Uzun süren korona virüsün en belirgin yan etkisi: Uykusuzluk

İngiltere’de yapılan bir araştırma uzun süren korona virüs rahatsızlığının en belirgin yan etkilerinden birinin uykusuzluk olduğunu gözler önüne serdi.

korona uykusuzluk

Uzun süren korona virüsün en belirgin yan etkisi: Uykusuzluk

Oxford Üniversitesi’nde görevli bilim insanlarının yaptığı araştırmada 236 binden fazla korona hastasının verileri incelendi. Yapılan anket çalışmasında Covid-19 teşhisi konulduktan 6 ay sonra uykusuzluk sorunu yaşayanların oranının yüzde 5.4 olduğu duyuruldu.


Uzun süren korona virüsün en büyük bileşenlerinden biri de uykusuzluk

Hastalık sürecini yoğun bakımda geçirenlerde ise bu oranın yüzde 7.5 olduğu kaydedildi. Araştırmayı yürüten Oxford Üniversitesi’nde görevli bilim insanı Maxime Taquet, “Bu oranın çok daha yüksek olduğunu tahmin ediyoruz zira bazıları bu sorunu aile hekimlerine açıklamıyor. Uzun süren korona virüsün en büyük bileşenlerinden biri de uyku kaybı” dedi.

İngiliz Sunday Times gazetesine konuşan uzmanlar “uzun korona virüs” semptomları arasında beyin sisi ve nefes darlığı olduğunu söylerken, uyku eksikliği ve uyuyamama sorunun ise göz ardı edildiğini aktardı.

Çin’de yapılan başka bir araştırma ise korona virüs nedeniyle hastaneye yatan hastaların dörtte üçünün hastalıktan altı ay sonra halsizlik ve uyku bozukluğu dahil olmak üzere çeşitli semptomlar yaşadığını ortaya koydu.

Salgının ilk patlak verdiği Wuhan şehrinde 1700 üstünde hastanın dahil olduğu araştırma yüzde 76’sının hastaneden taburcu olduktan aylar sonra hala en az bir semptom yaşadığını gösterdi.

Halsizlik, uyuma güçlüğü, uykusuzluk en yaygın görülen korona sonrası belirtilerden

Araştırmaya göre ilk teşhisten altı ay sonra halsizlik (yüzde 63) ve uyuma güçlüğü (yüzde 26) en yaygın görülen Covid-19 sonrası belirtilerinden oldu.

Hastalık uzun süre devam eden psikolojik sorunlara da neden olabiliyor. Hastaların yüzde 23’ünde yüksek anksiyete ve depresyon görüldü.

Araştırmacılar hastalığı daha ağır geçirenlerin X-ray görüntülerinde akciğer hasarının devam etme eğiliminde olduğunu belirtti.

Covid-19 salgınıyla ortaya çıkan koronasomnia nedir?

Daha fazla ve düzenli uyumak, pek çok kişinin yeni yıla başlarken verdiği bir sözdür. Fakat yeni yılın üzerinden bir buçuk ay geçmişken bu sözü verenlerin bir kısmı bunu gerçekleştiremediklerini fark ediyor.

Koronavirüs salgını, iyi bir uyku çekmeyi önemli ölçüde zorlaştırdı.

Bazı uzmanlar bunun için bir terim bile yarattı: Insomnia (uykusuzluk) ile koronavirüs veya Covid-19’un birleşimi olan koronasomnia veya covidsomnia.

Ağustos 2020’de Birleşik Krallık’taki Southampton Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma, uyku sorunu yaşayanların oranının altıda birden dörtte bire çıktığını; özellikle annelerin, kritik işlerde çalışanların ve azınlık gruplarının daha fazla uyku problemiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.

Çin’de sokağa çıkma yasağı uygulanan dönemde bu oran yüzde 14,6’dan yüzde 20’ye yükseldi.

Uykusuzluğun dağıtıcı etkisi

uyku ilacı

Uyku yitimi, pandemi döneminde olsun ya da olmasın başa çıkması zor bir sorundur. Uykuya geçmekte düzenli olarak sorunlar yaşamak veya düşük uyku kalitesi, uzun vadeli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bunlardan bazılarını obezite, kaygı bozukluğu, depresyon, kalp ve dolaşım yolları hastalıkları ile diyabet olarak sıralayabiliriz.

