Hava kirliliği beyni nasıl etkiliyor? Ağır metaller migren ağrısını tetikliyor!

Hava kirliliğinin beyin sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğunu belirten uzmanlar, kirli havanın migren baş ağrılarını tetiklediğine dikkat çekiyor.

Hava kirliliği

Ağır metal kirliliğinin epilepsi, bunama ve Parkinson hastalığı gibi motor nöron hastalıkları ile de ilişkili olduğunu belirten uzmanlara göre, anne karnındaki bebeklerin beyin gelişimi de etkileniyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, hava kirliliğinin beyin sağlığına önemli etkileri olduğunun altını çizdi.


Hava kirliliği beyinde hasar oluşturuyor!

Hava kirliliğinin beyin için aslında çok düşünülmeyen bir tehlike kaynağı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sultan Tarlacı, şunları söyledi:

“Hava kirliliği hem bedensel sağlık hem de özelinde beyin açısından gökten gelen görünmeyen bir tehlikedir. Tüm çevresel kirliliklerin dünyada her yıl 9 ile 15 milyon insanın ölümüne neden olduğu hesaplanmıştır. Nihayetinde beyin oksijen kullanan bir organdır ve hatta bedende en çok oksijen tüketen ya da gereksinimi olan organdır.

Normal solunan havanın bu gezegende oksijen, azot ve karbondioksitten oluşan solumaya ve bedenimiz için ideal bir karışım oranı vardır. Bu denge olumsuz yönde bozulunca beden ve beyin de ideal talebine yanıt alamadığından hasarlar oluşmaktadır. Yani kirlilik, havanın doğal içeriğinin bozulmasıdır.Hava kirliliğinin bilindiği üzere en önemli sebebi insan faaliyetleridir.”

Partikül maddeler hayalet ölümlere neden oluyor

Karbondioksit, karbonmonoksit, kükürtdioksit, azotoksitlerin insan eliyle fazlasıyla havaya salındığını ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bunun yanında klorofloro karbon denilen ozon deliği yapan CFC’ler, beyine doğrudan hasar veren ağır metaller ve partikül/parçacık madde dediğimiz maddeler de atmosfere ellerimizle salmaktayız.

Partikül maddeler görünmez, hayalet ölümlere neden olmaktadır. Partikül madde denilen şeyler, havada bulunan katı parçacıkları ve sıvı damlacıklar demektir. İnsan faaliyeti sonucu veya doğal olaylar sonucu atmosferi kirletirler.

Partikül maddeler iki ana gruba ayrılırlar. Birinci grup ince partiküller denilen 2,5 mikron altında olan, yanma ve endüstriyel işlemler sonucu ortaya çıkarlar. Diğer grubu ise kaba partiküller oluşturur. Bunlar biraz daha büyüktürler. Her yerde görülen kırma, öğütme ve yollardan çıkan, havalanan tozlar bu tiptedir. Bu ikisinin büyüklükleri farkı bile bedene ve beyine farklı şiddette zarar vermeye neden oluyor.

Büyük parçacıklar genelde burnumuzdaki hava süzgeçlerine takılıp kalırlar. Aşağı akciğere gidemez ancak küçük olanlar akciğerimizin en derinlerine, hatta kanımıza, beynimize kadar geçer. Buna da hepimiz kirli gazlar, egzoz dumanları, inşaat tozları ile ve de sanayi atıkları ile katkıda bulunuruz. Görünmeyen bir katil yaratırız” diye konuştu.

Nörolojik sorunlar ortaya çıkıyor

Beyine ve damar sistemine ulaşan bir kirliliğin damarları, beyin hücrelerini, beyin destek hücrelerini ve beyindeki kimyasal düzene zarar vermekte ve oluşan kayıpların derecesine göre de nörolojik sorunlar ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı şu bilgileri paylaştı:


Beynimiz, kemik korumalı kafatası içinde yaklaşık 1300–1400 gr ağırlığındadır. Bu ağırlık, toplam vücut ağırlığımızın yaklaşık %2-3’ünü oluşturur. Buna rağmen beynimiz dinlenme halinde vücuttaki enerjinin %20’sini kullanır.

