Yolumuzu engelleyen o derin korkular

Yaşadığımız tüm korkular, şartlandırmalardan ibarettir. Bir unsur bizi korkuya sevk eder. Korku, spritüel işleyişine ve aşma yöntemlerine dört temel konu üzerinden değinmek istiyorum: Varlık Korkusu, Hastalık Korkusu, Para Korkusu ve İnsan Korkusu.

Yaşadığımız korkular, şartlandırmalardan ibarettir. İşte öne çıkan dört korku: Varlık Korkusu, Hastalık Korkusu, Para Korkusu, İnsan Korkusu.

Korkuyoruz birçok şeyden. Parasız kalmaktan, evlenememekten, cinlerden, inlerden, hırsızlardan, hastalıklardan, felaketlerden…  Hatta bazen kendimizden korkar hale geliyoruz ve bir sebep olmasına gerek kalmıyor korkmak için. Bir hastalık gibi bulaşıyor, yayılıyor korku…

Eski bilgeler “Korktuğunuz şeylerden özgürleşene kadar, korktuklarınız başınıza gelecektir” der. Bu biraz korkutucu bir söz gibi gelse de, maalesef doğrudur. Korku, insanı güçsüz bırakan en temel duygudur. Peki korktuğumuzda neler oluyor? Neden korkularımızın üstesinden gelmeliyiz?


İnsanı her şeye karşı güçlü kılan şey, iradesidir. İrade, seçimleri yapmamıza olanak vererek tekâmülümüzü tamamlamamızı sağlayan en önemli unsurdur. İrademiz sayesinde hayatın bize sunduğu derslerden sonuçlar çıkarırız ve bir şeyler öğreniriz. Yine irade sayesinde seçimler yaparak kendi kaderimize yön veririz. İrade, bize verilen ve diğer canlılardan bizi üstün kılan en önemli hediyedir. Ama iradenin çok büyük bir düşmanı vardır: Korku.

Korkmak, zihnimizin kontrolünü kaybetmemize neden olur, haliyle iradeyi zayıflatır. Seçimlerimizi net bir düşünce ile yapmamızı engeller ve en önemlisi, kendimizi ifade etmemizde engel teşkil eder. Korku duygusu oldukça kaotiktir. Önce zihinde, sonra enerjimizde ve en nihayetinde sezgilerimizle auramızda kaosa, düzensizliğe neden olur.

Korku hallerinde sezgiler adeta kapanır ve devreye ego girer. Çünkü ego, hayatta kalmak ister. Bunun yanı sıra bu duygusal kaos, auramızdaki duygusal bedende enerji dengesizliğine sebep olur ve bu da bizi sağlıksız bir bilinç konumuna sokar. Farkındalık düşer. Bütün bu süreç, seçimlerimizi yapmamızı engeller. Mesela gitmemiz gereken bir yere korkunun yarattığı kaosla gidemeyebiliriz veya başarılı olabileceğimiz bir konuda başarısızlığa sebep olur.

Korkular, sadece duygusal ve enerjisel düzeyde değil, fiziksel süreçte de dengesizliğe neden olabilir.

Ellerde titremeler ve göz bebeklerinde değişimlere sebep olur. Yaşadığımız tüm korkuların, şartlandırmalardan ibaret olduğunu unutmamalıyız. Bir “unsur” bizi korkuya sevk eder. Korkunun spritüel işleyişine ve aşma yöntemlerine dört temel konu üzerinden değinmek istiyorum; Varlık Korkusu, Hastalık Korkusu, Para Korkusu ve İnsan Korkusu…

Varlıklardan Korkmak

Çok konuşulmasa da toplumumuzda yoğun bir şekilde cinlere karşı korku vardır. O kadar büyüktür ki bu korku, cin demek yerine “üç harfli” veya “iyi saatte olsunlar” gibi kodlar kullanırız. Birçok kişinin karanlık korkusunun temel nedeni aslında cinler ve diğer varlıklara karşı duyulan korkudur. Peki korktuğumuz şey ne bunun farkında mıyız?

