Erkek çocuk annesi olmak

En eğitimli aileler içinde bile hala o eski bilgilerin ve değerlerin kayıtları saklanmış durumda sinsice duruyor. Erkek egemen kültür yapımızın doğrudan yaşandığı kesimlerin halini kim yadsıyabilir, her gün 8 kadının öldürüldüğü Türkiye’de?

erkek çocuk yetiştirme

Analar ve oğulları

Bir kadın, bir erkek çocuk doğurunca toplumda değer kazandığını düşünür. Hele bu toplum Türkiyemiz olunca… Sırf bu nedenle kız doğurdukça, doğurmaya devam eder, erkek çocuğu bulana kadar. “Değişti artık, biz de aştık bu sorunu” diyenler olduğunu duyar gibiyim. Aşmadık, aşamadık… Zira en eğitimli aileler içinde bile hala o eski bilgilerin ve değerlerin kayıtları saklanmış bir durumda sinsice duruyor. Güya erkek egemen kültür yapımızın direk yaşandığı kesimlerin halini kim yadsıyabilir, her gün 7-8 kadının öldürüldüğü Türkiye’de?

Kulun kulu olma hali, tüm modern görünüşümüze rağmen kadının yazgısından silinemedi. Bu yazgıyı silecek tek güç yine kadındır. İkinci sınıf olmanın getirdiği aşırı savunmacı kadın tipleri, “özgürüm ben” modellemesinde ölçüyü kaçırmış davranışlar içinde; var olan dengesizliği iyice tepetaklak etmiş durumdalar. İstisnaları mutlaka vardır, hiçbir itirazım olamaz ama tablonun genel hali bu ne yazık ki.


Karamsar gibi görünen bu gerçeğin içinde kadının anne olma, hele de erkek annesi olma hali nedir, neleri değiştirir, ne olmalıdır? Dünyanın barış ve sevgi dengesinde; anne-oğul ilişkisinin bir kilit noktası olduğuna sanırım kimsenin itirazı olamaz. Bütün ailelerin içlerinde hep olagelen bir kayınvalide ile eş baskısı ve şikayetleri, sıradan hayat gerçeklerindendir. Aile olma aşamalarında bu konuyu sırası gelen herkes yaşıyor. Bir zamanlar “Gelin” olan kadın, bir de bakıyor ki kayınvalide oluvermiş. Hayat akıveriyor ve sıra geliyor. Dengeleri değiştirmek için bunun bir fırsat olduğunun kaç kadın farkında olabiliyor?

Bir zamanlar kayınvalide zulmü gören kadın, kraldan çok kralcı olma haline bürünüveriyor. Sanki hıncını alıverecekmiş ve hayatındaki her şeyi çözecekmiş gibi, kendi gördüğü zulmü aynalıyor bir kuşak sonrasına. Sonra şikayetlere devam… Kadın eziliyor, kadın ikinci sınıf, kadın köle, kadın özgür değil, kadın öldürülüyor, kadın şiddet görüyor… Her kadının başına bir polis ya da koruma dikemeyeceğimize göre, sorunu bir başka aşamada aşmamız gerekiyor demektir. Bu aşama ise anne- oğul ilişkisinin içinde saklıdır yüksek oranda.

Erkek çocuklar neden şımartılır?

Kadın kendi yerini sağlamlaştırdığını düşünür oğlu olduğunda. Toplumun ona eksik verdiği değeri, oğlunun üzerinden tamamlayacağını düşünür. Sırf bu bilinçaltı ile erkek olan çocuğuna çok değer verir, pohpohlar, şımartır. Kızları varsa eğer, farkında olarak ya da olmayarak onlardan ayırt eden üstün haklar tanır oğluna. Erkek olduğu için ondan su bile istemez çoğu anne. Tam tersine ayağına su götürür. Bunun dışında davranmaya çalışan pek çok anneyi de bekleyen ciddi çatışmalar vardır. Küçükken kendi işini görmeye alıştırdığı oğlu, toplum içine, diğer eril enerjilerin içine karışınca birdenbire maço kesilir ve annesine eziyet etmeye, hizmet ettirmeye başlar. Erkek olmanın birinci koşulu hizmet görmektir, ne yapsın… Taş fırın erkeğine hiç yemek yapmak, ütü yapmak, etrafı toplamak yakışır mı? Kadın işidir onlar…

