Meme kanseri belirtileri: En çok merak edilen sorular

Dünyada dünyada her yıl yaklaşık 2 milyon kadına meme kanseri tanısı konuyor. Ülkemizde de bu durum pek farklı değil. Tedavideki başarının artmasının temelinde ise meme kanseri konusunda farkındalığın artması sonucunda tanının erken konulabilmesi yatıyor. Peki meme kanserinde doğru sanılan yanlış bilgiler neler?

Meme kanseri: En çok merak edilen doğru ve yanlışlar

Öyle ki her 8 kadından 1’i yaşamının bir döneminde meme kanserine yakalanıyor. Güzel haber ise son yıllarda tanı ve tedavisindeki gelişmeler sayesinde meme kanserinin artık ölümcül bir hastalıktan çıkıp kronik bir hastalığa dönüşmesi.

Tedavideki başarının artmasının temelinde ise meme kanseri konusunda farkındalığın artması sonucunda tanının erken konulabilmesi yatıyor. Buna rağmen meme kanserinde risk faktöründen cerrahi tedavisine kadar birçok konuda kulaktan kulağa yayılan hatalı bilgiler bir yandan tanıyı geciktirerek tedavinin başarısını olumsuz yönde etkilerken bir yandan da hastaların gereksiz kaygılara kapılmalarına neden oluyor.


Acıbadem Altunizade Hastanesi Meme Kliniği Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Can Atalay meme kanserinde doğru sanılan yanlış bilgileri anlattı, önemli bilgiler verdi.

Yanlış: Meme kanseri genç yaşlarda görülmez

Doğrusu: Meme kanseri yaş ilerledikçe daha fazla saptanan bir kanser türü olmasına karşın, ülkemizde, 35 yaş altında tanı konulan meme kanseri hasta sayısı giderek artıyor. Resmi meme kanseri tarama programında mammografi çektirme yaşının 49’dan 40’a indirilmesi de bu bulgunun doğruluğuna işaret ediyor. Meme kanserinin genç yaşta görülmeye başlamasının nedenlerinin tespit edilmesi zor olmakla birlikte, toplumun beslenme alışkanlıklarının değişmesi ve kilolu bireylerin sayısının toplumda artması dikkat çekiyor.

Yanlış: Ailede bir akrabanın meme kanseri olması meme kanserine yakalanma riskini çok artırıyor

Doğrusu: Meme kanserinde ailesel risk artışı için belirlenmiş kriterler mevcut. Bu kriterlere göre ailede kişinin birinci derece akrabalarından (anne, kız kardeş, teyze, hala) en az 2’sinde meme kanseri saptanması gerekiyor. Ayrıca, ailede yumurtalık (over), rahim (endometrium) ve bağırsak kanseri gibi kanserlere sık rastlanması da ileri tetkiklerin yapılması için uyarı niteliği taşıyor.

Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Can Atalay gerçek riskin ise ancak genetik danışmanlık sonucu yapılacak genetik testlerle belirlenebileceğini vurgulayarak, “Genetik testlerin pozitif olması meme kanserine yaşam boyunca yakalanma riskinin yüzde 70-80’lerde olduğuna işaret ediyor” diyor.

Yanlış: Memede saptanan kistler (fibrokistik hastalık) kanser riskini artırıyor

Doğrusu: Memede saptanan kistlerin yüzde 90-95’i sıvı içeren basit kesecikler oluyor. Bu tipteki kistlerin 6 ay – 1 yıl arayla izlenmeleri gerekiyor. Daha az oranda karşılaşılan karmaşık (kompleks) kistler ise sıvının yanı sıra katı alanlar da içerdiğinden iğne biyopsisi yapılmasını gerektirebiliyor. İğne biyopsisi ile hem kist içindeki sıvı boşaltılıyor hem de kistin katı kısımlarından patolojik inceleme için örnek alınabiliyor.