Bu tür korkuları yenmenin en etkili yollarından biri korku temeline inmek ve korku ile yüzleşmektir. Hepimizin bildiği gibi, insanoğlu bilmediği ve idrak edemediği şeyden korkar. Karşıda fiziksel bir şeye nazaran ruhani ve bilinmeyen bir güç olması kişinin korkmasının temel sebebidir.

Bu korku ile ilgili iki temel şeyi bilirsek ve bunları içselleştirirsek, bu korkunun üstesinden geliriz;

Biz istemediğimiz sürece hiçbir şey bize zarar veremez.

Özellikle ruhani şeyler… Nedeni de çok basit; irade yasası. İrademiz ile bir bedensiz varlığı istemediğimizde bunun için dua edip içimizdeki ışığa tutunduğumuz anda hiçbir varlık bizi rahatsız edemez. Bu konuda sınırlar ve kurallar kesindir. Yalnız burada çok güçlü bir irade şarttır. Korkmak, iradeyi zayıflatır haliyle korkunun ötesine geçmek için güçlü bir istek ve iradeye sahip olmalıyız. Neden bir varlık veya neden bir olay bizim özgürlüğümüzü kısıtlasın ki? Özgürlüğümüzü elde etme isteği zaten korku ile savaşmanın en güçlü kaynaklarından biridir.

Hiçbir varlık herhangi bir neden olmadan size musallat olmaz.

Eğer ortada böyle bir durum yoksa yani varlığın size gelmesi için bir vesile yoksa bütün fenomenler büyük olasılıkla bilinçaltından kaynaklanır.

Birçoğumuz ben inanmam veya korkmam deriz ama bunla ilgili bir vaka duyduğumuzda tüylerimiz ürperir. Aslında bu bastırılmış bilinçaltı fobilerinden biridir. Haliyle yapmamız gereken bu iki temel kuralı bilmek ve kesinlikle dualarımızla irademize güvenmektir. Kalbinizi ferah, ruhunuzu aydınlık ve zihninizi berrak tuttuğunuz sürece hiçbir varlığın -fiziksel ve ruhsal- size zarar veremeyeceğini bilin ve bu güçlü bilgiyle güçlü bir şekilde ruhsal yolunuza devam edin.

Hastalık Korkusu

Hasta olmaktan korkmak bizim toplumumuzun bir diğer temel korkularından biri. Hatta bu yüzden hastaneye gitmeyen insanlar olduğunu biliyorum. Hastaneye gitmediklerinde hastalık teşhis edilmediği için kafalarının rahat olacağını düşünüyorlar. Farkındaysanız bu oldukça tehlikeli bir düşüncedir. Ön teşhis birçok hastalığı önceden engellemenin en önemli yoludur.

Hastalıklar zihinsel bedende başlar ve fiziksel bedeni yavaşça etkiler. Haliyle birçok hastalığın –genetik olanlar dışında- genelde zihinsel bir alt yapısı vardır. Haliyle hastalıktan korkmak, zaten bedeni hastalığa açmak demektir. Bu konuda şunu bilmemiz çok önemlidir:

Vücudumuz bizi hastalıklara karşı korumak için bütün donanımlara sahiptir.

Tek yapmamız gereken şifalanmak için bu vücudumuzdaki donanımları zihinsel olarak desteklemek! Yani olumlu düşünmek…

Bu süreçte sağlıklı beslendikten ve spor faaliyetlerini yaptıktan sonra arınık bir zihinle olabildiğince stresten uzak bir hayat yaşamak bizi sağlıklı kılacaktır. Tabi ki düzenli sağlık kontrollerini yapmak şartıyla. Bu süreçte stresten uzak durmanın en iyi yolu artık modern tıbbın da desteklediği meditasyondur. Meditasyonda uzmanlaştığınızda en stresli anda bile hafif trans haline girerek stresin üstesinden gelerek, zihninizi berraklaştırabilirsiniz.


