Oruç tutanların vücudunda 1. günden 30. güne neler yaşanıyor?

Dünyanın dört bir yanında milyonlarca Müslümanın oruç tuttuğu Ramazan ayı başladı. Peki oruç tutmak sağlığı nasıl etkiliyor? 30 gün oruç tutan bir insanın vücudunda neler yaşanıyor?

Oruç

Oruç tutanların vücudunda 1. günden 30. güne neler yaşanıyor?

Oruçta ilk günler en zoru: 1. gün ve 2. gün

Orucun ilk günü kan şekeri seviyesi düşer. Kalp yavaşlar ve kan basıncı düşer. Glikojen kastan çekilerek bir miktar zayıflığa neden olur. İlk temizlik dalgası genellikle en kötüsüdür. Baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı, ağız kokusu ve yoğun bir şekilde kaplanmış bir dil, arınmanın ilk aşamasının belirtileridir. Açlık bu dönemde en yoğun olabilir.


İnsan bedeni, oruç tuttuğunu son öğünden 8 saat sonra kavrayabiliyor. Yani bağırsaklar son öğünde alınan tüm besin maddelerini tamamen sindirdiği zaman. Vücut bir sonraki aşamada enerji ihtiyacını karşılayabilmek için karaciğerdeki ve kaslardaki glikoza yöneliyor.

Oruç tutan bir kişinin bedeni, enerji ihtiyacını önce karaciğerinde toplanan kan şekerini emerek karşılıyor. Yağların yakılması kilo vermemize, kolesterol seviyemizi düşürmemize ve diyabet riskini azaltmamıza yardımcı oluyor.

Öte yandan, kan şekerinin düşmesiyle vücutta halsizlik ve uyuşukluk baş gösteriyor. Açlık seviyesinin en üste çıktığı zamanlarda baş ağrısı, mide bulantısı ve kötü ağız kokusu da semptomlara ekleniyor.

3. günden 7. güne: Su içmeye dikkat

Vücudunuz oruç tutmaya alışmaya başlıyor. Yağı tüketti ve kan şekerine dönüştürdü. Sahur ve iftar vakitleri arasında su alımı azaldığı için vücutta terleme hızlanırken, sıvı kaybı da artıyor. Özellikle yaz aylarında oruç tutan bir kişinin sıvı alımına dikkat etmesi gerekli. İftar ve sahur vakitlerinde öğünlerde karbonhidrat ve bazı yağların gerekli düzeyde alınması, enerji üretimi için şart. Dengeli bir rejimle, protein, tuz ve su gibi belli besinleri almak önemli.

Dönüştürülmüş yağ asitlerinden oluşan yağlar, gliserit moleküllerinden gliserol salmak için parçalanır ve glikoza dönüştürülür. Kokuşmuş yağlar vücuttan atıldığı için cilt yağlı hale gelebilir. Sorunsuz bir cilde sahip kişilerde birkaç gün sivilce hatta çıban olabilir. Vücut orucu kucaklar ve sindirim sistemi, tüm enerjisini arınma ve iyileştirmeye odaklayarak çok ihtiyaç duyduğu dinlenmeyi alabilir. Beyaz kan hücresi ve bağışıklık sistemi aktivitesi artar. Akciğerlerinizde ağrı hissedebilirsiniz. Temizleyici organlar ve akciğerler tamir edilme sürecindedir. Nefes hala kirlidir. Bağırsak içerisinde kolon tamir edilmekte ve bağırsak duvarına çarpan dışkı gevşemeye başlamaktadır.

8. günden 15. güne: Vücut oruca alışıyor

Bedeniniz artık 3. aşamaya geçiyor ve vücut oruca neredeyse tamamen uyum sağlıyor.


