Rakka ve Musul çerçevesinde IŞİD ve PKK sorunu

Bir yanda Musul’da olmak isteyen Türkiye, diğer bir tarafta Rakka operasyonlarına PKK’nın Suriye kolu olan YPG güçleri ile katılan “stratejik ortak”, “müttefik” ABD… Ortadoğu’ya çöreklenmiş olan koalisyon güçleri Türkiye’yi bu bataklıkta yalnızlaştırıyor!..

Musul ve Rakka çerçevesinde IŞİD ve PKK sorunu

Musul ve Rakka çerçevesinde IŞİD ve PKK sorunu

PKK, bugün bilindiği üzere küresel güçlerin istihbarat örgütleriyle desteklediği terör örgütü…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünlerde bu örgütün nasıl uluslararası çerçevede destek gördüğünü sıkça dile getirmektedir. Yeri geldiğinde “Batı”, yeri geldiğinde “Avrupalı Devletler” yeri geldiğinde ise ABD’ye dem vurarak FETÖ’nün “üst aklı” olduğunu belirterek bu güçleri teröre destek vermekle suçlamaktadır!..


Ancak şu unutulmalıdır ki; bu güçler PKK’nın ortaya çıkışı sürecinde de vardı, IŞİD’in çıkışında da, El Kaide / El Nusra, Taliban’ın çıkışında da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tanımladığı bu küresel aktörler vardı…

Bugün AKP iktidarını korumakla görevli havuz medyası -ben buna “kaypak medya” diyorum- AKP ve Türk halkına en büyük kötülüğü yapmaktadır!

Türk halkını her daim yanlış yönlendirmekte, akılla izah edilmeyecek düşüncelere sevk etmektedir. Bu kanal ya da bu kanalların haber organlarını açtığınızda PKK için “Köşeye sıkışan PKK”, “çözülmeye başlayan örgüt”, “örgütten kaçmaya başlayan örgüt üyeleri” diye haber içeriği oluşturmaktalar…

Ne “köşeye sıkışma”, ne de “çözülme” diye bir şey vardır aslında ve gerçekleri görmek gerekir!..

Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz aylarda askerimiz tarafından doğuda PKK’ya yönelik “hendek operasyonları” yapılmış PKK ciddi kayıplar vermiş ve o dönemde “kaypak medya”, “PKK köşeye sıkıştı” demişti. Geçtiğimiz yılarda da PKK “vur kaç” taktiğinden uzaklaşmış, bölgede kalarak “kazanılmış bölge” mücadelesi içerisinde olmuştu.

Bir gerçek var ki, PKK köşeye sıkışmıyor; sadece taktik, strateji geliştiriyor!

PKK ile mücadele edeceksek önce medya doğruyu vermelidir ki halk, buna göre AKP iktidarının yanında olup çözüme ortak olsun. Bunu “Çözüm Süreci” diye nitelendirilen süreçte görmüştük…

Diğer taraftan bugün IŞİD’in ülkemize yönelik saldırıları sonucunda Suriye topraklarına girdik; bunla birlikte hava gücümüzle ve Türkiye’nin Başika’da eğittiği üç bin civarındaki yerel güçlerle Musul’da koalisyon güçlerine destek verilmeye çalışılıyor.


Ayrıca ABD, PKK’nın Suriye kolu olan PYD / YPG güçleri ile Rakka’ya girdi. Daha önceki yazılarımda söylediğim gibi Türkiye, açıkçası sadece kendisini kandırıyor!

132_8708

Haşdi Şabi örgütünü Musul’da istemeyen Türkiye’ye güvence veren ABD, bu örgütün Musul’un Türkmen Telafer ilçesinde operasyona katılmasına da göz yumdu!..

Bölgeye yerleşmiş küresel aktörler (ABD, Rusya, Avrupalı Devletler) Suriye ve Irak’ta, Türkiye’ye herhangi bir görev vermekten uzak durmaktadırlar, herhangi bir rol biçmemekteler…

Amiyane tabirle başrol oyuncularının yanında karakter oyuncusu bile olamıyoruz. Ortadoğu coğrafyasında reel politika bunu gösteriyor.

Irak’ın Kuzeybatısı’nda yer alan Sincar’ın “yeni bir Kandil olma yolunda” olduğu ifade edilmektedir; ancak şu da var ki Türkiye, Suriye’ye girmesine ve Sincar’ı PKK noktasında tehlike olarak görmesine rağmen yetkililer, PKK’nın üssü olan Kandil için bugüne kadar herhangi bir tasarrufta bulunmadılar. Bu da ayrı bir konu!..

ABD’nin YPG ile birlikte IŞİD’in kalesi olan Rakka’ya yaptığı operasyona koyduğu isim de manidar. Operasyonun adı “Fırat’ın Gazabı”! Bilindiği üzere Türkiye’nin, PYD’nin Fırat’ın batısına geçmesinden dolayı yaptığı Suriye operasyonun adı “Fırat Kalkanı”!..

“Stratejik ortak” veya “dost / müttefik” dediğiniz bir süper gücün PKK uzantısı ile Rakka’ya yaptığı operasyona böyle bir isim koyması, seçmesi de akıllarda çok fazla soru işareti getirmektedir!..

Irak ve Suriye’de Türkiye’nin attığı askeri adımlar başına yeni çoraplar örebilir, bu bataklıkta sıkışıp kalmasına neden olabilir! O yüzden istenilmeyen bir Türkiye, Ortadoğu coğrafyasında sağlam bağlanmış botları ile yol almalıdır!..

Türkiye Musul’a bir koyup üç alır mı?


Cadı kazanı olan Musul’da Türkiye’nin B ve C planı


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…