Mahir Ünal’a açık mektup: Adile Naşit ve özlenen Türkiye

AKP Sözcüsü Mahir Ünal’a açık mektup: Adile Naşit ve özlenen eski Türkiye… Onun gibi gülen bir kadın daha geldi mi Türkiye’ye?

Mahir Ünal açık mektup: Adile Naşit ve özlenen eski Türkiye

Kardeşim Mahir Ünal, bir kaç gün önce bir basın toplantısında sarf ettiğiniz;

“Diyorlar ki biz tekrardan eski Türkiye’yi getireceğiz. Hangi Türkiye? Adile Naşit’in ninni okuduğu Türkiye çok güzel bir Türkiye’ydi. Valla o Türkiye sizin için çok güzel bir Türkiye olabilir ama o Türkiye bizim için tam bir kâbustu” cümleniz vardı ya… İşte o cümleye dair şunları söylemek istiyorum size.


Valla kardeşim sen de hiç kusura bakma.

O günleri yaşamış birisi olarak o Türkiye’nin bugünün Türkiye’sinden daha iyi ve güzel bir Türkiye olduğunu söylemek isterim.

Neden mi? Çok şey var kıyaslanacak ama bir kaç şey ile kıyaslayalım istersen;

Her şeyden önce yalan meselesi.. O dönemlerde yalan yok muydu? Vardı elbette..
Ama bu kadar çok ve bu kadar kolay yalan söylemiyordu hiç kimse… Hele devleti yönetenler yalanın dibine vurmamışlardı bu kadar.

O dönemlerde acımasızlık yok muydu peki? Olmaz olur mu?

Ama utanma da vardı be kardeşim. Ayıp da vardı.

Hani “El gün içine çıkamama” diye bir şey vardır ya, işte o dönemlerde “el gün içine çıkamama” diye bir şey hala vardı.

Şimdi kalmadı…

Eşitsizlik o zaman da vardı. Ama sen de bilirsin ki, bu kadar aşağılama, bu kadar sömürü ve bu kadar hiçe sayma yoktu.

O zamanın emek örgütleri bugünün işçi örgütlerinden daha iyiydi. Sarı sendikacılık falan pek yoktu. Dolayısıyla “hak arama” işi öbür dünyaya bırakılmıyordu az da olsa…

Tecavüz ve tacizlerdeki patlamaya girmeyelim hiç.


Sonra sen de bilirsin ki o dönemlerde okullar iş yerleri, öğretmenler tezgahtar, öğrenciler müşteri değildi o yıllarda. Veliler ihbar hatlarından sözde demokrasi adına ispiyonculuk yapmıyor, parmaklarını öğretmenlerin gözüne sokarcasına tehdit etmiyorlardı.

Şimdi öyle mi ya?

Kentlerin yağmalanmasını bir düşün… Bu kadar korkunç düzeyde miydi?

O sokakların, o mahallelerin, o semtlerin her birinin kendine has ruhu kalöadı, farkında değil misin?

Yazacak çok şey var daha ama boş ver.
Özetle o günler, bugünlerden daha iyiydi.
Aslında muhtemelen sen de o günleri bu günlerden daha fazla seviyorsundur ama işte kör olası şu siyaset yok mu?

Mahir Ünal adile naşit

Adile Naşit’e gelince, söylesene Allah aşkına onun ninnileri, onun gülüşleri gibi ninni söyleyen ve gülen bir kadın daha geldi mi bu memlekete?

Dahası ninni söyleyen ve gülen kadın kaldı mı?

Neden Adile Naşit’ler yok artık?
Artık Kemal Sunal’lar neden yetişmiyor? Hiç sordun mu kendine?
Niçin Recep İvedikler ile eğleniyoruz çok uzun zamandır?

En son Atatürk Kültür Merkezini yıkmıştınız ya hani, aslında bütün bu soruların cevabı orada yatıyor ve onunla ilişkilendirilebilir mi?
Ne dersiniz?
Büyüdük ama aynı oranda ve düzeyde gelişemedik.. Bu çok yaman bir çelişki aslında.

Vallahi özetle şunu söyleyerek bitirmek isterin sevgili kardeşim Mahir?
Evet aynı dünyaya aynı gözle bakmıyor olabiliriz. Ama aynı dünyanın ve üstelik aynı ülkenin insanlarıyız.. Burası önemli..

Bunu anlarsak ve buna gör yaşarsak inan hepimiz daha mutlu olacağız.
Yoksa mutsuzluklarımız katlanarak daha da büyüyecek ve yaşarken yok olup gideceğiz.


Kendine, halkına ve ülkene iyi bak. Selametle…

mahir ünal adile naşit son

Dolar’ı Dışişleri’ne çağırdılar! Top patladı mı?