Karlar düşer, düşer düşer gülerim

Karlar eridiğinde altından yine eski manzara çıkacaksa istemiyorum ben, erimesin. Soğuktan donalım, kirpiklerimiz gözkapaklarımıza yapışsın ama o “karlar” erimesin. O yüzden hazır karlar duruyorken Zeki Müren’in dediği gibi: “Gülünüz efendim!” Mutlu günlere gülünüz.

Karlar düşer, düşer düşer gülerim

Kar: Doğu’muzdan eksik olmayan, İstanbul’a yağdığında olay olan ve benim hayran olduğum yağış tipi. Herkesin sevdiği o sessizliği, huzuru ben de çok seviyorum.

Karlar düşer…

Herkesi her zaman olduğundan daha yardımsever kılıyor kar. Ya da gerçekten insanları huzurlu kıldığı için içimizdeki o güzel insan çıkıveriyordur. Tabi içinizde hiç yoksa da mucizeler beklemeyin lütfen. Her şeye rağmen insanların o telaşla birbirlerini kollamalarını, kedilere köpeklere yardım etmek için kendilerini heba etmelerini çok seviyorum ben.


Mesela normalde sıkışık otobüslere duraktan binmeye çalışırsanız içeridekiler muhtemelen size bakıp oldukça sert şekilde “Kardeşim 5 dakkaya gelecek öbürüne bin!” derler ya da kediden korkan cici kızlarımız miyav sesini duyunca çığlık çığlığa bağırırlar ya. Kar yağınca öyle olmuyor o iş. O otobüslere huzur, cici kızlarımızın kapılarına da mamalar doluyor. Anlayış mı desem artık empati mi desem bilmiyorum.


Büyük umutlarla girdiğimiz 2017 en fazla bir saat bize sevimli görünüp sonra çirkin yüzünü göstermişken yağan bu huzurun iyi geldiğini düşünüyorum. Keza kırmızı ışıkta 3 saniye beklemeye tahammül edemeyen insanların “birlik olalım yauv” demelerini hep sevimsiz buluyordum ama son 2 günde gördüklerim umutlarımı, karı yarıp inadına sırıtan yeşilliklere çevirdi. Hoş umutlanmak için yer arayan biri olduğum çoktan anlaşılmıştır sanırım ama son günlerde küsüp arkasını dönen panda yavruları gibi bir halim var. “Her şey üst üste geliyor ya ondan sanırım” geyiği yapmayacağım elbette, sebebini hepimiz biliyoruz! Her gün sokakta size bakıyorum ben, gözlerinize ve gördüğüm tek şey huzursuzluk, mutsuzluk. Siz de bana bakıyorsanız farklı bir manzara vermeye çalışsam da anlıyorsunuzdur halimi. Ölü toprağı var üzerimizde, kendini yalnız hisseden milyonlar var maalesef.


Umarım bu beyaz örtü hayatımıza da yeni, bembeyaz bir sayfa olmuştur. Temizlemiştir kan kızılını ölü toprağını. Lakin öyle olmadıysa yani karlar eridiğinde altından yine eski manzara çıkacaksa istemiyorum ben, erimesin. Soğuktan donalım, kirpiklerimiz gözkapaklarımıza yapışsın ama o “karlar” erimesin. O yüzden hazır karlar duruyorken Zeki Müren’in dediği gibi: “Gülünüz efendim!” Mutlu günlere gülünüz.

İstanbul’da yoğun kar yağışı başladı!

İstanbul’da okullar tatil mi? 15 ilde kar tatili!


Tayfun Yıldız
1997 yılının Mart ayında İstanbul’da doğdum. İki çocuklu bir ailenin büyük çocuğuyum. Çocukluğumu İstanbul’da nadir yeşil kalan yerlerden olan Çengelköy’de geçirdim. Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi'nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okumaya hak kazandım. Avrupa Hukuk Öğrencileri Derneği'nde aktif şekilde görev almaktayım. Kendimi gezgin olarak nitelemek yanlış olmayacaktır sanırım. Şimdilik 9 ülke 15 şehirle bir başlangıç yaptığım söylenebilir. Zira hayata dair hedeflerim arasında her kıtaya gitmek var, Antarktika dahil. Gelecekte hayatıma bir avukat ve yazar olarak devam etmek istiyorum.