Otizmin 3 yaşına kadar farkedilmesi mümkün

Doğal gelişim basamaklarında aksama görülen otistik bozukluk, kız çocuklarına oranla erkeklerde 4 ila 5 kez daha sık görülüyor.

Otizmin 3 yaşına kadar farkedilmesi mümkün!

Abdi İbrahim Otsuka Medikal Direktörlüğü; Dünya Otizm Farkındalık Günü vesilesiyle hastalığa dair bilinmesi gerekenleri aktarıyor.

Yaşamın ilk üç yılında hastalığın belirlenmesinin mümkün olacağına işaret edilirken, otizmin karşısındakini anlama, kendini ifade etme gibi sosyal etkileşim ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli becerilerin gelişiminde gecikme ya da sapmayla fark edilebileceğine, ilgi alanının kısıtlı olmasının ve hareketlerin tekrarlayıcı olmasının hastalığın belirtisi olabileceğine dikkat çekiliyor.


Erken tanı, zamanında, uygun müdahale ve düzenli takiple otizmin tedavi edilmesinin mümkün olduğu belirtiliyor.

Otizmin görülme sıklığı yüzde 0,2 -0,5

Klasik otizm tanısı olmamakla birlikte otistik bozukluk belirtilerinden bazılarını taşıyan bireylerin de otistik yelpaze içinde değerlendirildiğinde sıklığın yüzde 4’e yükseldiğini belirtiliyor.

Bebek, kazanması beklenen becerilerden bazılarını hiç geliştirememiş olabileceği gibi kimi durumlarda kazanılan becerilerde gerileme, kayıp gerçekleşebilir.

Bebek, 6 aylıkken kişileri tanımıyor, gülümsemiyorsa, 1 yaşında işaretle göstermiyor, oyunlar oynamıyor, anlamlı 1-2 kelime söylemiyor, adıyla seslenildiğinde bakmıyor, göz teması kurmuyorsa; 2 yaşında oyuncaklarla amaca uygun şekilde oynamıyorsa, taklide ve kurmacaya dayalı oyun oynamıyor, çevresinde olup bitene ilgisiz görünüyor ve bir ilişki ihtiyacı göstermiyorsa gelişim basamaklarında bir sorun yaşandığını düşünmek gerekir.

Otistik bozukluğu olan çocuklarda, gelişimsel basamaklardaki bu gecikmeye ek olarak anlamsız el çırpma, sallanma, dönme gibi tekrarlayıcı hareketler gözlemlenebilir.

Sık rastlanan belirtiler arasında gündelik rutinlere katı biçimde bağlı olma, değişikliğe aşırı tepki gösterme, dokunma, ses, acı gibi duyusal uyaranlara çok az ya da çok fazla yanıt verme sayılabilir.

Bu belirtilerden herhangi birinin çocuklarında bulunduğunu düşünen anne-babaların zaman geçirmeden bir uzmana başvurması son derece önemli. Böylece gelişimdeki sorun ve derecesi belirlenebilir, durumun otistik bozukluğa işaret edip etmediği saptanabilir ve uygun tedavi seçenekleri oluşturulabilir.


Otistik bozukluk belirtilerinin sayısı ve şiddeti bireyler arasında farklılık gösterebildiği gibi, bu belirtiler zaman içinde değişebilir. Zihinsel kapasite, uyum becerileri, ek tıbbi-psikiyatrik sorunların bulunup bulunmaması gibi etkenler de eklendiğinde otizmin görünümü çeşitlenebilir.

Birkaç alanda ancak ciddi düzeyde sorun yaşayan bireyler de, birçok alanda ancak hafif düzeyde sorun yaşayanlar da otistik bozukluk yelpazesinde yer alabilirler.

Kalıtımsal genetik önemli bir etkiye sahip

otizm

Otistik çocukların kardeşlerinde yüzde 3 ila 8 oranında görülürken, tek yumurta ikizlerinde ise bu oranın yüzde 60 ila 90 arasında olduğu biliniyor. Otistik bozukluk tanısı almış çocukların ailelerinde içe kapanıklık, sosyal ilişkilerde güçlük ve dil gelişiminde sorunlar topluma kıyasla daha sıktır. Sorunun genetik temeline işaret eden bu bulgulara rağmen otizme neden olan mekanizma henüz tam olarak açıklığa kavuşturulmuş değildir.

Otizmin ortaya çıkışında çevresel faktörlerin etkisi ise oldukça tartışmalıdır. Aşıların, besinlerdeki katkı maddelerinin etkisi üzerine çok söz söylenmekle birlikte böyle bir ilişkiyi gösteren bilimsel kanıt yoktur.

Otizm tedavisinde amaç;

Çocuğun yaşına uygun iletişim becerilerini geliştirmesini sağlamaktır. Bu amaçla sözel ve sözel olmayan iletişim becerilerini geliştirmeye yönelik özel eğitim programları, dil ve iletişim terapileri erken dönemde başlamalıdır.

Otizmli çocukları sosyal hayatın olabildiğince içinde tutmak ve eğitim almalarını sağlamak hastalığın olumlu gidişatı için önemlidir. Bu açıdan otizmlilerin sağlıklı yaşıtlarıyla aynı okulda kaynaştırma eğitimi almalarının önemi büyüktür.

Ailenin çocuğun iletişim tarzını kavramasına ve geliştirmesine yardımcı olacak eğitim ve destek sağlanmalıdır. Bu süreçte okul, anne-baba ve çocuk psikiyatristinin işbirliği içinde olması hastalık gidişatını olumlu etkiler.


Duyuların düzenlenmesine ve bedensel aktivitelere dayalı terapiler, dans ve müzik çalışmaları yararlı olabilir. Otizmle birlikte görülen dikkat ve davranış sorunları eğitime uyumu ve katılımı bozabilir. Bu durumlara yönelik ilaç tedavilerinin olumlu etkilerini ortaya koyan çok sayıda bilimsel çalışma mevcuttur.

Dünya Otizm Günü: Işıklar otizm farkındalığı için yanacak


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.