ana-anne-ogul-aile-siddet

Erkek çocuğuna dengeli davranamayan kadın, iki tip evlat yetiştirir genellikle: ya aşırı uysal, kişiliksiz, kadının kölesi olan, ya da onu ezip, dövüp onun köleliğinden kurtulmak isteyen modellerdir bunlar. Annenin oğlu üzerinde kurduğu aşırı kontrol ve baskı, erkeğin kendi kişiliğini, gerçek özgürlüğü boyutunda kuramamasına neden olur. Bir sürü maço (güya) erkeğe karşın, anasının dizinin dibinden ayrılmayan, onsuz bir şey yapamayan, tüm değerlerini annesini istasyon alarak belirleyen erkekler vardır. Kadın, oğluyla kendisi arasındaki göbek bağını kesmemiştir.

Erkek annesinden şikayet ederek uzaklaşsa bile bu bağı eşine aktarabilir. Özgürleştiğini sanırken sadece bağlantı noktası değişmiştir aslında. Bu iki tip erkeğin maço olanı; kadını her fırsatta aşağılar, iter, döver, zor kullanır ve toplumdaki kadının ezilmesine neden olur. Erkeğin her iki yönde uçta olan bu davranışlarının içerisinde evrensel bir gerçek gizlidir aslında. Erkek uçta olan hangi davranışı gösteriyor olsa da,  dişi enerjiden özgürleşemediğinin sonucudur bu durum. Ya kölesidir dişinin, ya düşmanı…  Dişi enerji kendisi istemediği zaman, eril enerjinin özgürleşmesine izin vermez. Bu; kadınların gizli sırlarından birisidir, bilen bilir. Zira kadın dünyadaki enerjiyi bükebilme gücüne sahip bir varlıktır. Bu gücü ya farkındalıkla, ustalıkla kullanır, ya bilmeden olumsuz yönde davranır. Biz kadınlar bu gücü hangi yönde kullandığımızı nasıl anlarız?


Tüm anneler geriye çekilip kendinizi bir izleyin bence:

  • Kızınız ile oğlunuz arasında adil misiniz gerçekten?
  • Toplumsal cinsiyet ayrımından ne kadar pay aldınız?
  • Kadın erkek eşitsizliğini değiştirmek içine payınıza düşeni ne kadar gerçekleştirdiniz?
  • Kız çocuğunuza koyduğunuz sınırlamaların ne kadarını ona uyguluyorsunuz?
  • Sınırlama koymadığınız oğlunuz, kafasında nasıl bir kadın modeli oluşturuyor?
  • En önemlisi bu durumu izleyen kızınızın kafasında nasıl bir erkek modeli oluşuyor?
  • Yetiştirirken sorumluluk vermediğiniz oğlunuz, kendi canını ne kadar yakacak acaba?
  • Oğlunuz kendi psikolojisi sağlıklı tutup, kendisine doğru bir hayat kurabilecek mi?
  • Sizi ya da başka bir kadını ezmeden, kullanmadan kendi başına ne kadar yaşayabilecek?
  • Oğlunuzun hemcinsinize şiddet uygulayıp uygulamayacağını hiç düşündünüz mü?
  • Uygulayacağı bu şiddet sizi sinsice bir mutluluğa mı, yoksa kedere mi sokacak?
  • Oğlunuzun sağlıklı özgürlüğünü ona gerçekten verebilecek misiniz?

