamanla kaynaşacaksınız zaten. Ne gerek var komik olmayan şakalara? İnanın en ufak mimik oynamadı. Hiç komik değil. Şimdi herkes adınızı biliyor da, nasıl biliyor acaba?


4- Sesinizi  ayarlayın

Amiyane tabirle sesiniz “mute” modda olmasın. Unutmayın, insanlar ağzınıza eğilip ne dediğinizi anlamaya çalışmaktan bıkabilirler. Biraz duyalım ne dediğinizi. Aksi takdirde ortamda bulunmaktan hoşnut olmadığınız gibi bir izlenim de bırakabilirsiniz. (Herhangi bir hastalığınız yoksa elbette.)

Bunun tam tersi durumda da oldukça sevimsiz vaziyetler ortaya çıkabiliyor. Şahsen ben gereksiz yere kullanılan yüksek seslerden oldukça huylanırım. (Müzikten bahsetmiyorum, o çok güzel olabiliyor çünkü.) Gözlemleyebildiğim kadarıyla da çoğunlukla bu böyledir. Bu yüzden ortalama bir ayar tutturabilirsiniz.

Anlattıklarım şahsi düşüncelerim olduğundan sadece başımdan geçen olaylarda sizlere yardımcı olabilecek ufak detayları önünüze getirmek istedim. Sonuçta her yiğidin de bir yoğurt yiyişi vardır. Önemli olan biraz sosyalleşmek, yeni fikirlere, insanlara açık olabilmek.

İletişim Meselesi (Yazı dizisi)


Yolunda giden ilişkiyi bozmanın 7 yolu


Tayfun Yıldız
1997 yılının Mart ayında İstanbul’da doğdum. İki çocuklu bir ailenin büyük çocuğuyum. Çocukluğumu İstanbul’da nadir yeşil kalan yerlerden olan Çengelköy’de geçirdim. Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi'nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okumaya hak kazandım. Avrupa Hukuk Öğrencileri Derneği'nde aktif şekilde görev almaktayım. Kendimi gezgin olarak nitelemek yanlış olmayacaktır sanırım. Şimdilik 9 ülke 15 şehirle bir başlangıç yaptığım söylenebilir. Zira hayata dair hedeflerim arasında her kıtaya gitmek var, Antarktika dahil. Gelecekte hayatıma bir avukat ve yazar olarak devam etmek istiyorum.