Organ nakli olan kişide korku ve mutluluk bir arada

Böbrek yetmezliği, hastaların bedenleri kadar ruhlarını da etkiliyor. Diyaliz ve organ bekleme sürecinde pek çok problemle boğuşan hastalar, nakil sonrasında özellikle ilk aylarda korku, stres, suçluluk, üzüntü gibi psikolojik sorunlar yaşayabiliyor.

Organ nakli olan kişide korku ve mutluluk bir arada

Kişinin bu olumsuzluklara odaklanmak yerine kendine daha çok zaman ayırarak keyif aldığı şeyleri yapmasını tavsiye eden Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Psikoloğu Yekta Korkmaz, “Ruh iyi olmadan beden de iyileşmez” diyor. Psikolog Korkmaz, hastaların özellikle bir yılın sonunda diyaliz dönemine kıyasla fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da olumlu gelişmeler yaşadığını vurguluyor.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de organ bekleyen hasta sayısı artmaya devam ediyor. En sık rastlanan organ yetmezliği vakalarını ise böbrek yetmezliği oluşturuyor ve binlerce hasta umutla böbrek nakli olmayı bekliyor. Gerek diyaliz ve organ bekleme sürecinde gerekse organ nakli sonrasında bu hastalar birçok psikolojik sorun yaşıyor.


Ülkemizde her yaş grubunda ciddi binlerce hastanın diyalize bağlı hayatını sürdürmeye çalıştığını hatırlatan  Yekta Korkmaz, “Haftada birkaç kez makineye bağlı şekilde yapılan diyaliz tedavisi öncesi ve sonrasında hasta, hem fiziksel hem ruhsal olarak olumsuz etkileniyor. Diyaliz sürecinde çoğu hastanın gündelik yaşamı ve iş hayatında sorunlar oluşurken, okullarına ara vermek zorunda kalan hastalar da bulunuyor. Böbrek yetmezliğinin yarattığı yorgunluk, halsizlik, kısıtlı ilgi alanları, kısıtlı beslenme gibi etkenler diyaliz sürecinde de devam ediyor. Bu durum hastaların depresif duygulanım ve kaygı düzeylerinde artışa neden oluyor” diyor.

Korku ve mutluluk bir arada

Psikolog Yekta Korkmaz, böbrek naklinin yalnızca böbreğin görevini düzeltme değil, aynı zamanda nakil yapılan hastalarda yaşam kalitesini de artırma amacı taşıdığının da altını çiziyor.

Nakil sürecine giren hastaların hazırlık aşamasında stres, kaygı, heyecan; ameliyat sonrasında ise yaklaşık ilk 3 ay heyecan, korku, mutluluk gibi birçok duygunun iç içe olduğu bir dönemden geçtiğini anlatan Korkmaz, şöyle devam ediyor: “Bazı hastalarda böbrek naklini takip eden ilk aylar yoğun ilaç tedavisi, uyum süreci gibi nedenlerle sıkıntılı geçse de, özellikle bir yılın sonunda diyaliz dönemine göre fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da olumlu gelişmeler yaşanıyor. Hasta gücünü ve sağlığını yeniden kazanırken yaşam kalitesi de artıyor. Kişiler artık bağımsız yaşamanın zevkine vardıkları için hem kendileri hem de aileleri daha mutlu hissediyor. Ancak bu süreçte hastanın takibi ve tedaviye uyumu da büyük önem taşıyor.”

Olumsuzlukları aşmak için değişim şart

Tedavide hastanın kendini ruhsal olarak iyi hissetmesinin de büyük rol oynadığına dikkat çeken Psikolog Yekta Korkmaz, kronik rahatsızlıkları olan kişilerde depresyon ve panik atak gibi rahatsızlıkların çok sık görülebildiğini söylüyor. “Nakil süreciyle beraber zaman içinde bu olumsuzlardan da kurtulmak için kişinin de hayatında değişiklikler yapması gerekiyor” diyen Korkmaz, özellikle böbrek hastalığıyla beraber şeker, tansiyon gibi başka rahatsızlıkları da olan hastalarda bu durumun daha büyük önem arz ettiğini söylüyor. Yekta Korkmaz, organ nakli bekleyen ve bu operasyonu yaşayan hastalara şu tavsiyelerde bulundu:

Yardım almaktan çekinmeyin

“Organ nakli kolay bir süreç değildir. Vücudun böbreğe alışması, uyum sağlaması, dengelerin düzelmesi için zaman gerekir. Nakil sonrası yaklaşık 1-3 ay içinde kronik böbrek yetmezliğinin yarattığı birçok sorun ortadan kalkmış olacak. Kendinizi daha sağlıklı hissedeceksiniz. Bu dönemde iniş çıkışların yaşanması normaldir, kendinizi buna hazırlamanız korkularınızı da azaltacaktır.

Nakil sonrası özellikle ilk aylarda korku, stres, suçluluk, üzüntü, uyku düzeninde bozulma gibi farklılıklar görülebilir. Bu olumsuzluklara odaklanmayın! Çünkü kronik böbrek hastalığı, vücudu hem ruhsal hem de fiziksel olarak etkileyen bir hastalıktır. Nakil sonrası kendinize daha çok zaman ayırarak, kendinize iyi gelen şeyler yapmaya çalışın. Hem ruhsal hem de fiziksel değişimlerin olduğu bu dönemde takıldığınız ne varsa mutlaka doktorunuzla paylaşın. Ruhsal olarak kendiniz mutsuz, kaygılı hissettiğinizde ve bu durumla baş edemediğinizde mutlaka yardım alın. Unutmayın, ruh iyi olmadan beden iyileşmez.