Kalbin her atımında pompaladığı kanın ve oksijenin %15-20’sini beyin kullanır. Bu dakikada yaklaşık neredeyse 1 litre kana karşılık gelir. 20 dakikada 1 damacana kan ve oksijen demektir. Bunun doğal olarak temiz olması gerekir.

Migren, hava kirliliği ile ilişkili

Hemen hemen her türlü nörolojik rahatsızlığın hava kirliliği ile belirgin bir ilişkisinin tespit edildiğini ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Yıllardır en çok bilineni migren baş ağrılarıdır. Parçacık kirliliğinde, tozlar ve düşük oksijen migren baş ağrılarını tetikler. Bunun yanında ağır metal kirliliğinin yozlaştırıcı bunama ve Parkinson hastalığı, motor nöron hastalıkları ile ilişkisi tespit edilmiştir” dedi.

Epilepsi sıklığında artışa neden oluyor

Görünmeyen bir başka durumun da damar sağlığını ile ilgili olduğunu belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Damar sağlığını bozmaktadır. Beyin nihayetinde damarlarla beslenir.Yukarıda saydığım bütün kirlilik türleri, büyük ve küçük parçacıklar da dahil epilepsi sıklığında artış ile ilişkili bulunmuştur.

Ağır metaller, genetik özellikler ön planda olsa da otizm ile ilişkili bulunmuştur. Yine multipl skleroz gibi bağışıklık hastalıkları da hava kirliliği olan yerlerde daha sık atak yapmakta veya çıkmaktadır. Özellikle 2,5 mikron ince ve hatta 0.1 mikron altındaki parçacıkların havada kirlilik düzeyinde çok bulunması bunama, Parkinson hastalığı ile sıkı ilişkilidir” uyarısında bulundu.

Temiz hava daha kalın beyin kabuğu demek

Hava kirliliğinin insanı aslında doğmadan önce anne karnında etkilemeye başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Sultan Tarlacı, hava kirliliğinin anne karnındaki bebeklerin beyin kabuğunun kalınlığını etkilediğini söyledi. Prof. Dr. Sultan Tarlacı, şunları söyledi:

“Bu yıl, 3 ay önce yayınlanan bir araştırma var. Hollanda Rotterdam’da 2002-2006 yılları arasında doğan okul dönemine gelmiş, 6 ile 10 yaş arasında olan 783 çocuk üzerinde yapılmış. Bu çocuklar annelerinin karnındayken, annelerinin maruz kaldıkları hava kirlilikleri derecesi ile ileriki yaşamda zekâları ve beyinleri karşılaştırılmış. Sonuç inanılmaz bir tehlike göstermiş. Havada ince parçacıklar arttığı dönemde anne karnında olan çocuklarda, daha ince beyin kabuğu tespit edilmiş.

Bu ince parçacıklara maruz kalmak aynı zamanda beyinde iş veya ödev sırasında beyinsel kontrol mekanizmalarını zayıflattığı psikolojik testlerle, aynı çocuklarda gösterildi. Demek ki beyin gelişimi o kadar hassas ki, anne karnındayken annenin ne ile beslendiği ile değil, ne soluduğu ile de ilişkili beyin yapısı değişmekte.Temiz hava daha kalın beyin kabuğu demek.

Hava kirliliği zeka gelişimini bozuyor

Kirliliği ile ünlü Meksika’daki Mexico City’de de çocuklar üzerinde yapılan çalışmada kirliliğin zekâ gelişimini bozduğu 2008 yılında gösterilmişti. Hatta köpekler üzerine yapılan araştırmalar da aynı bölgede, beyin hasarları daha çok görülmüş. Nihayetinde de onlar da aynı havayı soluyor.


Nihayetinde kirlenmiş hava beyin en çok oksijen kullanan organ olduğundan şiddetli şekilde ve sinsi olarak beyni etkiliyor. Bu şu anlama gelir, anneler gebeliklerinde sadece sağlıklı beslenmeyecek aynı zamanda sağlıklı hava da soluyacaklardır. Temiz hava yok ise o zaman kirli şehirlerden temiz hava olan yerlere kaçmalı gebeler.”

Metropollerde kirli hava hangi hastalıklara neden oluyor?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.