Tüm bu soruların cevabında saklı olan davranış şekilleri, erkek annesi olan kadının yükünü iyice ağırlaştırıyor. Hele bir de klasik kültürden olan bir eşi varsa, işi iyice zorlaşıyor kadının. Baba, küçük iken erkek adamım benim deyip şımartırken, ergenlik çağına gelip o erkek adam babayı aile içindeki tahtan indirmeye kalkınca, evler genellikle savaş alanına döner. Baba- oğul çatışmaları bir sürü gencin evden, okuldan kopmalarına bile neden olur. Baba baskısı altında erkek çocuk yetiştirmek ne kadar sakıncalıysa, hakimiyetli tek anne olarak erkek çocuk yetiştirmek de o kadar sakıncalıdır. Anne, eski eşine duyduğu olumsuz duyguları çocuğa yansıtabilir. Ya da tam tersi mutsuz olduğu eşinden beklentilerini oğluna yönlendirebilir.

Evliliğinde ya da ayrıldığında mutsuzlukları ve tatminsizlikleri olan kadın, tüm mutluluk yatırımlarını erkek çocuğuna yapabilir.

Her bir dengesiz hal, erkek çocuğunda kendi yapısına bağlı karakterler oluşturur. Üstelik erkek çocuğu, hormonal gelişimi sebebiyle şiddete ve kavgaya müsaittir. Küçükken ana oğul arasındaki tatlı muhabbet, yetişkinliğe doğru testosteron nedeniyle şiddetli kavgalara, zıtlaşmalara dönüşebilir. Tatlı kahramanları beğenen sevimli oğul gider, farklı müzikler dinleyen, şiddet içerikli filmler izleyen, dağınık, tembel, umursamaz, kavgacı, hırçın, öfke patlamalarıyla sizi şaşırtan bir genç gelir yerine. Medya ve sosyal çevre de işinizi kolaylaştırmaz. Aksine pompalanan birçok tüketim ve şiddet olgusunun yanında, “gününü gün et, bir daha mı genç olacaksın, anı yaşa, koparak yaşa, özgürsün, sana kimse karışamaz, sorumluluk taşıma” gibi mesajlar verir yetişkin adaylarına.

ana-anne-ogul-4

Onu büyütürken yaşanan zorluklar tam biterken, maratonun sonuna geldiğinizi sanırsınız ve çok yorgun olduğunuz bir zamanda en çok çaba göstermeniz gereken dönem başlar. Sabrınızın hiç olmadığı düşünürken, sayısız problemin içine düşüverirsiniz. İşte bu dönem, bütünüyle hem oğlunuzun hem sizin hayatınızın yolunu belirleyecek olan, toplumun eşitsizlik kavramını en çok değiştirebileceğiniz enteresan bir dönemdir. Bu sıkıntı içinde, elinizde sihirli bir anahtar vardır.

Oğlunuza gösterdiğiniz davranış, tüm dünyayı değiştirecek davranıştır. Çünkü onun hormonsal şiddete yatkınlığı, bu dönemde sevgi ve akıl ile kontrol altına alınırsa, hayat boyu etrafında olacak kadınların korunmasını sağlayacaktır.  Bunu bilmezsiniz ve sıkıntının sadece sizin hayatınızda bir yansıma olduğunu sanırsınız. Bireyden topluma gerçeğinin ağır yükü ve mucizesi bir aradadır. Bu mucizeyi gerçekleştirebilirseniz, dünyadaki olumsuz sosyalleşmeyi, kadın erkek arasındaki eşitsizliği, sizin payınıza düşen kadarıyla değiştirebilirsiniz. Sevdiğim bir söz der ki; ” Herkes kendi evinin önünü süpürse dünya tertemiz olur”

Peki, erkek çocuk yetiştirirken her iki taraf adına gerçek eşitliği sağlamak ve şiddeti engelleyebilmek için neler yapılabilir:

