Çocuk için en yıkıcı travma aile içi şiddet!

Şiddet gören çocuklar için ruhsal problemler kaçınılmaz hale geliyor. “Travma tipi ve şiddeti kadar kim tarafından oluşturulduğu da bir o kadar önemli” diyen uzmanlar, çocuk için en yıkıcı travmanın aile tarafından uygulanan şiddet olduğunu vurguladı.

Aile içinde şiddete maruz kalan çocuklarda görülen ruhsal değişikliklerle ilgili bilgiler veren Üsküdar Üniversitesi Np Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk – Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, “Aile içerisinde gerek çocuğun kendisine gerekse ailenin diğer üyelerine yönelik herhangi bir şiddet türünün çocukta yaratacağı olumsuz etkiler oldukça fazladır” dedi.

Psikolojik ve fiziksel şiddet, ruhsal yapıyı derinden sarsıyor

“Şiddet, türü ne olursa olsun şüphesiz ki bir travmadır. Travmalar bireyi ruhsal ve bedensel olarak olumsuz yönde etkileyen ve çaresiz hissettiren olaylardır.Psikolojik veya fiziksel şiddetin etkileri ruhsal yapıyı derinden sarsar” diyen Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık,


“Travmanın tipi ve şiddeti, bireyde yaratacağı etki üzerinde ne kadar önemli bir etkiye sahipse; kimin tarafından oluşturulduğu da o kadar önemlidir. Çocuklar için özellikle onları koruyup kollama görevine sahip ebeveynleri ve güven bağlarının temelini oluşturan ailesi tarafından uygulanan travmalar en yıkıcı olanlardır.

Çocuk ebeveynleri ve ailesi yoluyla hem toplumsal ve sosyal rollerini öğrenir hem de davranış kalıpları geliştirir. Aile, temel güven duygusunun oluştuğu ve bireyin yaşam boyu kuracağı bağların temellerinin atıldığı çok önemli bir yapıdır. Bu bilgilerden yola çıkarak aile içi şiddetin birey üzerindeki etkilerinin hiç de az ve azımsanacak boyutta olamayacağı fikrini çıkarabilirsiniz.

Aile içerisinde gerek çocuğun kendisine gerekse ailenin diğer üyelerine yönelik olan herhangi bir şiddet türünün çocukta yaratacağı olumsuz etkiler oldukça fazladır” şeklinde konuştu.

Çocuklarda görülen başlıca değişiklikler: Uyku ve iştah problemleri

“Travmaya uğrayan bireylerde hem kısa hem de uzun vadede bir takım ruhsal belirti ve sorunlar görülebilir” diyen Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Travmaya uğrayan çocuklarda en sık görülen değişiklikler uyku ve iştah ile ilgili olan belirtilerdir. Uyku kalitesinde ve düzeninde bozulma, gece kabusları görülebilir. Sıklıkla iştahsızlık ve kilo kaybı görülür. Önemli olan belirtilerden biri ruh halinde ani değişiklikler olmasıdır. Yani travmatik olay sonrası çocuğun davranışları önceki döneme göre değişir.

Kaygı düzeyi artar, yeni korkular ortaya çıkabilir, anne veya babasından ayrılmak istemeyebilir. Okul başarısında ve dikkatinde azalma olabilir. Bazı çocuklar tepkisel olarak daha sinirli ve gergin olabilir. Daha önceden hiç yapmadığı olumsuz davranışları sergileyebilir. Eğer çocuk psikolojik travma yanında fiziksel travmaya da maruz kalıyorsa fiziksel gelişiminde gerilikler görülebilir.

Çocuklar, şiddeti örnek alıyor

Sorun çözme yöntemi olarak ebeveynlerinin seçtiği bu yöntemi modelleyerek kendi sosyal hayatında şiddet kullanmaya başlar. Zaman içerisinde okuldan ve bulunduğu sosyal çevrelerden şiddet davranışı ile ilgili şikâyetler gelmeye başlar. Kendisine şiddet uygulayan ebeveynine karşı öfke duyar ve iletişimleri olumsuz yönde ilerler.


Aile içi şiddetin çocuğu olumsuz etkilemesi için sadece çocuğa yönelik olması gerekmez. Annesine ve ailenin diğer bireylerine yönelik uygulanan şiddet de çocuğun ruhsal dünyasında derin izler bırakır. Ebeveynler ile olan ilişkilerinden tutun toplumsal cinsiyet rollerinde bile ciddi sıkıntılar yaşayabilir.”

Ailede sağlıklı iletişim, büyük önem taşıyor

“Aile dışında fiziksel şiddet gören çocuklarda bedeninde bulunan yara izleri ailelere fikir verebilir. Eğer şiddet uygulayan kişi çocuğu tehdit etmiş ve korkutmuşsa çocuk bunu ailesiyle paylaşmaktan korkabilir. Ancak çocuğuyla sağlıklı iletişim kuran ebeveynler bu bilgiyi bir şekilde onu incitmeden öğrenebilirler” diyen Başak Ayık, Bazı durumlarda şiddete maruz kalmamış veya aile içi şiddet davranışını modellememiş olan çocuklarda da şiddet davranışları gözlenebilir.

Yani ‘Şiddet uygulayan her çocuk evde şiddete maruz kalıyordur’ görüşü hatalı bir görüştür. Bu çocuklarda iki temel sorundan söz edebiliriz. Bunlardan birincisi ‘sınır sorunları’ diğeri ise ‘dürtü denetim sorunları’dır” dedi.

Yanlış tutumlar, çocuklarda sınır sorununa yol açıyor

Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, “Sınır sorunu olan çocuklar gereken zamanlarda ebeveynlerinden sınırlarına dair uygun geribildirimleri alamamış çocuklardır” diyerek, düşüncelerini şu cümlelerle dile getirdi:

“Bu çocuklara kısaca ‘Nerede durması gerektiğini öğrenememiş veya öğretilmemiş’ çocuklar da diyebiliriz. Baskıcı ebeveyn tutumlarına karşı bazı anne babalar baskı ve uygun sınırlar arasındaki dengeyi kuramayarak çocuklarını sosyal normlardan bağımsız yetiştirmektedir. Bu sınırsız davranışların kendilerini rahat ifade eden ve özgüvenli çocuk yetiştirmek olduğunu düşünmektedirler.

Ancak her ebeveynin en temel görevlerinden biri çocuğunu ileride sosyal olarak kabul gören, mutlu bir birey olarak yetiştirmektir. Bunun için sosyal normlara uygun davranmayı ve diğer insanların özgürlük alanlarına müdahale etmeyen bireyler olmayı onlara güzelce anlatmalıdırlar.

Dürtü denetimi olan çocuklar, profesyonel destek almalı

Dürtü denetim sorunu olan çocuklar ise yanlış dürtülerini durdurmak konusunda sorun yaşarlar. Yani akıllarına gelen herhangi bir yanlış davranışı yapmadan önce kendilerini durdurmak konusunda sorun yaşarlar.


Eylemi gerçekleştirdikten sonra da pişman olurlar. Bu çocukların bu konuda profesyonel desteğe ihtiyacı vardır. Çünkü şiddet normal ve kabul edilebilir bir davranış değildir. Bu davranışlar çocuğun sosyal ortamlardan dışlanmasına ve yalnız kalmasına sebep olacaktır.”

Çocukta istismar belirtileri: Davranış değişiklikleri ve sessizlik varsa dikkat!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.