Diş gıcırdatma neden kaynaklanır? Tedavisi var mıdır?

Geceleri istem dışı diş gıcırdatma bilinen bir sorun. Ancak son yıllarda insanlar gün içinde de dişlerini sıkıyor ve gıcırdatıyor.

Diş gıcırdatma neden kaynaklanır? Tedavisi var mıdır?

İnsanlar dişlerini sıktıklarını çoğunlukla fark etmiyor ve başka bir şikayetle diş hekimine başvurduklarında, dişlerinde sıkmaya bağlı hasar oluştuğu görülüyor. Şehir ve iş hayatına bağlı yaşanan stres, dengesiz beslenme ve hareketsizlik gibi sebepler farkına varmadan diş sağlığımızı kaybetmemize neden olabiliyor. Bu hasar bazen başlangıç düzeyinde olurken, bazen de ilerlemiş safhada olduğu için çok büyük tedaviler gerektirebiliyor.

Anadolu Sağlık Merkezi Diş Hekimi Gökhan Gerek, son zamanlarda gün içinde de artan diş gıcırdatmayla ilgili önemli bilgiler paylaşıyor.


Modern topluluklarda gündelik hayatın zorlukları sonucu vücutta oluşan stres çoğu zaman etkisini ağızda gösteriyor. Genellikle gece ve bazen de gündüz saatlerinde dişlerimizi sıkıyor veya gıcırdatıyoruz. Bu sorun yıllar içinde dişlerin aşınmasına, kırılmasına ve diş yüksekliğinin azalmasına neden oluyor.

Şehir hayatının getirdiği hızlı yaşam, sürekli bir yere yetişme telaşı, aile içinde yaşanan gerginlikler vücudumuzun stresle başa çıkmasını zorluyor. Stresin birçok hastalığın ortaya çıkmasında tetikleyici faktör olduğunu söyleyen Diş Hekimi Gökhan Gerek, stresin ağız içine ciddi zararlar verdiğini belirtiyor.

Stres, diş ve dişeti arasında boşluk oluşmasına sebebiyet verebiliyor

Diş gıcırdatma neden kaynaklanır? Tedavisi var mıdır?

Diş sıkmasına bağlı olarak dişte ciddi hasarlar oluşturuyor. Ağızda stres oluşmaya başladıktan sonra, ilk tepki dişle diş etinin birleştiği düzeyde, dişin boynunda oluşuyor. Stresin diş etine büyük bir boşluk gibi hasarlar verdiğini belirten Gökhan Gerek “Bu durumu kama defekti olarak adlandırıyoruz. Dişle dişeti arasında tırnak girecek kadar bir boşluk oluşuyor ve duyarlılık başlıyor. Ardından dişte aşınmalar, kırılmalar meydana geliyor. Diş minesi kalkarak altındaki, daha yumuşak olan dentin tabakası ortaya çıkıyor. Dişlerde, kesilmiş bir ağaç kütüğünün üzerindeki gibi halkalar görünmeye başlıyor. Kişide çene eklemi ağrıları ve bununla beraber yüz ve boyun ağrıları başlıyor. İşte bu durumda ağızdaki stresi görmek mümkün olur” diyor.


40 yaş üstü erkeklerde ağızda stres yaygın olarak görülüyor

Şehir ve iş hayatı gibi nedenlerin yanı sıra depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar, hatalı yapılmış bir dolgu veya porselen kaplama, çok şert ve asidik besinler tüketme gibi faktörler de ağızda stres oluşumuna neden olabiliyor. Bu durumun en çok 40 yaş üstü erkeklerde, özellikle ofis çalışanlarında görüldüğü belirten Gökhan Gerek “Kliniğimize gelen çoğu hasta dişlerini sıktığının farkında olamıyor. Çoğu zaman dişlerinin kısa ve aşınmış görüntüsünden hoşlanmadığı için geliyorlar. Meslek gruplarına baktığımızda bu şikayetle gelen hastalarımızın çoğunun bankacı ve mühendis olduğunu görüyoruz” diyor.

Hastalar “stresli” olduklarını kabullenmek istemiyor

Hastalar genellikle dişlerindeki sıcak-soğuk hassasiyeti sebebiyle kliniğe başvuruyor. Hastaların çoğu sorunlarının temelinde stres olduğunu kabul etmek istemiyor. Kişilerin belirli bir zaman sonra sorunla yüzleştiklerini belirten Gökhan Gerek “Bu hastaların çoğu daha sonra kendileri durumu fark edip tekrar kliniğimize geliyorlar. Çünkü gün içinde dahi dişlerini sıktıklarını sonradan fark ediyorlar” diyor.

Tedavi için öncelikle farkındalık oluşturmak gerektiğini belirten Gökhan Gerek, dişlerin koruma altına alınması gerektiğini vurguluyor. Öncelikle gece koruyucu bir plak uygulaması ile tedaviye başlanıyor. Son yıllarda lazer yardımcı tedavi olarak ağızdaki stresin tedavisine büyük katkı sağlıyor. Ayrıca radyo frekans ve çene eklem içi lavaj denilen yöntemler de başarı ile uygulanabiliyor. Psikolojik destek almak ise sorunun tamamen ortadan kalkmasını sağlıyor.

‘Diş gıcırdatma’ nedir? Nasıl tedavi edilir?


Bruksizm nedir? Stres uykuda da peşimizde!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.