Pek çok sağlık kuruluşu günde yedi saatten az uyumayı yetersiz uyku olarak tanımlıyor ve bu işyerinizdeki performansınızı da olumsuz yönde etkileyebiliyor. Pek çok araştırma yetersiz uyku halinde hata yapma ihtimalinin ve tepki süresinin arttığını, konsantrasyonun ve moralin azaldığını gösteriyor.


ABD’deki en büyük tıbbi araştırma kurumlarından biri olan Mayo Clinic’te, uyku tıbbı alanında uzmanlaşan psikiyatr ve nörolog Dr. Steven Altchuler’a göre pek çoğumuzun şu anda yaşadığı uykusuzluk sorunu, neredeyse “kıyametvari” koşullardan kaynaklanıyor:

“Uykusuzluk sorunu yaşıyorsanız yalnız değilsiniz, dünyanın çoğu sizin gibi. Bu Covid’den kaynaklanan zorlukların bir sonucu.”

Burada birden fazla faktör var. Bunlardan ilki günlük rutinlerimiz ve bulunduğumuz ortamların kökten değişmesi. Bu da sirkadiyen saati (vücut saatini) korumayı zorlaştırıyor.

Normal bir günde alarmla kalkıp yola çıkan, mesaide ara alan ve eve dönüp uyuyan insanların hayatı, evden çalışma ile değişti.

“Ofis toplantılarının ve belirli saatlerde alınan öğlen yemeği aralarının bedenimize verdiği işaretler artık yok. Uzaktan çalışmak vücut saatinizi bozuyor” diyor.

California Üniversitesi’nden klinik sağlık profesörü Angela Drake ise bunu “Beyniniz hayatınız boyunca iş yerinde çalışmaya, evde dinlemeye ve rahatlamaya alışkındı. Şimdi farklı bir durum var. Sürekli evdeyiz” sözleriyle anlatıyor.

Uyku bozukluğu olan hastaları tedavi eden ve koronasomnia üzerine makale de yazan Davis, evden çalıştığımızda muhtemelen daha az hareket ettiğimizi ve daha az gün ışığı aldığımızı söylüyor. Bunlar iyi bir uyku için ihtiyaç duyulan şeyler.

İş yerindeki performans da başka bir konu. Çoğu ülkede işsizlik son yılların rekorlarını kırdı. Bu yüzden işi olan herkes bunu korumak için çok çalışmak istiyor.

Fakat evden çalışmak, eskiden alışkın olduğumuz iş ve özel hayat arasındaki sınırları bulanıklaştırdığı gibi; düzensiz saatlerde çalışmaya da yol açabiliyor.

Altchuler “İş ve ev arasındaki sınırlar belirsizleşirken insanlar daha geç saatlere kadar uyanık kalma eğilimi gösteriyor” diyor.

Pek çoğumuz için ofiste çalışma fikri olanaksızlaştı. Ve buna bağlı olarak, yapılacaklar listelerinden ve iş gününün günlük streslerinden soyutlanmak zorlaşıyor.

Tüm bunlara ek olarak hobilerimizi ve arkadaşlarımızı da özlüyoruz. Bunlar rahatlamak ve stres atmak için kritik öneme sahip şeyler.

Pek çoğumuzun yaşadığı akıl sağlığı sorunları uykusuzluğu artırabildiği gibi bunun tam tersi de geçerli.

Genel belirsizlik hali ve kontrol yitimi hissi de uyku sorunlarına yol açabiliyor.

Pandeminin uzunluğu da bir başka faktör oldu. Pek çok kişinin kendini bilgisayar oyunları, diziler veya kitaplara verdiği bu süreç bir süre sonra tuvalet kağıdı paniğine ve ardından da neredeyse hiç bitmeyecekmiş gibi bir hissiyata yol açtı.

Drake “Başta insanların pandeminin stresiyle başa çıkma motivasyonu vardı. Fakat pandemi uzadıkça insanlar başa çıkamaz oldu ve bu da uyku sorunlarının da dahil olduğu daha büyük sorunlara yol açtı” diyor.


Bazı uyku problemlerinin “kronik ve uzun vadeli” hale dönüşeceğini söyleyen Drake, bunda insanların pandemi boyunca ihtiyaç duydukları tedavileri erteleyip yalnızca acil durumlar için sağlık kuruluşlarına gitmesinin de etkili olduğunu vurguluyor.

22 milyon kişi incelendi: Korona aşıları ne kadar etkili?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.