Yanlış: Memede saptanan kitleden biyopsi yapılması kanserin yayılmasına neden oluyor

Doğrusu: Biyopsi sırasında ve sonrasında meme kanserinin yayılma riski çok düşük oluyor. Meme kanseri tanısı ilk aşamada iğne biyopsisi ile konuyor ve bu tip biyopsi açık cerrahi biyopsiye kıyasla herhangi bir yayılma riski taşımıyor. Ayrıca, cerrahlar ameliyat sırasında kanser hücrelerinin yayılmasını önlemek için özel teknikler kullanıyor.

Yanlış: Meme kanseri teşhis edilen kadınlarda mastektomi ameliyatı (memenin tamamının alınması) mutlaka gerekiyor

Doğrusu: Son 30-35 yılda yapılan çalışmalar hastaların yüzde 70-80’inde meme korunarak tümörün güvenli cerrahi sınırlarla çıkartılabileceğini gösteriyor. Meme koruyucu cerrahi ameliyatı yapılan kadınların geride kalan meme dokusunda tümör nüksü olmaması için ışın tedavisi (radyoterapi) almaları gerekiyor. Meme boyutuna göre tümörü büyük olan hastalarda ameliyat öncesi ilaç tedavisiyle (kemoterapi veya hormon tedavisi) tümör boyutu azaltılarak meme koruyucu cerrahi yapılabiliyor.

Yanlış: Meme kanseri için uygulanan meme koruyucu cerrahi sonrası estetik açıdan iyi sonuçlar elde edilmiyor

Doğrusu: 1990’lı yıllardan sonra meme kanserinin tedavisinde meme koruyucu cerrahinin artan oranlarda uygulanması hastalar arasında estetik kaygıları da ön plana çıkardı. Bunun sonucunda ameliyat sırasında ameliyat edilen meme içindeki dokuların yer değiştirmesi temeline dayanan onkoplastik cerrahi teknikleri geliştirildi. Bu teknikler kullanılarak memede mevcut olan daha büyük tümörler güvenli cerrahi sınırlar sağlanarak ve daha iyi estetik sonuçlar elde edilerek çıkartılabiliyor.

Yanlış: Şeker içeren besinleri fazla tüketmek meme kanserini tetikliyor

Meme kanseri: En çok merak edilen doğru ve yanlışlar

Doğrusu: Kilo alımı vücutta yağ dokusunun artmasına ve meme kanserini tetikleyen östrojen hormonu yapımının artışına neden olabiliyor. Özellikle menopozda olan kadınlarda fazla yağ dokusu, östrojenin vücuttaki tek kaynağını oluşturuyor. Bu nedenle menopoz dönemindeki kadınlar meme kanseri açısından daha fazla risk altında oluyor. Ancak kanser hücrelerinin şekeri (glukoz) normal hücrelere göre daha fazla tükettikleri deneysel çalışmalarda gösterilmesine karşın, yapılan klinik çalışmalarda daha fazla şeker tüketmenin meme kanserinin seyrini kötü etkilediğine dair bir sonuca varılamamış.

Yanlış: Meme kanserinde koltukaltına yönelik ameliyattan sonra her zaman o taraftaki kolda şişlik (lenfödem) oluyor


Doğrusu: Meme koruyucu cerrahiye benzer şekilde koltuk altına (aksilla) yönelik yapılan ameliyatlar da artık daha sınırlı oluyor. Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji uzmanı Doç. Dr. Can Atalay koltuk altı ameliyatında, ameliyat öncesi işaretlenen lenf bezlerinin bulunup çıkartıldığını ve ameliyat sırasında patoloji uzmanı tarafından incelendiğini belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Eğer lenf bezlerinde meme kanseri yayılımı saptanmazsa ameliyata devam edilmiyor. Koltuk altındaki lenf bezlerinin tamamı ancak hastalığın o bölgeye yayıldığının kanıtlanması sonucunda çıkartılıyor. Bu şekilde, gereksiz koltuk altı ameliyatları ve kolda oluşacak şişlikler (lenfödem) azalıyor.”

Karaciğer hastalarına iyi gelen yiyecekler neler?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.