Bilmek ve deneyimlemek birçok korkuyu yenmenin anahtarıdır. Hastalanmaktan korkmamak için de hastalığın detaylarını bilmek yerine vücudun savunma yöntemini bilmek daha önemlidir. Burada biz bilgi edinmeyi, hastalığı araştırmak olarak algılıyoruz. İnternetten yarım yamalak bilgilerle belirtileri kontrol ediyoruz. Sonra da “Aa belirtiler uyuyor, var mıdır acaba?” diye paniğe sürükleniyoruz. Bu yöntemler oldukça yanlış. Eğer illa bir bilgi üzerine araştırma yapmak istiyorsak, bu hastalık üzerine değil, sağlığımızı desteklemek ve vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmek için olmalıdır.

Korkuların en büyük açığı, odak noktalarıdır. Korkularda, odak noktalar paranoya düşüncelerken, odak noktasını olumlu ve iç rahatlatıcı düşüncelere çevirdiğiniz anda korkunun etkisi üzerinizde zayıflar.

Vücudunuzun mükemmel yaratıldığını ve her hastalığa karşı bağışık olduğunu bilin ve buna inanın. Bırakın geri kalanı sizin desteğinizle güçlü vücudunuz yapsın. Endişeleri temizleyin.

Para Korkusu

Biz halk olarak zengin olmaktan korkuyoruz. Bunu kendimize birçoğumuz itiraf edebiliyordur sanırım. Zengin olunduğunda veya para geldiğinde, sanki kötü bir şeyler olacakmış hissi duymamız bizim ortak noktalarımızdan biri.

Paranın, hayatta güvencemizi sağlayacak bir araç olduğunu unutmayalım.

Evet para değerlidir, ama bir amaç olarak değil araç olarak.

Haliyle toprak ananın bereketini ve bolluğunu sevgiyle kucaklayalım. Para, bir isteğimizi elde etmek için oldukça kullanışlı bir araçtır ve yaşamımız için bunu kullanmamak pek mantıklı değildir. Size bir sır vereyim, zengin olduğunuzda da huzurlu ve mutlu olabilirsiniz, hem de eskisinden daha çok.

Bu işin tek önemli noktası; Parayı amaç haline getirdiğiniz anda işler sarpa sarar ve o zaman mutsuzluk getirir, diğer bütün araçlar gibi. Mesela ruhsal yolda amacınız sadece bir takım mucizevî güçler elde etmekse, yine hayal kırıklığına uğrayacaksınızdır çünkü amacınız tekâmül etmek, bu tür fenomenler de bu yoldaki araçlardır. Hayattaki asıl amacımıza götüren araçları amaç haline getirdiğimiz anda, yolumuz tıkanır ve işte o zaman korku ile, endişeler başlar. Bu da bize mutsuzluğu ve sorunları çeker.

İnsan Korkusu ve Yargılanma

Birbirimizden korkuyoruz ve güvenemiyoruz. İşte en tehlikeli ve yaygın korkulardan biri de budur. Bu beraberinde “El alem Ne Der?” yani yargılanma korkusunu, toplum önünde konuşma korkusunu, güvensizliği ve nicesini getirir. İnsanların bizden farklı olmadığını bilmek ve herkese karşı sevgi beslemek bu korkuyu biraz daha aşmamıza yardımcı olacaktır.

Bilhassa yargılanma konusunda hiçbir korkumuzun olmaması gerekmektedir. Bir insanın sizi yargılayabilmesi için o insanın “mükemmel” olması gerekir. Ama bu dünya üzerinde hiç kimse “mükemmel” değildir. Mükemmel olmamak zaten bizi insan yapan temel noktadır. Hata yapmadan nasıl tekâmül edebiliriz? Hata yapmadan nasıl bir şeyleri öğrenebiliriz? Hata yapmak durumundayız ve her insanın yaptığı hatalar muhakkak vardır. Haliyle kimsenin bizi yargılama hakkı olmadığını temel olarak bilmeliyiz. Bizim de aynı şekilde kimseyi yargılama hakkımız yoktur çünkü Hz. İsa’nın dediği gibi “Yargılarsan sen de bir gün yargılanırsın.”

İnsanları kabullenmek ve karşıya sevgiyi yansıtmak, bütün bunların üstesinden gelmemizi sağlayacaktır.

