Zayıf karnenin altındaki sebepler neler?

Yoğun bir eğitim yılını geride bırakan milyonlarca öğrenci, yaz tatiline girmeye hazırlanıyor. Cuma günü son ders zili çalacak ve öğrenciler karne alacak.

Zayıf karnenin altındaki sebepler neler?

Zayıf karnenin değerlendirilmesinde anne ve babaların özeleştiri yapmaları gerektiğini belirten uzmanlar, “Akademik başarısızlığın sebebi, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Özgül Öğrenme Güçlüğü ve zeka geriliği sorunları olabilir” uyarısında bulunuyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Kliniği’nden Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Yrd. Doç.Dr. Başak Ayık, uzun ve yorucu bir eğitim yılını geride bırakan tüm öğrencilerin karne almak için geri sayıma başladığını hatırlatarak “Tüm öğrencilerin emeklerinin karşılığını aldığı, güzel karneler ile buluşmasını diliyorum” dedi.


Karne sadece çocuk ve gence ait bir değerlendirme değil!

Karnenin sadece öğrencinin değerlendirmesini gösteren bir belge olmadığına dikkat çeken Uzmanı Yrd. Doç.Dr. Başak Ayık, “Karne öğrenci ile ilgili birçok bilgi verebildiği gibi, ailesiyle, aile içi davranış ve tutumlarla, ailesinin çocuğunun sorunlarını ne ölçüde farkında olduğu ve yardımcı olmak için adımlar atıp atmadığına dair de bilgi vermektedir. Ancak maalesef genel tutum karneyi sadece çocuk ve gence ait bir değerlendirme olarak görmek şeklinde oluyor” diye konuştu.

Kötü karnede anne babalar özeleştiri yapmalı

kötü karne

Zayıf notlarla dolu bir karneye ebeveynlerin ani ve aşırı olumsuz tepkiler vermemesi gerektiğini ifade eden Uzmanı Yrd. Doç.Dr. Başak Ayık, “Kötü karne ne koşulda gelirse gelsin ebeveynler bu sonucun altında yatan faktörleri araştırıp, sorunu ortadan gidermek için kendi üzerlerine düşen görevleri yapmalılar. Yani aslında bunu olumsuz sorunları olumlu sonuçlara çevirmek için bir fırsat olarak değerlendirebilirler” dedi.

Çocuk ve gençlerin gerek davranışları gerekse akademik başarılarında ailelerin rolünün çok önemli olduğunu vurgulayan Ayık, ailenin çocuğun çabasını mutlaka takdir etmesi gerektiğini ifade etti. Yrd.Doç.Dr. Başak Ayık, şunları söyledi:

“Her bireyin ilk eğitim aldığı yer, yani “ilk okulu” öncelikle aile ortamıdır. Kişi gerek ailesinden aldığı genetik özellikler yani zeka, öğrenme becerisi, kişilik özellikleri, gerek mizacı, gerekse aile içindeki davranış ve tutumlara göre kendi hayatında çeşitli davranışlar sergiler.

Ancak maalesef bazı anne babalar kendi akademik hayatlarını ve kendi hayatlarını hesaba katmayarak çocuklarından yapabileceklerinden çok daha fazlası için beklenti içine girebilmektedir. Bilinçli veya bilinçsiz olarak kendi gerçekleştiremedikleri hedefleri çocuklardan bekleyebilirler.

Her çocuğun başarısı kendi kapasitesine ve verdiği çabaya göre değerlendirilmelidir. Hiç çaba sarfetmeden elde edilen bir başarı anlam taşımamalı, bunun tam tersi olarak elinden gelen tüm çabayı göstermesine rağmen düşük notlar alan bir çocuğun ise çabası her zaman takdir edilmelidir.”

Zayıf karnenin altındaki sebepleri araştırın

Zayıf karnenin altında yatan sebeplerin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç.Dr. Başak Ayık, “Zayıf notlar görüldüğünde altında yatan sebepleri araştırmak ve gerekli noktalarda çocuk-gençlere destek sunmak görevi anne ve babalara aittir. Bu konuda destek sunmayan ve görevini yerine getirmeyen ailelerin kötü karne görünce kendilerine de pay çıkarmaları gerekir” dedi.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’na dikkat

“Akademik başarısızlığın sebebi olarak en sık gördüğümüz durum Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu’dur” diyen Başak Ayık,

“Bu durum üç şekilde görülebilir. Birincisinde dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik bir arada yer alır, ikinci durumda çocuğun dikkati iyidir ancak aşırı derecede hareketli olabilir, üçüncü durumda ise hareketsiz ve sessiz olan bir çocuğun dikkati iyi olmayabilir. İlk iki durumda çocukların hareketliliği dışardan farkedilip, sınıfta düzen bozukluğuna yol açtığından erken başvuru ile önlem alabiliyoruz ancak üçüncü tabloda çocukta davranışsal bir problem eşlik etmediğinden çok geç fark edilebiliyor. Dikkati sürdürememe kişinin isteyerek yapabildiği bir durum olmadığından bu durumda akademik problemler görülebiliyor” diye konuştu.


