Kıdem tazminatı: Ekonomik kriz derinleşiyor!

AKP iktidarının yakın zamanda kamuoyunun önüne getireceği kıdem tazminatı konusu üzerine bir kez değil, birçok kez durup düşünün, sorun, sorgulayın!.. Neden mi?

kıdem tazminatı ekonomik kriz derinleşiyor

Hükumetin emekçilerle mücadelesi: Kıdem tazminatı

Her zaman sorgulanmalıdır. Birey neden vardır; devlet, neden bireyin başındadır…

Hiç sorguladınız mı bunu? Sorgulamadıysanız bundan sonra muhakkak sorgulayın! Devlet, bireyin toplum içerisinde huzuru, güvenliği, daha müreffeh yaşamı için vardır. Bu taktirde devlet, kendi vatandaşının ekonomik ve sosyal yaşamının hukukunu güvence altına alarak halkın yaşamının devamı için kamu nezdinde niteliğini korur…


Bugün devletin başında bulunan AKP iktidarı ise… O taktirde bireyin bu güvencesini sağlayacak olan da AKP iktidarının ta kendisidir.

Peki AKP iktidarı halkın bu güvencisini sağlamakta mıdır? Bugüne kadar yapılanlara bakıldığında sağladığını söylemek zor!

Neden zor?

Yeni bir konu gündemde. Konu kıdem tazminatı…

Aslında yeni de değil! Ben bir yıldır belirli aralıklarla yazıyorum. Ülke, bir yıla yakın süredir ciddi anlamda ekonomik krizle karşı karşıya. Hükumet, bu krizi en az hasarla atlatmak için “gizli zam”lar yaptı, bunu da faturalara yansıttı. Açık zamlar olmadı mı? Olmaz olur mu? En basiti akaryakıt zamları bunun en açık kanıtı. Bunların ötesinde krizin geldiğini gösteren en önemli ekonomik gösterge ise iktidarın getirdiği Bireysel Emeklilik Sistemi (BES)‘ydi. Bunun yanında 2016 yılında yapmak isteyip de toplumun tepkisinden çekindiği için gündeme pek de getiremediği kıdem tazminatı konusuydu…

bireysel emeklilik sistemi bes 72 yaş kıdem tazminatı

Geçen aylarda ekonomi ile ilgili yazdığım yazılarda tazminat konusunun tekrar gündeme gelebileceğini yazmıştım. İşte o gün bugündür, kıdem tazminatı konusu tekrar gündemde. Hükumet bunu neden yapıyor? Ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle…

Ülke ekonomisi ciddi anlamda dar boğazda!

Hatırlanacağı üzere devlet geçtiğimiz aylarda bir Varlık Fonu kurdu. Bu fonun kurulmasının nedeni bu krizi hızlı bir şekilde bertaraf etmek içindi…


Kıdem tazminatının gündeme getirilmesi ile hükumet gerçekten işçisini mi düşünmektedir? Eğer böyle düşünenler varsa onlara geçmişten bir şeyler hatırlatmak gerekir!..

Bakın, size şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, AKP iktidarının uygulamaları emekçi lehine olabilecek düzenlemeler değildir! Hükumet içerisinde olan kimseler ya bir iş ortağıdır ya da işverenlerle bir bağı vardır! Örneğin Başbakan Binali Yıldırım’ın Hollanda ile kriz ortamındayken Hollanda’daki şirketleri gündeme gelmişti…

kıdem tazminatı ekonomik kriz akp

7 Haziran 2015 seçimlerine giderken CHP “Asgari ücrete zam yapacağız” derken; AKP, “Kaynak gösterin, halkı kandırmayın!” demişti. Sonra bir baktık ki, AKP asgari ücrete zam yaparak 1.300 TL yapmış. Demek ki kaynak oluşturulabiliyormuş! Demek ki asgari asgari ücrete zam yapılıyormuş!

AKP iktidarının emekçiyi düşündüğünü asla düşünmüyorum! Bunun gerekçelerini daha sonraki yazılarımızda kaleme alırız…

AKP’nin kıdem tazminatı ile, emekçinin sigorta primini işveren lehine çevirerek emekçinin aleyhine olacak bir formülle tarafların karşısına çıkabilir. Çıkabilir diyorum, çünkü bunun içeriğini şu an için işçi sendikaları dahi bilmiyor!

Örnek vermek gerekirse gelecek fon sistemi ile birlikte, 30 iş günü sigorta priminin 15 güne kadar düşebileceği konuşuluyor. Bunun detaylarını önümüzdeki günlerde göreceğiz…

Bugün toplum içinde “parya” gibi yaşam süren bir emekçi kesimi ile karşı karşıya olan bir Türkiye var! Her dönemde sömürü siteminin çarklarında ezilen bir emekçi sınıfı var. Her türlü zorluğa karşı yaşamaya çalışan emekçi kesiminin karşısına AKP iktidarı ne çıkartır bilinmez; ancak emekçiler; siz, bu sömürü düzenine ses çıkarmalısınız! Yoksa ülkede “parya” sistemi, AKP’nin uygulamaları ile tüm hızıyla devam edecektir.


Ey emekçi sınıfı, AKP’nin alacağı kararları düşünürken ya da sorgularken Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “bıçak kemikte” şiirini dinlemenizi tavsiye ederim…

İşte size bir AKP ekonomi tablosu


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…