Uzmanlar uyardı: Kontrolsüz normalleşme devam ederse 3. dalgadan öte tsunami olur!

Ülke genelinde koronavirüs vakalarında yaşanan durumu değerlendiren uzmanlar uyardı: Kontrollü normalleşme şu anda olduğu gibi kontrolsüz şekilde devam ederse, üçüncü dalgadan öte tsunami olur!

Kontrollü normalleşme, kontrolsüz üçüncü dalga
Fotoğraf: İstiklal Caddesi, Beyoğlu, İstanbul

Uzmanlar uyardı: Kontrolsüz normalleşme devam ederse 3. dalgadan öte tsunami olur!

Kontrollü normalleşme ülkemizde 1 Mart’tan itibaren uygulanmaya başladı. Bu süreçte insanlar maske, mesafe, hijyen kuralına uymaları, kapalı ve kalabalık ortamlarda olmamaları gerektiğine çok fazla dikkat etmez duruma gelmiş görünüyor.


Bu yaşanan durum konusunda uzmanlar uyarıda bulunuyor:

Kontrollü normalleşme şu anda olduğu gibi kontrolsüz şekilde devam ederse, üçüncü dalgadan öte tsunami olur.

“Aşı karnesi oluşturulmalı aşı kartı olmayanlara kesinlikle kısıtlama getirilmeli”

Kontrollü normalleşme sürecinde yapılması gerekenler konusunda Sağlık Bilimleri Üniversitesi Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Prof. Dr. Filiz Koşar, şu önerilerde bulundu:

Aşılama mümkün olduğunca hızlı ilerlemeli , toplumda aşılanmış bireylerin dahi istisnasız maske, sosyal mesafe ve temizlik kurallarına dikkat etmesi konusunda aşırı dikkat ve hassasiyet gösterilmeli, çok fazla sayıda insanın bir araya geldiği toplantılar, yüz yüze sınavlar kesinlikle yapılmamalı. Öğretmenlerin aşılanma süreci bir an önce bitirilmeli. Aşı karnesi oluşturulmalı ve şehir içi ve şehir dışı yolculuklarda aşı kartı olmayanlara kesinlikle kısıtlama getirilmeli, bu kısıtlama AVM, kafe, lokanta, otel gibi yerlerde de uygulanmalı.

“Covid-19 daha çok erkekleri vuruyor”

Çin’den bildirilen verilerde Kovid-19 hastalarının ağırlıklı olarak yüzde 60’ının erkek olduğu bildirildiğini söyleyen Prof. Dr. Filiz Koşar, “Kovid-19 ölüm oranı erkeklerde yüzde 2,8 iken kadınlarda yüzde 1,7. Ayrıca yoğun bakıma tedavi için yatan olguların da yüzde 67’si erkek. İtalya’da ölenlerin yüzde 70’i erkek olurken bu oran Fransa’da yoğun bakım yatışların yüzde 73’ü erkek iken Norveç’te bu oran yüzde 75, İngiltere ise yüzde 71 olarak görülüyor. ABD’de pandemi nedeniyle ölümlerinin yüzde 60’ı erkek. Bu veriler de gösteriyor ki Kovid-19 için erkekler aleyhine bir durum var. Erkekler daha fazla yakalanıyor, daha ciddi etkileniyor ve ileri yaşta erkekler de ölümlerin büyük çoğunluğunu oluşturuyor ” diyor.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Prof. Dr. Filiz Koşar:

“Kontrollü normalleşme şu anda olduğu gibi kontrolsüz şekilde devam ederse, üçüncü dalgadan öte tsunami olur”

