İki kişiye aynı anda aşk mümkün mü? Aşkın psikolojisi ve beyindeki etkileri

Aşk, beynin kimyasını altüst eden, mantığı devre dışı bırakan ve insanı hem yapıcı hem de yıkıcı bir gücün eşiğine getiren karmaşık bir duygudur. Peki, bu yoğun duygu aynı anda iki farklı kişiye yönelebilir mi? Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aşkın nörobiyolojik temellerinden modern ilişki tuzaklarına kadar pek çok konuya ışık tutarak bu kadim soruyu yanıtlıyor. Tarhan’a göre, iki kişiye aynı anda aşk hissetmek, gerçek bir aşk değil, yeni bir macera arayışıdır ve sürdürülebilir bir ilişkinin temelinde dürüstlük ve tek bir hedefe odaklanma yatar.

İki kişiye aynı anda aşk

Aşkın zirveye ulaştığı anlarda beyinde “nörolojik sessizlik” yaşandığını ve mantıksal beynin duygusal beyin tarafından bastırıldığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “mükemmel aşk” arayışının bir yanılgı olduğunu vurguluyor. Ona göre gerçek aşk, partneri olduğu gibi kabul etmek, ego savaşlarından kaçınmak ve sevgiye iyi bir iş birliği eklemekle mümkün. Bu süreçte bağlanma stilleri, duygusal sınırlar ve “Love Bombing” gibi modern manipülasyon taktiklerine karşı uyanık olmak da büyük önem taşıyor.


📌 Öne çıkanlar

  • 🔺 İki Aşk Mümkün Değil: Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre aynı anda iki kişiye aşık olmak, gerçek bir aşk değil, yeni bir macera arayışıdır. Sürdürülebilir aşk dürüstlük ve tek bir hedefe odaklanma gerektirir.
  • 🔺 Aşk ve Beyin: Aşk, beynin karar alma mekanizmasını (ön beyin) bastırarak mantığı ikinci plana atar. Yoğun aşk anlarında dopamin, bağlanma evresinde ise oksitosin ve serotonin gibi hormonlar devreye girer.
  • 🔺 Patolojik Aşk: “Leyla ile Mecnun” gibi “ölümüne aşk” hikayeleri, modern psikiyatride tedavi edilmesi gereken takıntılı (patolojik) aşk olarak kabul edilir.
  • 🔺 “Love Bombing” Tuzağı: Manipülatif kişilerin kullandığı bu yöntemde, kişi aşırı sevgi bombardımanıyla kendine bağlanır ve sonra aniden ilgisini keserek karşı tarafı sömürür.
  • 🔺 Sürdürülebilir Aşkın Formülü: Sevgi + İyi İş Birliği = Sürdürülebilir Aşk. Ego savaşlarından kaçınmak ve ortak hedeflere odaklanmak, kalıcı bir ilişkinin anahtarıdır.

🔎 En çok merak edilenler: Aşkın psikolojisi

  • 🔹 Bir insan aynı anda iki kişiye aşık olabilir mi?
    Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre, bu durum romantik anlamda gerçek bir “aşk” değildir. Genellikle yeni bir heyecan veya macera arayışıdır. Aşk, tek bir kişiye karşı derin bir bağlılık ve dürüstlük gerektirir.
  • 🔹 “İlk görüşte aşk” bilimsel olarak gerçek mi?
    Evet, bu nörolojik bir gerçektir. Beyindeki ayna nöronlar, karşıdaki kişinin niyetini ve samimiyetini algılayarak anında bir “duygusal konuşma” başlatır. Bu, anlık ve yoğun bir çekime neden olabilir.
  • 🔹 Aşk neden mantığı devre dışı bırakır?
    Aşk anında, beynin duygusal kısmı (limbik sistem) aşırı derecede aktif hale gelir ve mantıksal düşünme ile karar almadan sorumlu olan ön beyin (frontal korteks) aktivitesini bastırır. Bu nedenle “aşkın gözü kördür”.
  • 🔹 “Love Bombing” nedir ve nasıl anlaşılır?
    Bir kişinin ilişkinin başında sizi aşırı ve abartılı bir sevgi, ilgi ve övgü bombardımanına tutmasıdır. Bu, genellikle narsist ve manipülatif kişiliklerin karşı tarafı kontrol altına almak için kullandığı bir taktiktir.
  • 🔹 Biten bir aşkın acısı ne kadar sürer?
    Biten bir ilişki sonrası yaşanan yas ve acı süreci normaldir. Ancak Prof. Dr. Tarhan’a göre, bu acı 6-8 haftadan daha uzun sürüyor ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkilemeye devam ediyorsa, bu durum tedavi gerektiren bir travmaya dönüşmüş olabilir.

🧠 Aşk beynin karar alma mekanizmalarını nasıl etkiliyor?

Aşkın, beynin karar alma mekanizmasını doğrudan etkilediğini ve mantıksal muhakemeyi bastırdığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aşk anında beynin çalışma prensibini şu sözlerle açıkladı:

“Aşkın coştuğu yerde akıl ikinci planda düşüyor birdenbire. Ön beyin Kaptan Köşkü gibi duygusal beyin ile hisseden beyin arasında dengeyi sağlıyor. Ama aşk halinde duygusal beyin coşuyor, mantıksal beyni bastırıyor.”