Oruç sırasında vücudun iyileşme süreci optimum verimliliktedir. Vücut ölü veya hasarlı doku ararken, lenfositler daha eski, hasarlı dokuya girerek hasarlı hücreleri eritmek için maddeler salgılar. Bu maddeler çevredeki sinirleri tahriş eder ve daha önce yaralanan bölgelerden yıllar önce kaybolmuş olabilecek ağrıların yeniden ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut iyileşme sürecini tamamladığı için ağrı iyidir. Toksin tahrişi nedeniyle kaslar gerginleşebilir ve ağrıyabilir. Bacaklarda toksinler biriktiği için en çok bacaklar etkilenebilir. Ağızdaki aşırı bakteri nedeniyle günlük olarak tuz ve su ile gargara yapmak tavsiye edilir.

İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi Hastanesi’nin Anestezi ve Yoğun Bakım Danışmanı Dr. Razeen Mahroof, bu aşamanın vücutta bazı olumlu etkileri de olduğunu söylüyor. Mahroof, “Gündelik hayatta çok daha fazla kalorili gıda alıyoruz ve vücudumuz hastalıkları atlatmak gibi önemli görevleri yerine getiremez oluyor” diyor ve ekliyor: “Oruç sırasında bu durum yeniden dengeleniyor. Vücut yeniden daha önemli fonksiyonlarına odaklanıyor, enfeksiyonlarla savaşması ve hastalıklardan iyileşmesi de kolaylaşıyor.”

16. günden 30. güne: Detoks zamanı

Ramazan ayının 2. yarısında, kalın bağırsak, böbrek ve deri toksinlerinden arınmaya başlıyor. Vücut tamamen oruç sürecine adapte edilmiştir. Daha fazla enerji ve zihnin netliği vardır. Arınma periyotları kısa olabilir ve günün çoğunda kendinizi iyi hissedersiniz. Diliniz pembe olur, nefesiniz tazelenir. Organların iyileşme çalışmaları tamamlanmak üzeredir. Detoksifikasyon mekanizmaları etkeni ortadan kaldırdıktan veya zararsız hale getirdikten sonra vücut, hasarlı dokuyu yenilemek için doku çoğalmasında maksimum kapasitede çalışır. 20. günden sonra zihin etkilenir. Artan netlik ve duygusal denge hissedilir. Hafıza ve konsantrasyon gelişir.

Dr. Mahroof bu dönemde organların maksimum kapasitesine döndüğünü söylüyor. Hafıza ve konsantrasyon yeniden güçlenirken, enerjinin de arttığını vurguluyor. Mahroof sözlerine şöyle devam ediyor: “Oruç şafak vaktinden gün batımına kadar olan dönemi kapsar. Böylece arada enerji veren gıda ve sıvıları alabilme fırsatı olur. Oruç kasları korurken kişinin kilo vermesine de yardım eder. Ancak bedeniniz enerji için protein almaya başlarsa, ileri açlık moduna geçip kaslarınızı kullanmaya başlar. Bu en sık, günlerce ve haftalarca uzatılan oruç dönemlerinde görülür.”

Oruç sağlığa faydalı mı?

Dr. Mahroof’a göre bu sorunun yanıtı “Evet” ama bir şartla:

“Oruç tutmak neyi ne zaman yediğimize odaklanmamızı sağladığı için sağlığa faydalı ama bir aylık dönemi uzatıp sürekli oruç tutulmasını önermiyoruz.”

“Orucu uzatmak uzun vadede yağı enerjiye dönüştürmeyi engeller ve vücut enerji kaynağı olarak kaslarınıza yönelir. ‘Açlık moduna’ geçtiği zaman uzun vadede kilo vermeyi zorlaştırarak sağlığı kötü etkiler.”


Ramazan döneminin dışında da oruç tutulacaksa Mahroof’un önerisi 5:2 oruç diyetini uygulamak. Yani haftanın 5 günü sağlıklı bir şekilde beslenmek ve diğer 2 gün oruç tutmak.

Ramazan’da beslenme: Örnek sahur ve iftar menüsü


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.