İlaç kullanımına ve kontrollere dikkat

Hastalar bazen kendilerini iyi hissettikleri için bazen de yan etkilerden dolayı ilaç kullanımını ihmal edebiliyor. Ancak ilaç kullanımı ve kontroller bu tedavinin en temel kuralıdır. İlaçlarla ilgili yaşadığınız sıkıntıları mutlaka doktorunuzla paylaşıp onun yönlendirmelerine göre hareket edin. Tedaviniz ne kadar eksiksiz ve düzenli olursa, doğacak sorunların da o derece azalır.

Egzersiz ve spor yapın

Böbrek nakli olmuş hastaların iş ve egzersiz yapabilme gücü hemodiyaliz ve periton diyalizi hastalarından daha iyidir ve normal insanlara yakındır. Daha sağlıklı bir bedene sahip olmak ve ilaçların yaratacağı yan etkileri en aza indirgemek için spor yapabilirsiniz. Ancak egzersize başlamak için böbrek naklinden sonra en az 6 hafta beklemelisiniz. Aerobik, bisiklet, yürüyüş, temiz bir denizde yüzmek sizin için en güvenilir egzersizler olacaktır. Egzersiz programınızı oluştururken mutlaka doktorunuza danışmayı da unutmayın.”

Nakil olmuş hastaların görüşleri

organ nakli

Esra Mutlu: “Korkulacak bir olay değilmiş”

“Böbrek hastası olduğumu öğrendiğim zaman, ‘ne olacak’ diye çok endişelenmiştim. 2 ay diyalize girdim. Bu süreçte çok yıprandım. Doktorum nakil olmam gerektiğini söylediğinde açıkçası korkmuştum ama öte yandan da artık diyalize girmek açıkçası korkmuştum ama bir yandan da diyalize girmek istemiyordum. Fakat ablam sayesinde bu zorlu süreci atlattım. Hiç tereddüt etmeden bana böbreğini verdi. Ve gördüm ki nakil olmak o kadar da korkulacak bir olay değilmiş. Nakil olduktan sonra eski hayatıma döndüm ve çok mutluyum.”

Bilal Şekeroğlu: “Yeniden doğdum”

“Böbreklerimdeki sorunu 2007 senesinde öğrendim. Aradan 7 yıl geçtikten sonra böbreklerim tamamen iflas etti. 2014-2016 yılları arasında kâbus gibi bir hayat yaşadım. Artık ne yemek yiyebiliyor ne de sosyal bir hayat yaşayabiliyordum. Sürekli uyku halindeydim ve ağrılarım çekilmez hale gelmişti. Her gün hastanenin acil bölümünde ağrı kesici serumlar alıyordum ki bunlar bile fayda etmiyordu. Umudumu yitirmiştim, diyalize girmemek için mücadele ediyordum. Sonunda annemle Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi’ne başvurduk. Yapılan tetkikler olumlu çıkınca annemin böbreği bana nakil edildi. Şu an nakil olduktan sonra 7. Ayındayım. Mutluyum, gülüyorum, hayatı seviyorum, adeta yeniden doğdum. Annem 60 yaşında ve onun da sağlığı şu an çok iyi. Nakilden sonra, ne verici ne de alıcı için hayatta hiçbir kısıtlama yok.”

Bağdagül Sarıca: “24 yıl diyalize girdim”

“14 yaşında diyalize başladım ve 24 yıl boyunca diyalize girdim. Ama nasıl dayandım, bir de bana sorun. Adeta yaşayan bir ölüydüm, ailece çok çaresizdik. O yıllarda ne organ nakli ne de organ bağışı vardı. Bu yüzden yıllarca diyalize girmek zorunda kaldım. 24 yıl sonra nakil oldum hayata döndüm. Artık diyaliz makinelerine son! Nakil olmak ve sağlığıma yeniden kavuşmak çok güzel. O yaşayan ölü gitti. Yerine kanlı canlı, yaşam dolu bir insan geldi. Yaşamak ne demekmiş anlamaya başladım. Herkesi organ bağışı yapmaya davet ediyorum. Organlarımız toprak olmasın, hayat kurtarsın.”

İbrahim Bakır- Organ Bağışçısı: “Eşimin gözlerindeki parıltıyı unutamam”


“8 yıl önce eşimin böbrekleri yavaş yavaş işlevini yitirmeye başladı. 2015 yılının sonlarına doğru doktorumuz “Ya diyaliz ya nakil” dedi. Hiç tereddüt etmeden eşime böbreğimi vermeyi kabul ettim. Nakil işlemi hızlıca tamamlandı. Operasyon başarıyla gerçekleşti. Ameliyattan sonra eşimin gözlerinde de o zamana kadar görmediğim bir pırıltı vardı, sancısı olduğu zamanlar bile önceden olmadığı kadar neşeliydi. Şimdi çok mutluyum çünkü eşim artık diyalize girmeyecek ve kimsenin yardımına muhtaç olmayacak.”

‘Organ’ Bağışı Haftası: ‘Organ’ nakli hayat kurtarır!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.