Bugün pek çok insan daha iyi bir iş, daha iyi bir eğitim kısacası daha iyi bir hayat için soluğu metropollerde alıyor. Metropollerde yaşamak ciddi fiziksel ve ruhsal hastalıklara neden oluyor.
Metropollerin sunduğu fırsatları bir yana bırakıp büyük resme bakıldığında ise bambaşka bir gerçek ortaya çıkıyor:
Medical Park Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Duygu Özol, metropollerde sıklıkla görülen “İstanbul bronşiti” ve “hasta bina sendromu” ile ilgili bilgiler paylaştı.
“İstanbul bronşiti” ve “hasta bina sendromu” gibi kavramlar pek çok kişi için tanıdık kavramlar olmayabilir. Fakat dönem dönem artan müzmin bir öksürükten (İstanbul bronşiti) ya da AVM’lere, plazalara girdiğinizde tıkanan bir burundan bahsedersek (Hasta bina sendromu) bu kavramları mutlaka tanıyacaksınız.
Prof. Dr. Duygu Özol, “İstanbul bronşiti”nin büyük şehirlerde hava kirliliğinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını, “hasta bina sendromu”nun ise çalışma hayatının bir parçası haline gelen plaza ve AVM’lerde kol gezdiğini anlatıyor. Özol, bu hastalıkların nasıl ortaya çıktığı ile ilgili şu bilgileri veriyor:
Öksürüğünüz İstanbul bronşiti olmasın?
Hava kirliliği, canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen, canlı hayatına ve ekolojik dengeye zarar verecek kadar havadaki yabancı maddelerin, normalin üzerinde miktar ve yoğunluğa ulaşmasıdır. Oluşan hava kirliliğinin en önemli nedenleri ısınma amaçlı, düşük kalorili ve kükürt oranı yüksek kömürlerin yaygın olarak kullanılması, motorlu taşıtlardan çıkan egzoz gazları, yanlış planlama sonucu şehir içinde kalan sanayi tesisleri ve hava/rüzgâr akımlarını bozan yüksek binalar oluyor.
“İstanbul Bronşiti” de büyük şehirlerin kirli havasından kaynaklanan, esas olarak kuru öksürükle seyreden, geceleri artıp uykudan uyandıran, bronşların aşırı duyarlılığından ortaya çıkan bir hastalık. Özellikle hastalık daha çok çocuk ve kadınları etkiliyor. Sigara içen kişilerde bu belirtiler daha ağır ve kalıcı olabiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Kanser Araştırmaları Derneği de hava kirliliğini ağır kanserojen madde olarak kabul ediyor ve bunun akciğer kanserine yol açtığını vurguluyor. Dünyada her yıl 7 milyon, ülkemizde ise 29 bin kişi hava kirliliğine bağlı hastalıklardan hayatını kaybediyor.
Akıllı binalar da hasta ediyor
Türkiye’de yaşayan her beş kişiden üçü “metropol” dediğimiz, nüfusu bir milyonu geçen büyük şehirlerde oturuyor. Bu hızlı şehirleşme oranları da hava kirliliği, iklim değişikliği ve çölleşmeye yol açarak ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor.
Dış ortamdaki kirlilikten kaçmaya çalışıldığı zaman ise “akıllı binalar” kavramıyla karşılaşıyoruz. Camların açılmadığı, havanın büyük havalandırma sistemleri ile temizlenmeye çalışıldığı ve çok katlı bu binalardaki olumsuz iç ortam koşulları insan sağlığını tehdit ediyor. Günümüz insanları, zamanlarının çoğunu iç mekânlarda geçirdiği için bu ortamların hava kalitesi de en az dış ortam hava kalitesi kadar önem taşıyor. Bu tür kapalı ortamlarda merkezi havalandırma sistemleri kullanıldığı için içeride bulunan havanın sadece yüzde 20’si yenilenebiliyor. Bu da doğrudan akciğerlerimize yansıyor.
Uzun süreler boyunca merkezi sistemle soğutulup ısıtılan binalarda çalışan kişilerde “hasta bina sendromu” saptanıyor. Hasta bina sendromunun en önemli nedenleri ısı yalıtımının ön plana çıktığı binalardaki yetersiz havalandırma koşulları, kimyasal ve mikrobiyal kirlilik. Hasta bina sendromu; belirli bir iç ortamdayken ortaya çıkan ve o ortam terk edildikten sonra kaybolan ve binada yaşayan kişilerin çoğunluğunu etkileyen semptomlar dizisidir.
Kronik yorgunluk, baş ağrıları, burun tıkanıklığı gibi belirtiler ile kendini gösterebilir. Bakımı kötü ve yetersiz yapılan klimaların içinde biriken ve çoğalan mantar sporları, polen ve bakteriler; boğaz ve solunum yolu hastalıklarına neden olur.