Hepimiz yaşamımız boyuca farklı yaşlarımızda farklı deneyimlere çekiliriz. Her bir deneyim günün sonunda bizlere birşeyler öğretir, bizim gelişmemizi, ilerlememizi sağlar. Yada yaşlıların deyimiyle tecrübe ediniriz. Bir sonraki benzer deneyimde edindiklerimizle ve yeni yapılanmamızla olaylara bakar, yeni bakış açımızla da sorunları daha kolay çözer hale geliriz. Aslında her şeyin özeti bizlerin huzurlu, mutlu, dingin bir hayat sürmemizden ibarettir.
Her zaman çözümlere ulaşmak yukarıda ifade ettiğimiz kadar kolay da olmayabilir. Kimi zaman çekirdek inançlarımız gelir karşımıza dikilir. Bulunduğumuz yaşa kadar bir şekilde öğrenmişizdir ve onun gerçekliği içimizde inanca dönüştüğü için de kolay kolay değişmez. Elbette öncelikle o inanca ulaşıp, onu farkındalık seviyesine çekmek ve bugünkü algımızla tekrar bakmak gerekir.
Bazı davranış kalıplarımız vardırki onlara anlam verebilmek hiç mümkün olmaz. Sürekli tekrarlanan ve güçlü davranış ve düşünce kalıplarına haline gelirler. Onların değişimi, dönüşümü neredeyse imkansızdır. Bunlar kimi zaman fobiler olarak kendini gösterir, kimi zaman kalıplaşmış davranış modelleridir. Ancak ilerleyen yaşlardaki bu davranışlar mantık sınırlarını zorlar ve anlamsız bir hal alır.
Örneğin kimileri hayvandan korkar. Yanından bir kedi yada köpek geçse kendini başka bir tarafa atar.Bilinçli düşünce çerçevesinde sorduğunuzda niye korktuğunu bilmez. Kimisinin bazı davranışları çocuk ürkekliğindedir ve bir türlü bu halinden vazgeçemez. Hepiniz hayatınıza baktığınızda bunlara benzer örnekleri görebilirsiniz. Pek çoğumuz ne yaparsak yapalım bu durumun üstesinden gelemeyiz. Bir tür blokaj oluşmuştur. Dışsal davranış olarak ne olduğunu bilsek de içimizde neler olduğunu bilemeyiz.
İçimizde bu durumun sorumlusu bilinçaltı kayıtlarımızdır. Her bireyin gerçekliğine göre değişkenlik arzeder bu kayıtlar. Peki nedir bunlar?
Bilinçaltı içeriksiz olarak her şeyi kaydeder. Örneğin hipnoz seanslarında farklı zaman dilimlerine gidildiğinde hipnoz uygulaması yapılan kişi o zaman dilimini en ince ayrıntısına kadar anlatabilir. Bilinçte ise hatırlamaz. Çünkü kayıtlar herkesin algı seviyesine göre silinir, bozulur ve genellerek ifade bulur.
Bilinçaltı değişimden nefret eder!
Bilinçaltı doğru, yanlış, iyi, kötü, gerçek, hayal bunları ayırt edemez. Duyduğu kelimeyi cümleden bağımsız olarak kaydeder. İçeriksizdir.
Bilinçaltı değişimden nefret eder, değişimi içinde bulunduğu güvenlik alanının dışına çıkış olarak algılar o nedenle de öğrendiği yaşta kalır. Geçmişimizde, belki çocukluğumuzda bir deneyim yaşarız ve o deneyimin sonucunda bir şeyler öğreniriz. Öğrendiklerimiz bizim gelişimimiz için gereklidir. Ancak eğer yaşanan deneyim yaşandığı yaşta, kişiye ağır gelmişse ve o yaşta o deneyimle baş etmeyi öğrenmemişse olumsuz duygular üretir ve o yaşta kalır. Benzer deneyim geldiğinde ise o yaşın tepkilerini verir. Yetersizlik veya değersizlik duygularının yoğun yaşandığı blokajlarda genelde bilinçaltında buna benzer bir kayıt vardır.
Kişi artık yetişkin olmuştur ama bilinçaltı onun hala küçük bir çocuk olduğunu zanneder ve onu korumak adına atalet içinde tutar. Geçmiş zaman kayıtlarındaki güçlüzlüğünü, yetersizliğini şimdiki zamana çeker ve kişiyi durdurur. Kişinin kendisini huzursuz hissetmesine neden olur . Oysaki gerçekte kişinin huzursuzluğu, kendini hala küçük bir çocuk gibi zannetmesindendir. Gözleri kapalı olarak “huzursuz olan sen kaç yaşındasın?” sorusu sorulduğunda ilk söylenen yaş blokajın oluşum yaşıdır. Yaşı ilerlemiş olmasına rağmen hala o yaş tepkisi içinde olan kişi şimdiki zaman algısı ile bu durumu farkettiğinde ve olaya artık bir yetişkin olduğunu kabullenerek baktığında düğüm çözülür, kaos biter. Birden bire her şey değişir . Çünkü bilinçaltı yeni durumu algılamış ve kendisini kaldığı yaş blokajından çıkarmıştır.
Dolayısıyla yaşamımızdaki blokajlara bakarken bilinçaltı yaşımızın dikkate alınması önemlidir. Bilinçaltı her şeyi kaydettiği için o herşeyi bilir ve verdiğimiz içsel tepkilerimiz kendi gerçekliğimizde her zaman doğrudur. Çünkü duyguların enerjisinden birebir etkilenir.
Bu nedenle daha huzurlu ve mutlu bir yaşam için bilinçaltımızla iletişim içinde olmamız önemlidir. Dışa vuran duygusal ve bedensel tepkilerimiz bilinçaltının ifadesidir. Şimdi ve burada olabilmekle ve anda yaşamı sürdürebilmekle fark ettiğimiz kayıtlarımızı bilince çıkararak hem kendimizi ifade edebilir hem de yaşamımızı daha anlamlı kılarız.