Aşk duygusunun zirveye ulaştığı anlarda beyinde “nörolojik sessizlik” adı verilen özel bir durumun ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “Aşık bir kimsenin beyniyle ilgili yapılan çalışmalarda, doruk aşkı yaşadıktan sonra kişinin beyninde nörolojik sessizlik oluyor. Müthiş bir gevşemiş, rahatlamış, bütün problemler çözülmüş bir uçma duygusu içerisine giriyor.” dedi.

şiddetli geçimsizlik ve aşkın ömrü

❤️ Olgun aşk, patolojik aşk ve sürdürülebilirlik

Prof. Dr. Tarhan, Leyla ile Mecnun’un “ölümüne aşk” olarak tanımlanan ilişkisinin modern psikiyatri tarafından bir hastalık (patolojik aşk) olarak görüleceğini dile getirerek, bu durumun tedavi edilebileceğini belirtti. Aşkın doğru yönetildiğinde ise “olgun aşk” formuna dönüşerek insan hayatına muazzam bir katkı sağlayabileceğini ifade etti.

Güvenli bağlanma kalıcı aşkın anahtarı

Bir ilişkinin kaderini büyük ölçüde kişilerin “bağlanma stillerinin” belirlediğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, güvenli bağlanmanın kalıcı bir aşkın anahtarı olduğunu, kaçıngan bağlanma gibi modellerin ise ilişkilere zarar verdiğini belirtti.

“Sürdürülebilir aşk” ve ego savaşları

“Aşk dönüşür mü?” sorusuna “evet” yanıtı veren Prof. Dr. Tarhan, popüler tabirle “sürdürülebilir aşkın” var olduğunu ve bunun bir formülü olduğunu söyledi. Aşkın ömür boyu devam etmesinin önündeki en büyük engelin ego savaşları olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, kalıcı aşkın sırrını şöyle açıkladı: “Aşk sevginin bir doruk yaşanmasıdır. Sevgi artı iyi iş birliği eşittir sürdürülebilir aşk. Aşkı en çok sürdürülebilir olmaktan uzaklaştıran şey ego savaşlarıdır.”

💣 Manipülatif tuzaklar: “Love Bombing” ve narsisizm

Prof. Dr. Tarhan, özellikle manipülatif kişiliklerin kullandığı tehlikeli bir yöntem olan “Love Bombing”e dikkat çekerek, bu kişilerin, karşı tarafın sevgi ihtiyacını kullanarak onları tuzağa düşürdüğünü belirtti. Bu tuzağa düşen kişiyi kendine bağladıktan sonra ilgisini keserek değersizleştirdiğini ve bir köle-efendi ilişkisi kurduğunu anlattı.

İlişkilerde yaşanan narsistik eğilimlere karşı baştan itibaren sağlıklı sınırlar konulması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, “Duygusal sınırlarınızı iyi çizerseniz narsist haddini bilir. Kızar ama saygı duyar ve sevgiyle saygı dengesini oluşturabilir.” dedi.

💕 Mükemmel aşk var mı?

“Mükemmel aşk” arayışının baştan kaybetmek anlamına geldiğini söyleyen Prof. Dr. Tarhan, gerçekçi beklentilerin ve ortak hedeflerin sürdürülebilir bir ilişki için şart olduğunu belirtti.

“Mükemmel aşk yoktur. Bunu kabul edeceğiz. Aşık olduğunuz kişiyi olduğu gibi kabul etmelisiniz. Onu değiştirerek kabul etmeliyim derseniz yine aşkı kaybedersiniz. Âşık olmak birbirinin gözünün içine bakmak değil, birlikte ortak bir hedefe bakmaktır.”


📊 Aşkın evreleri: Bilimsel açıdan 3 temel aşama

aşkın psikolojisi

Modern bilim, aşk olarak adlandırdığımız karmaşık duyguyu genellikle birbiriyle ilişkili üç ana evreye ayırır ve her evrede farklı hormonlar ve nörotransmitterler baskındır:

  1. Arzu/Şehvet (Lust): Bu ilk evre, cinsel dürtüler tarafından yönlendirilir. Ana hormonlar testosteron ve östrojendir. Bu aşama, üreme içgüdüsünün en temel halidir ve henüz kişiye özel bir bağlılık içermez.
  2. Çekim/Romantik Aşk (Attraction): “Aşık olma” hali olarak bilinen bu evrede beyin, ödül ve motivasyonla ilişkili kimyasallarla dolar. Prof. Dr. Tarhan’ın da belirttiği gibi dopamin en yüksek seviyededir; bu da kişiye yoğun bir haz, enerji ve sadece aşk nesnesine odaklanma hali verir. Bu evrede ayrıca stres hormonu kortizol artarken, ruh halini düzenleyen serotonin düşer; bu da aşkın neden takıntılı ve stresli bir hal alabildiğini açıklar.
  3. Bağlanma (Attachment): İlişki devam ettikçe, ilk baştaki tutkulu ve heyecanlı aşk, daha sakin ve güvenli bir bağlanma hissine dönüşür. Bu evrenin anahtar hormonları, “bağlanma” ve “sarılma” hormonu olarak bilinen oksitosin ve uzun süreli monogamik ilişkilerle bağlantılı olan vazopresindir. Bu hormonlar, çiftler arasında derin bir güven ve huzur bağı oluşturur.