  • Cinsiyetlerin farklılığını doğru anlatın ve saygılı olmasını telkin edin.
  • Geçmişte yaşadığınız ilişkilerinizin öfkeli sonuçlarını oğlunuza yansıtmayın.
  • Bebeklik dönemindeki yakın dokunmaları azaltarak kesmeden devam edin.
  • Doğru sınırlar belirleyin ve uygulanması konusunda kararlı olun.
  • Aşırı korumacı olmayın. Kendi özgüveninin gelişmesine izin verin.
  • Kişisel işlerini yapması konusunda kararlı olun.
  • Ev için belirleyeceğiniz sorumluluk ve görevler verin.
  • Çevrenizde olumlu erkek modelleri belirleyin ve ilişkide olmalarını sağlayın.
  • Yanlış bir şey yaptığında herkesin yanında onu utandırmayın, özel olarak konuşun.
  • Sizden uzaklaştıkları ergenlik dönemlerinde kişiselliğine saygı duyun ama gözlemci olun.
  • Uyku vakitlerinde ve hastalıklarında şefkat ve yakınlık gösterin.
  • Sizin için bir şey yaptıklarında teşekkür edin ve güçleri nedeniyle iltifat edin.
  • Eşinize duyduğunuz öfkeyi ona yansıtmayın.
  • Kendinizle, babasıyla, kardeşiyle kıyaslamayın. Sadece kendisiyle mukayese edin.
  • Kızlara karşı maço olduğunda onu desteklemeyin, nazik olmasını tavsiye edin.
  • Fiziksel gelişimi yetersiz olduğunda bunu aşabilmesi için yardım edin, bunu çok önemserler.
  • Onunla inatlaşıp, şiddete yönelmesine fırsat vermeyin.
  • Arkadaşlarını eleştirmeyin, yanlış olan arkadaşını kendisinin bulmasını için kurnaz olun.
  • Psikolojik olarak onu “eş”iniz gibi görme hatasına asla düşmeyin.
  • Onun büyümesine ve özgürleşmesine izin verin.
  • Erkeklik gururunu asla incitmeyin, belli etmeseler de bu konuda hassastırlar.
  • Aranıza bir mesafe koyun ama asla kopukluğa izin vermeyin.

Erkeğin annesinin ya da eşinin uydusu olması kadar, onlara şiddet göstermesi de denge içermeyen anlamsız, sonuçsuz durumlardır. Harcanan bu gereksiz enerjiler, sevgiye ve uyuma harcansa dünya nasıl bir cennet olur kim bilir?

anne oğul erkek evlat yoga çocuk


Bu cennetin anahtarı kadının anneliğinde, aklında ve bilgeliğinde saklıdır… Bir rahimden doğmadan dünyaya inilmez ve değişmesi gereken bir dünya varsa, ilk değişecek olan kadındır, çünkü kadın evrensel gücün dünyadaki trafosudur… Hep birlikte barışı doğurmaya ne dersiniz?

Anneler Günü’nün Mimarı Anna Jarvis


Nesrin Dabağlar
İstanbul’da doğdu. İşletme ihtisası yaptı. 12 yıl bir devlet kuruluşunda muhasebe alanında çalıştı ve 1995-2008 yılları arasında özel sektöre ait çeşitli sağlık kuruluşlarında yöneticilik, danışmanlık ve halkla ilişkiler görevlerinde bulundu. 2008’den itibaren çalışma alanlarına eğitim sektörünü de ekleyerek özel bir üniversitede halkla ilişkiler ve organizasyon uzmanı olarak çalıştı. Bilimsel konuların insan ile ilişkileri, inanışlar ve inançlar konusunda araştırmalar yaptı. Özellikle kutsal metinler, tarih, psikoloji, fizik ve bilimdeki yenilikleri konu alan makaleler yazdı. 2006 yılında İndigo Dergisi'nin yazar ve muhabirliğini yapmaya başladı.