Yrd. Doç.Dr. Başak Ayık, şöyle devam etti:

“İkinci en sık görülen durum “Özgül Öğrenme Güçlüğü”dür. Bunun içinde disleksi (okuma bozukluğu), disgrafi (yazı yazma bozukluğu ) ve discalculi (matematik öğrenme bozukluğu) yer alır. Bu tabloda beynin öğrenme alanları ve sistemleri ile alakalı bir bozukluk söz konusudur. Fark edildiğinde uygun terapiler ile çocuğun akademik hayatı desteklenmelidir. Yine sık görülen sebeplerden biri zeka gerilikleridir.

Çocuk ve ergen psikiyatri uzmanlarının değerlendirmesi sonucunda gerekli gördükleri hastalarda ayrıntılı testlerde tanı konulmaktadır. Bunun dışında depresyon, kaygı bozuklukları ve bazı diğer psikolojik sorunlarda da akademik hayatta problemler görülebilmektedir.”

Maddi ödüller sorumluluk duygusunun gelişimini olumsuz etkiliyor

Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, karne ile beraber gündeme gelen ödül konusuna da değindi. “Ödüller davranış psikolojisinde ve çocuk gelişiminde önemli yer tutar” diyen Başak Ayık, “Ödül kavramı ise kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Karne hediyesi-ödülü ise genellikle dönem başından itibaren evlerde dillendirilmeye başlanır.

‘Hepsi 5 gelsin, sana o oyuncağı alacağım’, ‘Takdir alırsan o istediğin … alacağım” veya hiç istemediğimiz “Arkadaşını geçersen sana istediğin … oyuncağını alacağım” Örneklerden anlaşıldığı üzere hepsi maddi içerikli genellikle çocuğu motive etmek için sunulan ancak aslında bir yandan sorumluluk duygusunun gelişimini olumsuz yönde etkileyen söylemlerdir.

Öğrencilik döneminde bir çocuğun yapması gereken standart davranışlar tanımlanmalı. Çocuk bu görevlerini bir kazanç elde etmek için değil yapması gereken bir sorumluluk olduğu için yapmalı.

Son yıllarda maalesef çocuklara sunulan ödüller genellikle maddi olmaktadır. Bu da çocukların duygusal dünyalarının fakirleşmesine, materyalist ve memnuniyetsiz insanlar olmasına yol açabilmektedir. Danışanlarıma her zaman söylediğim gibi maddi ödüller yerine duygusal ödüller tercih edilmeli” diye konuştu.

Karne aşırı coşkulu karşılanmamalı

Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, “Bu konudaki diğer önemli bir nokta ise iyi bir karneyi aşırı coşkulu bir şekilde karşılamamak. Yani kötü karnede olduğu gibi iyi karnede de aşırı tepkilerden kaçınmak gerekiyor. Eğer çocuk ailesinin başarıya aşırı derecede önem verdiğini düşünürse, onların sevgisini ve takdirini kazanmak için performans kaygısı ve sınav kaygısı yaşayabilir” uyarısında bulundu.

Çocuklar yaz tatilini nasıl değerlendirmeli?

Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, uzun yaz tatilinin değerlendirilmesi konusunda da şunları tavsiye etti:

“Tatil dinlenmek ve yenilenmek için bir fırsattır. Eğitim yılının yorgunluğunu atmak için sevdikleri etkinliklere vakit ayırmalı, sosyal etkinliklere katılmalılar. Kitap okumalarını, bunu sevdikleri bir alışkanlık haline getirmelerini öneririm. Hem kelime dağarcıklarını hem zihinsel kapasiteleri hem kendilerini ifade etme becerilerini arttırmak suretiyle özgüven duygularını olumlu etkileyecek bir aktivitedir. Eğer kötü bir eğitim dönemi geçirmişler ise eksik oldukları konuların telafisini bir şekilde tatil içine yaymalarını, böylece önümüzdeki eğitim yılını daha rahat geçirebilmelerini dilerim.”

Aileler çocuklarla bir arada geçirilmesi konusunda tatili nasıl değerlendirmeli?

Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, son olarak anne ve babalara şu önerilerde bulundu:


“Günümüz anne babalarının yoğun iş hayatı nedeniyle çocuklarıyla tatilde beraber vakit geçirme şansı maalesef pek bulunmuyor. Burada önemli olan geçirilen zamanın miktarı değil kaliteli vakit geçirme dediğimiz, etkin iletişim ve paylaşım içinde olan vakitlerdir. Yer, zaman ve mekândan bağımsız olarak tatilde veya tatil dışı aile olarak etkin iletişim kurulan zamanların miktarını ellerinden geldiği ölçüde arttırmalarını öneririm.”

Çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite özellikleri


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.