“İnsanımız kontrollü normalleşmenin kontrollü kısmını pek anlamadı, sadece normalleşme kısmını göz önüne alarak hareket ediyor” diyen Ege Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Kurugöl, “Doğruyu söylemek gerekirse kontrolün sınırları da tam çizilmiş değil. Kontrollü normalleşmeden ne anlaşıldığı ne anlaşılması gerektiği tam olarak açıklanmış değil. Bundan dolayı da kontrollü kısmını birçok kişi göz ardı ediyor ve sadece normalleşme kısmını algılıyor. Yani artık hastalık bitti, virüsün dolaşımı bitti ya da çok azaldı gibi bir düşünce tarzı ile hareket etmeye başladı. Bu da tabii çok tehlikeli. Kontrollü normalleşme şu anda olduğu gibi kontrolsüz şekilde devam ederse, korkarım Mart ayı içerisinde rekor olan 30 binli vaka sayılarını aşarız ve mutasyonlu virüsün de yayılmasıyla bu kez üçüncü dalgadan öte tsunami olur” şeklinde uyarıda bulunuyor.

istiklal pandemi
Geçtiğimiz hafta İstiklal Caddesi bu görüntülere sahne olmuştu.

“Her işletme için azami alabileceği müşteri sayısı yetkililerce önceden belirlenmeli”

Topluma kontrollü normalleşmenin tam olarak anlatılamadığını söyleyen Kurugöl, “Sınırların iyi çizilmediğine örnek olarak restoranlardaki yüzde 50 kapasite verilebilir. Hiç kimse, bir restoranın kapasitesinin ne olduğunu bilmiyor ki, yüzde 50 çok afaki bir rakam. Onun yerine, her işletme için azami alabileceği müşteri sayısı yetkililerce önceden belirlenmesi, işletmenin kapısına, içinde herkesin göreceği şekilde asılması gerekir. Böylece, içeri giren bizler de sağlığımızın tehlikede olup olmadığını, izine uyulup uyulmadığını anlayabiliriz, otokontrol sağlanır” diyor.

Ege Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Kurugöl:


“Varyant virüsü artık Sağlık Bakanlığımız yerli virüs olarak kabul etmeye başladı”

Ülkemizde 1 Mart’tan itibaren kontrollü normalleşme süreci başladığını hatırlatan Kurugöl, şu önerilerde bulundu:

“Bu tarihte ülkemizde 11 binin üzerinde vaka sayısı vardı. Son bir haftadır normalleşme ile daha da arttı, birkaç gündür 13 binin üzerinde seyrediyor. Günlük vaka sayısı veriliyor ama üzerinde durulmayan çok önemli bir gösterge daha var: Test pozitiflik oranı. Test yaparsanız doğru vaka sayısını görürsünüz. Test az yapılırsa, vaka sayısı da az çıkar. Bu nedenle, normalleşme başlatılması için en önemli gösterge test pozitiflik oranıdır. Normalleşme başlatılması için test pozitiflik oranının yüzde 3’ün altında olması lazım.

Bugün itibarı ile test pozitiflik oranı, yüzde 9’un üzerine çıkmış durumda. Bu kadar yüksek bir oran varken, vaka sayıları günden güne artarken, kontrollü bile olsa normalleşme başlatılması bence doğru değil. Yine, çok önemli bir durum da varyant virüsün ülkemizde yaygınlaşması. Bulaşıcılığı çok daha yüksek olan İngiltere varyantı şu anda Türkiye’de çok yaygın. Varyant virüsü artık Sağlık Bakanlığımız yerli virüs olarak kabul etmeye başladı.

Sağlık Bakanlığı önemli bir çalışma yaptı. Ülkemizde illeri risk durumuna göre kırmızı, turuncu, sarı ve mavi olarak ayırdı ve bölgesel uygulama başlatacağını açıkladı. Bu hafta sonunda açıklanan rakamlara göre, Türkiye’nin çok büyük bir kısmı kırmızı ya da turuncu oldu. Maviler son derece azalmış durumda. Yine, büyük şehirlerin tümü kırmızı ve turuncu renkli, yani riskli veya çok yüksek riskliler. Turuncu renkli, hatta kırmızıya yaklaşan riskli büyük şehrimiz İstanbul’da memurların mesaisi eskiye dönüş yapılarak, sabah 09.00’da başlayacak, 17.00’de bitecek şekilde değiştirildi.

