Organik beslenen annenin bebeği hastalıklara karşı daha güçlü!

Hamilelikte ve emzirme döneminde organik beslenen anne de bebeği de daha güçlü! Son 10 yılda toplam ürün pazarındaki organikleşme 4 kat arttı. Kimyasal katkılı, sentetik gübre ile yetiştirilen ürünlerin sayısı bir hayli fazla olsa da organik ürünlere ulaşım da kolaylaştı.

Organik beslenen annenin bebeği hastalıklara karşı daha güçlü!
Organik beslenen annenin bebeği hastalıklara karşı daha güçlü!

Gebelikte ve emzirme döneminde beslenme konularında anneleri sık sık bilgilendiren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Recai Pabuçcu; sofralarda eskiye dönüşün, doğru beslenme alışkanlığı kazanmak ve anne, bebek sağlığını korumak için harika bir gelişme olduğunu vurguladı.

Organik beslenen annenin bebeği hastalıklara karşı daha güçlü!

Doğru ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmak hayatın her döneminde önemli ancak gebelik ve emzirme döneminde daha kritik bir önem arz ediyor. Zira anne karnında gelişimi başlayan fetüs, beslenmesinin tamamını plasenta adı verilen bebeğin eşinden sağlıyor. Plasenta ise esas olarak anne dolaşımından beslendiği için annenin yediği-içtiği şeyler önem kazanıyor.


Emzirme döneminde de olmazsa olmaz dediğimiz anne sütünün kalitesine annenin tükettiği gıdalar direkt etki ediyor. Sağlıklı bir gebelik ve emzirme süreci için doğru beslenme alışkanlıkları çok önem kazanıyor. Centrum Clinic Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Recai Pabuçcu, organik kavramının doğru anlaşılması gerektiğine vurgu yaptı ve özellikle gebelik sürecinde olan kadınlara yönelik açıklamalarda bulundu.

Çığ gibi büyüyen organik pazarı!

Organik ürünler ile organik olmayan ürünleri birbirinden iyi ayırmak şart. Günümüz dünyasında üzerinde ‘organik’ yazan her ürün aslında tam anlamıyla organik kabul edilmemeli. Konu hakkında bilgisi olan bilinçli tüketiciler doğru organik ürünleri tercih edebiliyor.

Prof. Dr. Recai Pabuçcu; mutfaklarımızda doğala dönüşün gerekli ve önemli olduğuna vurgu yaparken, organik kavramını açıkça tanımlamayı da ihmal etmiyor; “Üretiminde hiçbir kimyasal madde, sentetik gübre, genetiği değiştirilmiş organizma ve iyonlayıcı radyasyon kullanılmamış ürünlere organik denir. Ayrıca, bu ürünlerin üretim sonrası dikkatlice değerlendirilip bu kategoride ilan edilmesi önemli. Kendi bahçenizde de yetişse her ürün organik değildir”. Pabuççu, bu hassas ürün sınıfına dahil olmanın kolay olmadığının da altını çiziyor.


Organik beslenen annenin bebeği hastalıklarla daha güçlü savaşıyor!

Araştırmalar gösteriyor ki, doğru-organik besinler diğer gıdalara göre daha yüksek oranda antioksidan içeriyor. İşlem görmeyen, zararlı ışınlara ve kimyasallara maruz kalmayan bu ürünler ile beslenen vücutlar daha dirençli oluyor.

Prof. Dr. Pabuçcu;Gebelik döneminde olan annenin beslenme alışkanlıkları, bebeklerinin gelişimini hem doğrudan hem de dolaylı olarak etkiler. Organik olmayan ürünlerde kullanılan kimyasal maddeler ve hormonlar, bebeğin sağlığını tehdit edebilir.” sözleriyle, daha sağlıklı nesiller için organik beslenmenin önemine dikkat çekiyor.

Organik anne sütü her bebeğin hakkı!

Dünya sağlık örgütü, dünyaya gelen bebeklerin özellikle ilk 6 aylarında sadece anne sütü ile beslenmelerini şiddetle tavsiye eder. Altıncı ayını dolduran bebekler, çocuk hastalıkları doktorlarının da gözetiminde ek gıdayla tanışır, takviye besin tüketebilir. İlk 6 aylık zaman diliminde annelerin beslenmesi ayrı bir önem kazanır.


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Recai Pabuçcu; “Hem süt verimleri hem de süt kalitesi için annenin doğru beslenmesi çok önemli. Bu aşamada organik ürünlerin tüketilmesi daha da önem kazanıyor” sözleriyle gebelik sürecindeki kadınlara seslendi ve ekledi: “Gebelik ve süt verme döneminde doğru beslenmek ve özellikle de doğal ve organik ürünlerin tüketilmesi belki de bebeğimize vereceğimiz en güzel hediye.”

Jinekolojik kanser belirtileri ve yapılması gereken tarama testleri


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.