Sanatın Penceresinden Gravürlere Yolculuk

Sanat dünyasında gezinirken 15’inci yüzyılda Hollanda’da ortaya çıkan ve günümüze kadar ulaşan gravürlerin farklı bir yer tuttuklarına şahit olabiliriz.

gungor-iblikci-yesim-yildiz-kalaycioglu-gravur

En kısa tanımıyla gravür, kazıma tekniği ile yapılan resim sanatıdır. Bakır, ahşap, taş gibi malzemelerden elde edilen plaklar üzerine yapılan gravürlerin bizdeki bilinen ilk örnekleri 19’uncu yüzyılda Osman Hamdi Bey’in açtığı Güzel Sanatlar Akademisi’nde verilmiş olanlardır.

Okuyacağınız söyleşide gravür sanatına gönül veren iki sanatçımız Güngör İblikçi ve Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu ile kısa bir yolculuğa çıkacağız.


Röportaj | Göngör İblikçi & Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu

Kaç yıldır bu işle uğraşıyorsunuz?

Güngör İblikçi: 1961 yılında İsviçre’ye giderek, Cenevre’deki Güzel Sanatlar Akademisi’nden diploma aldığım günden bu yana bu işi yapıyorum.

Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu: 2004 yılından bu yana hocam olan Güngör Bey ile birlikte çalışıyorum.

Gravürün size kişisel olarak katkısı ne oldu?

Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu: Yaşamın bir öğrenme süreci olduğuna inanıyorum. Gravür çalışmalarının bana sabretmeyi öğrettiğini düşünüyorum. Gravür yapmak, iğne ile kuyu kazmak deyimine uygun bir süreç.

Yaptığınız çalışmalarda değindiğiniz konular nelerdir?

Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu: Öncelikle çalışmaya başlarken belli bir konu saptamıyorum. Eserlerim, kendimi tanıma sürecime paralel olarak, içsel çalışmalarım sonucunda ortaya çıkıyor.

Toplumun bu sanata gösterdiği ilgiyi yeterli buluyor musunuz?


Güngör İblikçi: Türkiye’de günümüz koşullarında halen gelişmekte olan bir sanat dalı olduğunu düşünüyorum. Geniş kitlelere ulaşmak ve sanatçı sayısını arttırmak için çeşitli atölye çalışmaları düzenlemekle birlikte sebat edip işi sonuna kadar götürenlerin sayısı az.

Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu: Örneğin resim her ortamda yapılabilir ancak gravür yapmak için hem malzeme hem teknik bilgi açısından yeterli donanıma ve maddi güce gereksinim duyulmakta. Bu nedenle az sayıda kişinin ilgi alanına giriyor.

İleriye yönelik projeleriniz neler?

Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu: Daha çok yaratımda bulunmak, üretmek ve sergiler aracılığı ile topluma ulaşmak.

Eserleriniz aracılığı ile topluma aktarmak istediğiniz genel mesaj nedir?

Güngör İblikçi: Tek kelime ile özetleyebilirim; ‘Mutluluk’.

Yeşim: Semboller, evrensel bilgi ve hakikatleri sade öğelere indirgeyerek topluma anlatan en uygun dildir. Resim, somuttan soyuta, soyuttan somuta giden bir yolculuk.. Temel olarak ifade etmek istediğimi sembolizmin derin anlatımından yararlanarak, görünenin arkasındaki görünmeyenin heyecanını hissettirerek anlatmak. Resimde kullandığım her sembolün bir mesajı var.

Gravür çalışmalarından bir demet

gravur-1

Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu: Bu çalışmamda kullandığım ‘Kelebek’, her şeyin bir değişim, dönüşüm, başkalaşım sürecinde olduğunu ve bu süreçte zarif, latif ve hafif olmayı simgeliyor.

gravur-3

Güngör İblikçi: Ezoterizm ve tarihin sanatla buluşması olan bu çalışmamda anlatmak istediğim, yaşadığımız tüm iyi ya da kötü olaylara karşın yaşamın değeri. Arka fondaki dağlar doğal olan gücü, yılan ise yaşamın akışı içinde kişinin şifa bulmasını simgeliyor. O’Henry’nin ‘Son Yaprak’ öyküsündeki gibi kökler ne kadar zayıf düşmüş olursa olsun, yeşeren tek bir yaprak bile yaşama tutunmamızı sağlayan umut ışığıdır.


Güzel çalışmalarınız ve sohbetimiz için İndigo Dergisi olarak sizlere teşekkür ediyoruz.


 

Engin Doğalı Yıldırım
1962 doğumlu olup, Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra on beş yıl eğitimci olarak görev yaptı. 2006-2007 döneminde katıldığı yazım atölyesi çalışmalarından sonra gençler için yazmaya başladı. Amacı, anlattığı öyküler aracılığı ile hem bireysel gelişimlerine yardımcı olmak hem de bilimsel konular üzerine daha fazla düşünmelerini sağlamak.