Korkulardan Sıyrılmak için Alıştırmalar

• Otohipnoz

Bunun için ses kaydı yapmanız gerekiyor. Öncelikle bir 10 dakikalık boşluk bırakın. Bu 10 dakikada meditasyon yapıp, hafif trans haline geçeceksiniz. 10 dakikadan sonra 15 dakikayı geçmeyecek bir konuşma kaydedin. Bu telkinler ve olumlamalarda hiçbir olumsuz kelime geçmemeli bunu unutmayın. Korku veya “endişeli değilsin” kelimeleri değil “rahatsın, huzurlusun” veya “özgürsün, kendine güveniyorsun” gibi kelimeler tercih edin. Bir “ben” var “benden” içeri; Bilinçaltı isimli yazımda nasıl kaset doldurabileceğinize değinmiştim, o başlığı inceleyebilirsiniz.

• Zihni temizleme

Bu meditasyon da yine zihni susturmak için kullanılan çalışmalardan biridir. Özellikle sezgileri dinlemek için bu çalışma tercih edilir. Bunda zihninizin içine doğru yolculuk ettiğinizi imgeleyin edin. Ve zihninizi büyük bir oda olarak görün. Burada birçok örümcek ağı ve toz var. Bunlar sizin kafanızı karıştıran zihinsel soru işaretleri. Şimdi parlayan ışıktan bir süpürge alın ve buradaki tüm örümcek ağlarını süpürün, bunu yaparken zihninizin de daha berrak olduğunu imgeleyin. Bu kuşkularınızı kaldırıp daha net düşünmenizi sağlayacaktır.

• Ortam Değiştirme

Bunu kabalık ortamlarda –mesela araba trafiğinde- veya korku anlarında yapabilirsiniz (mesela gece uyuyamadınız ve sıkıntı bastı, varlıklardan korkuyorsunuz). Derin derin nefes alın verin ve her nefes verişinizde sıkıntının ağzınızdan çıktığını imgeleyin. Ardından kendinizi hoşunuza giden bir ortamda hayal edin. Mesela her tarafı ağaçlarla kaplı bir orman. Ormanın oksijenini hissedin, orada bir dere hayal edin ve derenin sesini duyun, hatta esen rüzgarın ferahlığını teninizde hissedin. Bu şekilde kendinize yeni bir dünya, bir ortam yaratın ve oranın tadını çıkarın. Bilinçaltı bu yarattığınız ortamın gerçek mi sahte mi olduğunu ayırt edemez, haliyle bu ortama odaklanmak belli bir süre sonra sizi huzurlu ve rahat kılar. Eğer bu tür çalışmaları düzenli yaparsanız, imgeleme oldukça kısalacaktır.

• Düşünce Değiştirme

Korku anlarında kullanılabilecek en iyi yöntemlerden biridir. Oldukça basittir; Çok güçlü ve güzel bir anınızı ya da çok sevdiğiniz bir kişiyi bulun. Ve o kişiye ya da anıya odaklanın. İçinizdeki korkuya nazaran, ruhunuzu bu güzel anının huzuru ve kişiye olan sevginiz ile doldurun. Korkulu düşünceler dağılacak yerine huzur alacaktır. Kötü düşünceleri iyi düşünceler ve anılarla yer değiştirin.

• Yüzleşme


En iyi yöntem cesaret etmek ve korkuların üzerine gitmektir. Ne kadar klasik olsa da, en etkili yöntemlerden biridir. Korkuların bizi kısıtlamasına izin vermemek ve bunun ipini kendi elimize almamız oldukça önemli. Hatta korkularınıza kıza bilir, onlara meydan okuyabilirsiniz emin ol bu meydan okumadan siz galip çıkacaksınız. Korkular, ruhun özgürleşmesini engelleyen unsurlardır ve bunları birer birer alt etmek görevlerimizden biridir. Korkuları yenmenin oldukça kolay olduğunu unutmayın ve içinizdeki büyük güce inanın.

Korku mu yoksa sevgi mi? Gözümüzü açmaya ihtiyacımız var