Skolyoz hastalığının görülme yaşının düştüğü belirtilerek, bu hastalıkla mücadelede egzersizin de önemli olduğunun altı çiziliyor.
Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri’nin yaşam kalitesini yükselten tavsiyeleri paylaşmak için oluşturduğu “İyi Yaşa” platformunda önerilerde bulunan Klinik Pilates Eğitmeni Ayça Kaşıkçı, son yıllarda çocuk ve ergenlerde Skolyoz hastalığının görülme oranının arttığına dikkat çekiyor.
Kaşıkçı sözlerine şöyle devam ediyor: “13 yaşında ergenliğe yeni girmiş bir genç kız, “Ayça Abla kaç gündür sırtım ve belim çok ağrıyor, ne yapmalıyım sence?” demesiyle başladı her şey!
Önce zorlayıcı hareket vs gibi bir şeyler yaptı mı onu konuştuk; sonrasında çantasının ağırlığını kontrol ettik. Ama hiçbiri bana bahsettiği gibi bir ağrıya/sancıya sebebiyet veremezdi! Ve 2 hafta boyunca, aralıklı da olsa, sürmezdi!
Meslek deformasyonu diyebileceğimiz şekilde; ilk aklıma gelen ergenlikle gelişen “İdiopatik Adölesan Skolyozu” oldu. Kendisine hiçbir şey söylemeden sırtında gerekli kontrolleri yaptım ve maalesef iç sesim haklı çıktı. O nedenle annesine gerekli tetkiklerin yapılması için doktora yönlendirdim ve sonuçta Scheuermann Kifozu ve Skolyozu çıktı…
Yapılan araştırmalarda, çocuk ve ergenlerde skolyoz görülme riskinin son 10 senede yüzde 50 artış gösterdiğini ortaya koymaktadır! Bu nedenle ne kadar erken tanı ve bununla beraber yapılan düzenli egzersiz; o kadar skolyoz eğrisinin gelişimini azaltabilmektedir.
Peki nedir bu skolyoz?
Skolyoz; omurganın, üç ayrı planda (aksiyal, sagital ve frontal) sapma göstermesi ile oluşan dizilim patolojisidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), frontal planda 10 derecenin üzerinde sapmasını “skolyoz” olarak kabul etmektedir.
Daha basit anlatmak gerekirse; oluşumların yüzde 80’ninde nedeni belli olmayan, omurganın sağa ya da sola açı vererek sapması; sırtta bir “C” ya da sırt ve belde “S” çizmesidir. Fonksiyonel ve Yapısal olmak üzere ikiye ayrılabilir.
Fonksiyonel olan skolyoz; kas spazmı, bacak boy farkı, pelvik tilt, vertebral kırık gibi nedenlerden oluşur. Sapmada derece ilerlemez. Rotasyon, aksiyal hareket yoktur ve tedavi ve egzersize cevap verir.
Yapısal Skolyoz ise; nedeni belli olan (nöromüsküler, tümör, travma, doğumsal anomali gibi nedenler) ve nedeni belli olmayan (erken başlangıçlı skolyoz, 3-10 yaş arası; İdiopatik Adölesan Skolyozu; yetişkin skolyozu veya postoperatif skolyoz) sapmalar olarak sınıflandırabiliriz.
Risk faktörlerine bakarsak; kızlarda daha sık ve daha ilerleyici seyredebilmektedir. Skolyozlu kızlar yaşıtlarından daha uzundur ve boy uzaması devam ettikçe sapma derecesinin kötüleşme riski vardır. Aynı şekilde skolyozlu kızlarda yeme bozukluğu 10 kat daha fazladır. Bu nedenle osteoporoz sekonder risk olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Skolyozun, kifoz (sırt bölgesinde kamburumsu görüntü) ile beraber bulunmasına ise; Scheurmann Kifozu ve Skolyozu olarak adlandırılır. İşte bu noktada sapma derecesinin artışı ve derecesi çok daha büyük önem kazanır.
Skolyozlu kişilerde; sapma derecesi 45 derecenin üstündeyse kalp, akciğer ve spinal kanal sorunları söz konusu olabilir. 60 derece üstü ise, yaşamsal tehdit oluşturabilir. Yetişkin skolyozunda belirgin bir kötüleşme varsa kişi osteoporoza yönelik mutlaka kontrol edilmelidir.
Skolyozlu kişilerin hayatlarını en kolaylaştırıcı şey; egzersizdir!
Hayatlarının bir parçası olarak sürekli egzersiz yaparak öncelikle sapma derecesini kontrol altında tutabilirler ve aynı zamanda da ağrılarını azaltabilirler.
Skolyozlu kişilerde 25-50 derece aralığında vital kapasite yüzde 30 oranında azaldığından ötürü, bu kişilerin egzersizlerinin en önemli parçası nefes egzersizidir.
Kişiye doğru nefes alış-verişi öğreterek onların akciğer ekspansiyonunu ve vital kapasitesi arttırılabilir. Pilates bu noktada devreye girerek, kişinin nefesle koordineli şekilde çalışmasını, postürünü düzeltmeyi, esnekliğini artırmasını ve kasların güçlenmesini sağlamaktadır.
Skolyozlu kişilerde, düzenli yapılan Pilates kişinin hayat kalitesini çok önemli oranda arttırmakta ve ağrılarını dindirerek yaşama sevincini tekrar kazandırmaktadır.
Aynı zamanda sapma derecesinin artışını engelleyerek, bazı durumlarda, hem görüntüsel hem de fiziksel olarak kişinin daha sağlıklı olmasını sağlamaktadır.
Bedenle zihnin ortak çalışması olan Pilates, tüm bedeni taşıyan omurgadaki bu rahatsızlık için “hayatın yüklerini taşırken yalnız değilim, kendimi çaresiz ve mutsuz hissetmiyorum” düşüncesini vererek onun zihinsel olarak da iyileşmesine destek olmaktadır.