Bu doğru bir uygulama olmaz, sabah ve akşamın en yoğun saatlerinde memurlar ve sınava giden öğrenciler trafiğe eklenince, insan trafiğini özellikle metrodaki otobüslerdeki zaten yüksek olan insan trafiği daha da arttı. Bu çok riskli bir durum. Ayrıca Cumartesi serbest, pazar yasak gibi bir uygulama var. Oysa tek gün insanlar dışarı çıktığı zaman, o gün yoğunluk çok aşırı şekilde artıyor. Cumartesi gördük ki haftanın en kalabalık günü oldu.”

“Liselerde yüz yüze sınav yapılmasını çok doğru bulmuyorum”

Tüm illerde yüz yüze sınav olacağını dile getiren Kurugöl, “Ülkemizde, doğu Karadeniz’de vaka sayısı 100 binde 300’ün üzerinde olan iller var. Doğu Karadeniz illerinde bu kadar yüksek sayılar varken, liselerde yüz yüze sınav yapılmasını doğru bulmuyorum. Alınan doğru kararlar da var tabii. Anaokulu, ilkokulda yüz yüze eğitimin başlaması, 65 yaş üzeri kısıtlamaların düşük ve orta riskli bölgelerde kaldırılması gibi.

65 yaş üzeri kısıtlamaların düşük ve orta riskli bölgelerde kaldırılması çok doğru bir karar. Ama özellikle orta riskli bölgelerde örneğin Ankara’da gittikçe artan vaka sayıları göz önüne alındığında aslında bu önlemin de 65 yaş üstünün aşısının tamamlanması sonrasında olmasında yarar vardı. 65 yaş üstü büyüklerimiz, pandeminin başından bu yana çok sıkıntıdalar, sokak kısıtlaması, toplu taşıma kullanamama gibi kısıtlamaları hepimizden çok yaşıyorlar.

Çok doğru bir şekilde aşılamaları öncelikli yapıldı, aksama olmazsa Nisan başından itibaren aşılanan büyüklerimizin koruyuculuğu başlayacak. Bu nedenle, Nisan başından itibaren büyüklerimize aşı kartı verilerek, aşılı olanların kısıtlamalarının kaldırması, hatta ödül olarak şehir içi toplu taşımadan belirli saatlerde ücretsiz yararlanmalarının sağlanmalı” diye konuşuyor.

“Bu durumda bizim aşılamamız 2 yıldan daha uzun sürebilir”

Aşılama ile ilgili de önemli bir sıkıntıyı vurgulayan Kurugöl, “Bildiğiniz üzere aşılama konusunda Türkiye çok iyi başlamıştı, ama Türkiye henüz tek bir aşıyı tedarik edebildiği için aşı tedarikinde zaman zaman dünyadaki diğer ülkelerdeki gibi sorun yaşıyor. Bundan dolayı da günlük aşılama hızımız çok düştü. Başlangıca göre, çok az. Aşılama ilk başladığında, sağlık personeli çok hızlı aşılandı.


Ancak ondan sonra yavaşladı, şu anda iyice düşmüş durumda. İlan edildiği halde öğretmenler ve okul çalışanları aşılanmış değil. Diğer grupların, altta yatan hastalığı olan 65 yaş altı kişilerin de hızla aşılanması lazım. Günde 1 milyondan fazla aşılama kapasitesi olan Türkiye, 84 milyonluk ülkemiz şu anda günde ancak 150 bin civarında aşı yapabiliyor. Bu durumda bizim aşılamamız 2 yıldan daha uzun sürebilir. Bu istediğimiz bir durum değil” dedi. (Kaynak: Independent Türkçe)

Fatih Altaylı: Gerçekten merak ediyorum bu ülke yönetiliyor mu yoksa şimdilik idare mi ediliyor!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.