💔 Ayrılık acısıyla başa çıkma yolları: Bilimsel öneriler

Biten bir aşkın ardından yaşanan acı, beyinde fiziksel acıyla aynı bölgeleri aktive eden gerçek bir ağrıdır. Bu süreci daha sağlıklı atlatmak için psikolojinin önerdiği bazı adımlar şunlardır:

  • Yas Tutmaya İzin Verin: Acınızı bastırmaya çalışmak yerine, üzülmek, ağlamak gibi duygularınızı yaşamaya izin verin. Bu, iyileşme sürecinin doğal bir parçasıdır.
  • Sosyal Destek Arayın: Arkadaşlarınızla, ailenizle konuşmak ve yalnız kalmamak, beynin oksitosin salgılamasına yardımcı olarak acıyı hafifletir.
  • “Dijital Detoks” Yapın: Eski sevgilinizin sosyal medya hesaplarını sürekli kontrol etmek, acının taze kalmasına ve takıntılı düşüncelere yol açar. Bir süreliğine takipten çıkmak veya engellemek, zihinsel olarak mesafe koymanıza yardımcı olur.
  • Yeni Rutinler Oluşturun: Birlikte gittiğiniz yerlerden veya yaptığınız aktivitelerden bir süreliğine uzaklaşarak kendinize yeni rutinler ve hobiler edinin. Bu, beyninizin yeni bağlantılar kurmasını sağlar.
  • Kendinize İyi Bakın: Düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve egzersiz yapmak, ruh halinizi düzenleyen hormonları dengeleyerek iyileşme sürecini hızlandırır.

❤️‍🩹 Kırık kalp sendromu (Takotsubo Kardiyomiyopatisi) gerçek mi?

Evet, “kırık kalp sendromu” halk arasında bir deyim olmanın ötesinde, gerçek bir tıbbi durumdur. Tıptaki adıyla Takotsubo Kardiyomiyopatisi, şiddetli bir duygusal stres (sevilen birinin ölümü, ani bir ayrılık, büyük bir hayal kırıklığı gibi) sonrasında kalbin sol ventrikülünün (ana pompalama odası) geçici olarak zayıflaması ve balonlaşması durumudur.

Belirtileri (ani göğüs ağrısı, nefes darlığı) kalp krizini birebir taklit eder ve hastalar genellikle kalp krizi şüphesiyle acil servise başvurur. Ancak anjiyografi yapıldığında kalp damarlarının açık olduğu görülür. Genellikle geçici bir durumdur ve kalp birkaç hafta içinde normale döner, ancak nadir de olsa ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu durum, yoğun duygusal acının vücudumuz üzerinde ne kadar güçlü bir fiziksel etki yaratabileceğinin en somut kanıtıdır.

🤔 Modern ilişki terimleri sözlüğü: Ghosting, Benching, Gaslighting…

Dijital flört dünyası, kendi dilini ve ne yazık ki kendi manipülasyon taktiklerini de beraberinde getirdi. İşte Prof. Dr. Tarhan’ın bahsettiği “Love Bombing” gibi, ruh sağlığını olumsuz etkileyebilen bazı yaygın terimler:

  • Ghosting (Hayalet Olma): Bir kişiyle flört ederken veya ilişki içindeyken, hiçbir açıklama yapmadan aniden ve tamamen iletişimi kesmek.
  • Benching (Yedekte Tutma): Bir kişiye tam olarak bağlılık göstermeden, onu bir “yedek oyuncu” gibi tutarak ara sıra iletişim kurmak ve başka seçenekleri açık tutmak.
  • Gaslighting (Akıl Karıştırma): Bir kişinin, karşı tarafın kendi hafızasından, algısından veya akıl sağlığından şüphe etmesine neden olacak şekilde manipülatif davranışlarda bulunması. (“Böyle bir şey hiç olmadı, sen hayal görüyorsun” gibi).
  • Breadcrumbing (Ekmek Kırıntısı Bırakma): Gerçek bir ilişki niyeti olmadan, bir kişinin ilgisini canlı tutmak için ara sıra flörtöz mesajlar, beğeniler gibi küçük “kırıntılar” bırakarak onu oyalamak.

🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:


🔗 Kaynaklar:

Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 20 yıldır ilkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışan bağımsız bir medya kuruluşudur. Amacımız: Gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonumuz: Okurlarımızda sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerlerimiz: Dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın çevrimiçi yayınlarından biri olarak, iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul eder. Bu doğrultuda Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İndigo Dergisi ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildirgeyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya toplumsal köken, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.